10

673 95 38
                                    

Heeseung uyandığında evde Sunoo'yu bulamayınca endişelenmişti. Ne kadar arasa da açmıyor, mesajlarını görmüyordu. "Markete gitmiştir. Evet evet. Kötü düşünme Heeseung." Yerinde duramayarak evde dört dönüyordu. "O bir yetişkin. Aptalca bir şey yapmaz. Sakin ol." Derin nefes almaya çalışıyor ama başaramıyordu. Tam Sunghoon'u arayacakken gelen anahtar sesleriyle kapıya baktı. Heeseung kapıdan içeri giren Sunoo'yu görünce rahatlamıştı. Durdu bir süre. Sonra gidip sarıldı. Sıkıca sarıldı, kokusunu içine çekti. Küçüğüne sarılmak çok rahatlatıyordu onu. "Çok korktum." Sunoo şaşırmıştı. Birden sarılmasını da, böyle söylemesini de beklemiyordu. Heeseung ayrılmadan o da sardı kollarını büyük olana. Sakinleşmesini bekledi. Bir süre sonra Heeseung ayrıldı. "Bir şey mi oldu hyung?" Heeseung kaşlarını çattı. "Bir de soruyor musun? Sabah bir uyandım evde yoksun. Arıyorum açmıyorsun, mesajlarıma bakmıyorsun. Ne kadar endişelendim haberin var mı?" Sunoo üzülmüştü. "Özür dilerim." Heeseung'un kaşları eski halini aldı. "Ah, hayır dileme. Nerdeydin?" Çabuk bir yalan düşün Sunoo. Çabuk. Jungwonlara gittiğini bilmemeli. "Şey, Niki'nin bir ihtiyacı vardı da oraya gittim."

"Ama sizin ev uzak. Uyandırsaydın arabayla götürseydim seni." Sunoo başını iki yana salladı. "Sağol hyung ama gerek yoktu. Otobüsle gittim." Heeseung anlayışla başını salladı. "Hadi kahvaltı yapalım." Sunoo gülümseyerek başını sallayıp mutfağa yöneldi. Beraber kahvaltı hazırlayıp sofrayı kurdular.

Kahvaltı ederken Sunoo neredeyse hiç konuşmuyordu. Öğrendiği şeylerden sonra onunla konuşmak çok zordu onun için.

Heeseung ise bu kadar sessiz olmasının normal olmadığını düşünmüş olacak ki sohbet başlattı.

"Niki'ye ne olmuş? Özel değilse tabi." Sunoo yumurtasını ağzına sığdırmaya çalışırken hyunguna bakmıştı. "Şey ya... Flörtü artık seninle görüşmek istemiyorum demiş, ağlıyordu gerizekalı. Saçma sapan Niki işleri işte. Gittim teselli ettim." Heeseung gülerek başını salladı. Bir işler dönüyor sanki arkamdan...

***

"Jay, ben hiç rahat değilim. Söylesek mi Heeseung hyunga?" Jay başını iki yana salladı. "Hayır, girmeyelim aralarına. Boşver sen. Oturup konuşurlar. Araları da çok kötüleşmez merak etme. Aklı başında iki yetişkinler sonuçta. Olgun davranırlar diye düşünüyorum." Jungwon başını salladı. Jay'in haklı olduğunu biliyordu ama yine de içindeki sıkıntıyı bastıramıyordu. "Ben dışarı çıkıyorum biraz hava almam lazım." Jay sevgilisine anladığını belli ederek başını salladı ve televizyona döndü. Jungwon üzerini değiştirip evden çıktı.

Gerçekten hava almak için çıkmıştı. Ama içini rahatlattıramadığı için Heeseung ile konuşma kararı aldı.

jungwon
hyung müsait misin
buluşabilir miyiz

heeseung
olur müsaitim
nerde buluşalım

jungwon
*konum*
buraya gelebilir misin
seninle konuşmam gerek

heeseung
tamam geliyorum
10 dakikaya gelirim

Jungwon konumunu attığı kafeye girip Heeseung'u beklemeye başladı. Yaklaşık on dakika sonra Heeseung gelmişti. Kafeye girince gözleriyle Jungwon'u aradı. Sonunda bulduğunda gidip karşısındaki sandalyeye oturdu. "Geldim." Jungwon zorla gülümsedi. "Hoş geldin hyung." Heeseung başını salladı. "Hoş buldum. Ee, Ne konuşacaktın?" Jungwon bir süre durup kafasında cümleleri toparladı.

"Jay aslında karışmamamızı sizin iki yetişkin olarak halletmenizi söyledi ama ben dayanamadım. Hyung, bugün Sunoo bize geldi." Heeseung kaşlarını çattı. Niki'ye gittiği hakkında yalan mı söyledi?  "Ve şey... bizim dünkü mesajlarımızı görmüş..." Heeseung'un başından kaynar sular dökülmüştü. "Hangi... Hangi mesajlar?" Ona olan hisleriyle ilgili olmaması için dua ediyordu. "Ona açılacağını söylediğin mesajlar." Heeseung, elleriyle yüzünü kapatıp sıkıntıyla nefes verdi. "Bir dakika... Mesajları görmesiyle size gelmesinin ne alakası var?" Konuşmanın en gergin kısmına gelince Jungwon derin bir nefes aldı. "Bize seni kendinden nasıl uzaklaştırabileceğini sordu. Üzgünüm hyung ama senden hoşlanmıyormuş..."

theater || heesun ✓Où les histoires vivent. Découvrez maintenant