[51]

766 66 79
                                    

"Bir soru sordum." dedim sözlerini es geçerek. "Neden yanıma geldin?"

"Bir sebebi mi olması lazım?" dedi Sinan. O da ciddileşmişti artık. Kafamı sallayarak onayladım sorusunu.

"Alınma ama bir ibnenin yanına öylesine oturacak birine benzemiyorsun."

Kaşlarını çatarak bana döndü. "Bir şeyleri toparlamak istediğimi söylemiştim."

"Yanlış kişinin yanındasın. Ateş'le teneffüste konuşursun artık." dedim göz devirerek.

"Tek amacım Ateş'le aramı düzeltmek değil. Seninle de eskisi gibi arkadaş olmak istiyorum." Alayla gülüp konuşmak için ağzımı açtığımda tekrar konuşarak beni susturdu: "Biliyorum, özür dileyerek hiçbir şeyi eskiye döndüremem ama izin ver hareketlerimle de bunu belli edeyim. Ben gerçekten pişmanım." Hissettiği pişmanlık sesine yansıyordu. Cevap vermedim.

"Onlarla konuşmuyorum." diye devam etti ben cevap vermeyince. Konuşurken kafasıyla duvar kenarındaki en arka sırayı işaret etmişti. Bakmama gerek bile yoktu. Harun ve Baran ikilisinden bahsettiğini anlamamak için aptal olmak gerekirdi.

"Neden?" diye sordum sessizliğimi bozarak. Onlarla ters düştüğü için mi bize sığınıyordu, merak ediyordum.

"Zihniyetleri çirkin çünkü. Beni son dönemde hareketleri rahatsız ediyordu zaten. En son sizin ilişkinizi fark etmişler." Bana kaçamak bir bakış atıp dudaklarını ısırdı. Bundan sonra hayırlı bir şey gelmeyeceğinin bilinciyle oturduğum yerde dikleştim. "Aşırı ileri giderek bunu Taner'in öğrenmesini sağlamışlar. Yemin ederim haberim yoktu."

Sinirle gülüp dilimi dişlerimin üzerinde gezdirdim. Ateş bu orospu çocuklarının aptal oyunları yüzünden dayak yemişti. Muhtemelen evde hâlâ psikolojik şiddet görüyordu abisinden.

"Sonra?"

"Öğrendiğimde tartıştık. İleri-geri konuşup asabımı bozdular. Şimdi de bildiğin gibiyiz işte."

"Neden Ateş'i korudun? Bana gelip onu kötüleyen sen değil miydin? Neden arkadaşlarına karşı onu korudun?" diye sordum merakla. Cidden merak ediyordum bu sorunun cevabını. Ateş hakkında bana atıp tutuyordu bir ara. Şimdi onu koruması, Ateş'le -hatta benimle
bile- arasını düzeltmek istemesi anlamsız geliyordu bana. Bu ani değişimi saçma buluyordum.

"Ben hiçbir zaman bu kadar ileri gitmezdim. Gitmedim de. İlişkinizi başından beri biliyordum ama ne okula, ne de ailelerinize taşıdım bunu." Kaşlarımı çattım. Sahi, Harun ve Baran neden ilişkimizi okula yaymamıştı ki?

"Onlar neden okula da yaymadılar?" dedim düşüncelerimi dile dökerek.

"Sandığımız kadar aptal değillermiş demek ki. Senin zaten eşcinsel olduğun biliniyor, Ateş de umursamaz biri olduğundan gelen tepkilerin size zarar vermeyeceğini düşünmüş olabilirler." Söyledikleri mantıklı geldiği için sessiz kaldım. Sinan şovu seven biriydi. Yapmak istese bunu çoktan yapardı. Hatta gösteri sunuyormuş gibi yapardı bunu.

"Seni ara sokakta bulduğumuz gün ne olmuştu sana?" Gece Ateş'e soramadığım soruyu Sinan'a sormuştum.

Bakışlarını kaçırdı. "Bunun bir önemi yok."

Bir anda gerilen ortam yüzünden konuyu değiştirme ihtiyacıyla tekrar araladım ağzımı. "O zaman sizin minik tayfa komple tanıyor Taner'i?"

Dilini damağından aşağıya vurarak cıkladı. Aynı zamanda kafasını da olumsuz yöne sallamıştı. "Haluk ve Baran, Ateş'in evine bile gitmediler zaten. Çocukluğumdan beri Ateş'in en iyi dostu olmama rağmen ben bile toplasan beş-altı kez falan girmişimdir o eve." Kaşlarımı çattım. Ateş'i birçok kez evime almıştım ama onun evine hiç gitmemiştim. Sadece bir keresinde evinin önüne gitmiştim o kadar.

Pamuk Prens | bxbWhere stories live. Discover now