bölüm 13

1.8K 100 5
                                    

jk;

'' seninle istediğin yerde buluşabilirim '' dedim telefonda. bana numarasını verdiği için ona minnettardım.

'' sanırım benimle bir kafede falan buluşamazsın?'' dedi taehyung. sesidüşünceli geliyordu. '' ve kokunu evimde istemiyorum. o yüzden tenha bir yer olabilir mi? sen söyle'' dedi.

'' bir restorantda buluşsak nasıl olur? ben ayarlayacağım'' diye sordum.

'' bütün bunları neden yapıyorsun? '' dedi taehyung içini çekerek. '' birdenbire buluşmak için çok heveslisin '' diye sordu.

'' ben sadece...'' . kafamı jin ve namjoon'un kucaklaştığı yere baktım, yüzlerindeki gülümsemeyle birbirlerine sarıldılar. "kolay olacağını düşündüm, biliyor musun? çünkü ailem öğrenirse benimle asla konuşmaz. heteroseksüel olduğumu ve senin bir hata olduğunu düşünmüştüm. sarhoştum ve bunu böyle tebeşirle kapatabilirdim. sonra aniden geri geldin. hamile olduğunu söyledin. korkmuştum. seni tanımıyordum. hala bilmiyorum ama... arkadaş olabiliriz. değil mi?" dedim. '' lütfen taehyung '' dedim. nerdeyse telefona sarılıcaktım. "sana ne söyleyeceğimi bilmiyorum ama çocukların yanında olmak istiyorum. bu son birkaç ay işkenceden başka bir şey değildi. bana bir şans ver. söz veriyorum iyi olucam". dedim.

''bu konuyu sonra konuşalım, benim için kolay değil'' dedi taehyung içini çekerek. '' böyle ayrılıp geri gelemezsin '' dedi.

'' biliyorum '' dedim. jin namjoon'u öpmek için eğildiğinde bakışlarımı kaçırdım. '' bekleyeceğim'' dedim.

'' görüşürüz , jungkook''

'' görüşürüz, taehyung. iyi dinlen''

***

'' selam''

sesi duyunca telefondan başımı kaldırdım. gözlerimi taehyung'un üzerinde gezdirdim. gözlerim burnunun üzerindeki bende takılı kaldı. çok hoş duruyordu. ayağa kalkıp selamlayamadan taehyung önüme oturdu.

'' yakında ayrılmak zorundayım '' dedi taehyung telefonuna bakarak. '' "bir projem var. Ortağımın beni dinlemediğine inanamıyorum. Bana izin vermedi bile..."

taehyung'un gevezeliğine gülümsedim, ve ne yaptığımın farkına varmadan önce elim güven verici bi şekilde taehyung'un elini sıkmak için uzandu. taehyung cümlesinin ortasında durup bana sorgular gibi baktığında elimi geri çektim.

'' ben, uh ''. boğazımı temizlemek için öksürdüm. '' hiçbirşey sipariş etmedim. ne yemek istersin bilmiyorum'' dedim.

taehyung başını salladı ve menüyü eline aldı. '' konuşmaya başlıyabilirsin'' dedi.

'' önce birşey sipariş et'' diye mırıldandım. onun ne kadar tatlı olduğunu görmezden gelmeye çalışarak. çilek gibi kokuyordu. derin bi nefes alıp verdim.

"brokoli ve beyaz pirinç ile tavada kızartılmış biftek" dedi taehyung garsona gülümseyerek. menüyü işaret ederken, '' ve bir şişe su. teşekkür ederim ''

ben ise kepekli kuskuslu tavuk ve bir şişe şarap sipariş ettim.

'' ah sen içemezsin'' dedim kaşlarımı kaldırıp üzgün bir ifade ile. '' kahretsin şipariş etmemeliydim. '' dedim.

taehyung gülüp başını salladı. '' ah sorun değil gerçekten'' dedi.

'' nasılsın görüşmeyeli? bu süre boyunca '' diye sordum.

hamilelik hakkında konuştuk. taehyung gece yarısı çılgınca aşerdiği çilek ve dondurma hakkında konuştu. hergün ne kadarda yoruluyordu. şişkinlik içindeyken işinin nasıl darbe aldığını anlattı. sonra o beni dinledi. bana gülümseyerek yeni albümüm başarıya ulaştığı için tebrik etti.

biz farkına varmadan ayrılma zamanı gelmişti.

'' uh'' diye tereddüt etttim. çantamdan bi kutu çıkardım. '' bir hediye'' dedim.

'' zorunda değildin, ben hiçbirşey getirmedim.'' dedi taehyung. bana gülümsedi ve kutuyu elimden aldı.

'' zorunda değilsin'' dedim.

'' oteline vardığında beni ara veya mesaj at. görüşürüz jungkook'' dedi taehyung . masadan kalktı ve el sallayarak gitti.

taehyung uzaklaşırken orada hareketsizce durdum.

ellerime baktım. elini tutmak istemiştim ama yapamadım.

PREGNANT// taekookOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz