BÖLÜM OTUZ

21.9K 1.7K 420
                                    

Fabio, o gece sabaha kadar uyuyamamıştı.

Üç gün.

Suçsuz, masum çocukları kurtarmak, onları kurtarırken kocaman bir mafyayı, büyük ve tehlikeli bir ailenin reisini öldürmek ve tüm bu lanet olasıca meseleleri çözerken öldürülmemek için tam tamına üç günleri vardı.

Gözlerinin önünden o kızların boş bakışları gitmiyordu.. İçi içini kemiriyordu, o lanet mekandan Brando'nun kafasına sıkmadan nasıl çıkıp gitmişti, hala hayret ediyordu. Sonunda, kollarının arasında uyuyan Flora bile onu rahatlatmadığında, kızın alnına bir öpücük kondurup onu uyandırmadan sessizce aşağı inmiş ve ilk önce kendine bir kahve doldurmuş, sonradan kahvenin bu geceyi atlatamayacağını anlayıp önüne bir viski almıştı.

Dördüncü kadehine geçerken kapı çaldı, şaşkınca saatin sabaha karşı üç olduğunu gördü. Evin önünde korumaları olduğunu biliyordu ama her ihtimale karşı kapıya ilerlerken silahını eline aldı. Delikten baktığında ise, gelen kişi karşısında daha da şaşırarak kapıyı araladı.

Lorenzo, bir eli cebinde, suratında dağınık bir ifadeyle kapının önünde bekliyordu. Fabio kapıyı araladığında kafasını kaldırdı ve tatsız bir gülümsemeyle, "Misafir kabul ediyor musun?" diye sordu. Fabio ses çıkarmadan adamın geçmesi için kenara çekildi ve ardından kapıyı kapattı. Birlikte oturma odasına doğru ilerlediler. Lorenzo, kendini koltuğa atarken Fabio kenarda duran bardan bir kadeh daha çıkardı ve adama içki doldurarak yanına oturdu. "Uyku problemleri mi?" diye sordu, kadehini tekrardan eline alırken.

Lorenzo dalgınca başını salladı. İç çekip, "Konuştuğumuzdan beri gözüme uyku girmedi." diye itiraf etti. Suratını buruşturup, "Kafesler!" diye nefret içinde söylendi. Fabio o anların aklına gelmesiyle dişlerini sıktı. Lorenzo ve diğerlerine orada gördüğü her detayı anlatmıştı ve adamlar da, tıpkı onun gibi duyduklarında kafayı yemişlerdi. "Çıkarken bir kızla göz göze geldim," diye mırıldandı Fabio. "İlaçlanmıştı. Gözleri öylesine boş bakıyordu ki, bir cesede bakıyormuş gibi hissettim. En fazla 15 yaşlarında olmalı.. Kendi pisliğinin içinde yatıyordu."

"Lanet olsun!" Lorenzo, duymaya tahammül edemezmiş gibi öne eğildi ve ellerini kulaklarına götürdü.

Fabio, sesi titreyerek konuşmaya devam etti. "Abim bu işin içerisindeydi." diye fısıldadı. "Kahrolası öz abim. Aynı evin içerisinde birlikte oynadığım, birlikte koştuğum, birlikte büyüdüğüm adam. Ölümünün ardından haftalarca yasını tuttuğum adam." Dişlerini sıktı, "Onun için... onun için neredeyse günahsız bir kızı öldürecektim. Sevdiğim kadının canını ellerimle alacaktım. Abim için. Birlikte büyüdüğüm adam için. Kahrolası bir çocuk taciri için! Küçücük çocukları pazarlayan bir orospu çocuğu için!" Konuştukça sesi daha da yükseliyordu. Kafasını iki yana salladı. "Onları kurtarmam lazım.." diye mırıldandı, bu defa kendi kendine konuşurmuş gibi. "Onları kurtarmam lazım. Abimin pisliğini temizlemem lazım."

"Ve kurtaracağız da." dedi Lorenzo kararlı bir sesle. Daha fazla konuşmadılar, konuşmalarına gerek yoktu. Sabaha kadar sessizce yan yana oturdular ve içmeye devam ettiler. Sabah Flora uykulu gözlerini ovalayarak merdivenlerden indiğinde ise, kocasının yanında bir adamın oturuyor olduğunu gördüğünde şaşkınlıkla bakakaldı.

Oturma odasına doğru bir adım atarken, "Fabio?" diye seslendi. Adam o anda bakışlarını kaldırdı ve karısına baktı. "Flora.." dedi ve saatine baktığında, sabahın dokuzu olduğunu gördü. Saatlerce Lorenzo ile burada sessizce oturmuşlar mıydı? Koltuktan kalkarken sızlayan kasları suratını buruşturmasını sağladı, karısına doğru birkaç adım attı ve kızı kollarının arasına alıp, alnını öptü. "İyi misin?" dedi yumuşak bir sesle, "Neden bu kadar erken uyandın?"

ŞEYTANIN PENÇESİNDE (İTALYAN SERİSİ#3)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang