[26]

2.2K 214 106
                                    

Yorum yapmayı unutmayın lütfen. Yorum okumayı seviyorum 👉🏻👈🏻

Ateş dilini baş parmağının üzerinde gezdirirken yutkunamıyordum bile. Etkilenmiştim ve bu şuan beni gram rahatsız etmiyordu.

"Tadı çilek gibi. Hoşuma gitti ama sen böyle daha doğal duruyorsun." deyip omuzlarımdan tutarak tekrar aynaya döndürdü beni. Kendisi arkamdaydı ve elleriyse hala omzumda.

Aynaya baktım. O tüm mükemmeliyetiyle arkamda duruyordu. Ben baygın bakışlarım ve çok hafif pembe dudaklarımla önündeydim.

Niyeyse aynadan gördüğüm bu görüntü çok hoşuma gitti. Sanki beraber gibiymişiz gibi hissettirdi bana. Sanki birazdan elimi tutacak ve beraber evden çıkacakmışız gibi.

Aklımdan neden böyle şeylerin dolaştığını anlayamıyordum ama garip bir şekilde huzursuz değildim bu durumdan. Aksine gayet memnundum.

Ateş beni geride bırakıp önden çıktı. Benim ise kendime gelmem için birkaç dakikanın geçmesi gerekti. Ardından ben de Ateş'in peşinden çıktım evden.

"Umarım babanın arabasıyla falan gelmemişsindir. Çünkü sen henüz 17 yaşında bir veletsin ve ehliyetin yok. Ayrıca bende senin ehliyetsiz sürdüğün arabaya binecek kadar güvenmiyorum sana."

"Ulan iki dakikada ne seneryo uydurdun aq? Yarın gel Flash TV'de senarist olmaya başla." dedi göz devirirken.

"Ayrıca motorumla geldim. Ehliyetimi göstermeme gerek var mı?" diye devam etti. Zengin piç.

Beraber lüks motora doğru yürürken tekrar Ateş'e döndüm. Elleri cebinde, gözü karşıdaydı.

"Sen Gay Bar'a nasıl geldin?"

"Motorumla."

"O anlamda sormuyorum oğlum. Nasıl girdin içeri? Çünkü sen hala 17 yaşında bir veletsin." dedim omuz silkerken. "Yoksa sahte kimlik mi çıkardın?" dedim kınarcasına.

"Hayır, amip beyinli. Bir tanıdığımın ortak olduğunu söyledim ya ve bana velet deyip durma. Asıl sen nasıl girdin bara? İlk kez gelmediğin de belli."

"Ben 18 yaşındayım." dedim rahatça.

"Nasıl amına koyayım?"

Göz devirdim. "Ocak doğumluyum ben. O yüzden bana abi diyeceksin."

Motorun önüne geldiğimizde Ateş hala yaşadığı şokun etkisinden çıkamamıştı. Kasketlerden birini bana uzattığında alıp kafama geçirdim direkt.

Arkasına yerleştiğimde sıkı tutunmam için beni tembihledi. Bende ikiletmeyip kollarımı beline doladım sıkıca.

Gaza köklediğinde rüzgarın etkisiyle erkeksi kokusu burnuma doluyordu buram buram. Kendimi istemsizce ona yaklaştırırken buldum. Kafamı omzuna yerleştirip burnumu boynuna sürttüm. Fark etmemesi için küçük nefesler alıyordum sadece ama o yoğun nane ile karışan duş jelinin kokusu daha fazlasını istememe sebep oluyordu.

Ferahlatıcı bir kokusu vardı ama aynı zamanda onu bölen keskin, sert bir koku daha vardı ve ikisinin uyumu muhteşemdi. Huzurlu ve güvende hissettiriyordu bana.

Aradığım huzuru bulmamla gözlerimi kapattım. Geriye kalan yol boyunca da başka bir şey yapmadım.

Nihayet durduğumuzda da kafamı kaldırmadım veya ellerimi çözmedim. Sonra Ateş bana doğru hafifçe döndüğünde rahatımı biraz bozdu ama umursamadan kafamı omzuna koymaya devam ettim.

"Uyumadığını biliyorum Derin. Kalk." İstemeyerek gözlerimi araladığımda Ateş'in sırıtan yüzüyle karşılaştım.

Hızla kafamı omzundan çekip geldiğimiz kafe tarzındaki yere baktım dışarıdan. Ön tarafı full camla kaplı olduğundan içerisi net bir şekilde seçilebiliyordu.

Pamuk Prens | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin