19. Min Ari

4.3K 341 83
                                    

"Günaydın bebeğim."

Parmaklarını dudaklarına götürüp karnına koydu. Bir nevi öpücük vermişti bebeğine. Yatak başlığına yaslanan sırtını hafif kıpırdattı. İki eli de karnını okşuyordu.

"Ne zaman geleceksin güzel bebeğim. Seni o kadar çok merak ediyoruz ki. Bir an önce gelsen keşke."

Karnındaki hareketlenmelerle gülümsedi. Bebeği yerinde duramıyordu. Anlaşılan o da gelmeyi çok istiyordu. O da babalarını merak ediyordu.

"Sevgilim?"

Uykusundan yeni uyanmış Jungkook, gözlerini kısarak Jimin'i süzdü. Sarışın, bebeği ile konuşuyordu ve yüzünde güzel bir gülümseme vardı.

"Efendim Kook."

"Saat kaç?"

Komidinin üzerindeki saate bakıp tekrar yanında yatan sevgilisine döndü. "08.57"

Jungkook usulca Jimin'e yaklaşıp karnına sarıldı. Bir çok kez öptü orayı, kokladı, sevdi. Kızlarını görmeyi o da çok istiyordu. O bunları yaparken Jimin onu gülümseyerek izliyordu. Sonunda istediği kısma gelmişlerdi. Aylardır bunun hayalini kuruyordu.

"Dışarıda kahvaltı etmek ister misin?"

"Evimizde yapsak?" Dudaklarını büzdü Jimin. "Hiç çıkasım yok."

Jungkook büzülü dudaklara yumuşak bir öpücük kondurmuş, ardından yataktan kalkarak Jimin'i kucağına almıştı. İlk durakları banyo olurken, oradaki işlerini bitirip mutfağa gittiler. Jungkook, Jimin'i geniş tezgaha oturtup kollarını iki tarafından doladı.

"Ne yemek istersin sevgilim?"

"Hm," düşünür gibi yaparak gözlerini kıstı. Aklına bir şey gelmiş gibi bir anda gülümsedi. "Seni yiyebilir miyim?"

Hafiften sırıtarak Jimin'e yaklaştı, Jungkook. "Önce nereden başlamak istersin?"

Jungkook'un ses tonu o kadar etkiliydi ki Jimin'in gözleri zevkten kaymamak için zor duruyordu. Jungkook'un göğsüne koydu ellerini ardından gözlerinin içine bakarak yavaşça yaklaştı ona. Göğüs ucunu dudaklarının arasına alırken hafif bir ses çıkardı. Bu Jungkook'a zevk vermişti. Bir elini Jimin'in saçlarına koyarken, diğerini kalça ve sırtı arasında gezdiriyordu. Şortundan içeri giren parmakları deliğe doğru yol aldığında Jimin, göğüs ucunu ısırmıştı. Bu da Jungkook'un acıyla inlemesine neden olmuştu.

Sarışının yüzünü avuçları arasına alıp dudaklarını öpmeye başladı. Hızlıydı. Hızlıydı çünkü Jimin'i özlemişti. Kabaran aletini Jimin'e bastırıp inlemesini sağlarken dilini dudakları arasından içeri gönderdi. Jimin tatlı bir şekilde emiyor, Jungkook'u deli ediyordu.

Çalan kapı zili onları durdurmazken ardı ardına çalınmasıyla Jungkook sinirle geri çekilmişti. Sabah sabah alacaklı gibi kapıyı çalan da kimdi? Jungkook'dan iyi bir küfür yemişti. Kapıyı açmaya giden adamın arkasından güldü sarışın ve tezgahtan inip üzerini düzeltti. Karnına giren sancıyla gözlerini kapartırken acısıyla dudaklarını ısırmıştı. Neydi bu şimdi?

Konuşma sesleri gelirken o da kapıya yürüdü. Ancak sancılar yüzünden biraz zor yürüyordu. Daha fazla gidemeyeceğini anlayarak olduğu yerde durdu ve elini duvara yasladı. Acısının artmasıyla gözlerinden yaşlar gelirken tüm gücüyle bağırdı.

"JUNGKOOK!"

✦✦✦✦

Jungkook dakikalar önce doğan bebeğini önündeki kalın camın ardından izlerken gözünden bir damla yaş süzülmüştü. Silmeye bile tenezzül etmedi çünkü o şu an Dünya'nın en mutlu adamıydı. Baba olmuştu. Jimin ona bu hediyeyi vermişti. Yıllar geçse de bunun altından kalkamazdı. Jimin'e minnettardı.

"Hyung, Jimin hyungu odaya aldılar."

Kafasını salladı ve hızlı adımlarla kaldığı odaya yürüdü. Taehyung'da arkasından takip ediyordu. Kapının önüne gelince Yoongi'nin duvardaki yazıları okuduğunu fark etti. Ona gülerek yanına gitti ve omzuna vurdu.

"İşsiz misin?"

Yoongi kaşlarını kaldırıp kafasını salladı. "Çok stres oldum. Bu adam öldürmekten daha stresli bir iş."

Jungkook ona gülmeye devam ederken sevgilisinin kaldığı odanın önünde durdu ve kapı kolunu indirdi yavaşça. Güzel sevgilisi melek gibi uyuyordu. Yanına adımlayarak elini avuçları arasına aldı. Yüzündeki yorgun ifadeden anlaşılıyordu her şey. Ama buna değmişti. Dünyalar güzeli kızları olmuştu.

"Jungkook, kızımız iyi mi?"

Sıçrayarak uyanan Jimin'in sorduğu ilk soru buydu. Jungkook onu sakinleştirmek istercesine saçlarını okşadı. Alnına uzun bir öpücük bıraktı.

"İyi sevgilim. Kızımız çok iyi."

O sırada kapı çalmış hemşire elinde bebekle içeri girmişti. Ardından Yoongi ve Taehyung girdi. Taehyung'un gözleri dolu doluydu. Çok duygusal anlara şahit olmuştu.

"Biz geldik."

Güler yüzlü hemşire kucağındaki bebekle Jimin'e yaklaşırken Jimin'in gözünden çoktan yaşlar süzülmeye başlamıştı. O artık baba olmuştu.

Hemşire yavaş hareketlerle bebeği Jimin'e uzatırken elleri titreyerek aldı kucağına. Başını öptü usulca. Jungkook onların bu haline gülümsedi. O kadar güzel duruyordu ki bu manzara, son gördüğü şey bu olsun istedi.

"Bu tatlı kıza bir isim düşündünüz mü?"

Jungkook merakla Jimin'e bakarken, Jimin heyecanla gülümsedi. Kafasını sallayarak onayladı ve sevgilisine baktı.

"Min Ari." Dedi gülümseyerek. "Kızımızın adı Min Ari olsun."

Duyduğu isimle kalbi ezilen Jungkook, gözlerinin dolmasını engelleyememişti. Sesi titredi. "Jimin..."

Sarışın, sevgilisinin yanağını okşayıp güzel gözleriyle baktı ona. Ne hissettiğini anlayabiliyordu. Mutlu olduğunu da gözlerinden okuyordu. Bir kolunu kaldırıp Jungkook'un yaslanmasını sağladı. Onun bu duygusal hali tuhaf gelse de, çünkü daha önce pek rastladığı bir şey sayılmazdı, tatlıydı.

"Baba olma duygusunu bana yaşattığın için sana minnettarım."

Duyduklarıyla gülümseyen Jimin göğsünde yatan adamın saçlarını öptü. "Seni seviyorum Kook."

"Seni seviyorum sevgilim."

"Duygusal bir yumağım şu an." Sabahtan beri ağlayarak fotoğraf ve videolarını çeken Taehyung, daha fazla dayanamayarak yanındaki sevgilisine sarılmıştı. Yoongi ona gülerken saçlarını okşadı.

"Belki bir gün bizim de olur, ne dersin?"

Gerilerek geri çekildi Taehyung. Gülümsemeye çalışarak gözlerini kaçırdı. "Belki."

Bu halleri Yoongi'nin gözünden kaçmazken bir şey demedi. Sırası değildi. Eve gidince konuşurdu bu konuyu.

____________________

Min Ari'ye merhaba deyinnn 🧚🏻‍♀️

コMaria

My Baby // KookMin ✔Where stories live. Discover now