Aşk Tesadüfleri Sever

1.4K 56 71
                                    

Ferman gözlerine çarpan güneş ışıklarıyla uyandı o sabah. Işık zaten zonklayan başını daha da çatlayacakmış gibi hissettirince sızlanarak üstündeki örtüyü daha da başına çekti. Tam uyumaya devam edecekti ki bir parfüm kokusu doldurdu burnunu, portakal çiçeği gibi kokan naif bir parfümdü... Parfümün kokusu birden ona dün olanları hatırlatınca gözleri fal taşı gibi açıldı bu sefer Ferman'ın ve yanına baktı.

Yanında kızıl saçlı bir kadının saçları dağılmış bir şekilde uyuduğunu görünce gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Kendi üstüne baktığında da bir şey giymediğini fark etmişti. Etrafa baktı tanımadığı geniş ve güzel düzenlenmiş bir odaydı burası. Ferman aklına dün gece gelince elini saçlarına götürdü. Çok alkollüydü belki dün akşam ama her şeyi çok net hatırlıyordu, tıp balosunu, partide tek başına içerken barda onun gibi oturan kızıl saçlı mavi gözlü kızı görmesi ve biraz akşamın heyecanından da cesaretlenip ona içki ısmarlaması, sohbet etmeleri... Ferman gözlerini kapattı kaç yıldır böyle bir şey yaptığını hatırlamıyordu. Hele ki böyle önemli bir sabahın öncesinde.

Saatin kaç olduğunu görünce bu sefer panikle yataktan fırladı Ferman hemen hastaneye gitmesi gerekiyordu. Hızlı ve panik hâlinde gömleğini üstüne geçirdi ve kravatını bağlamaya çalışırken telefonunun çalmasıyla zıpladı odadan çıktı hemen.

"Alo?"

"Abi neredesin sen?"

Ferman kulağından uzaklaştırdı telefonu zaten dünkü alkolün etkisiyle kafası en ufacık seste zonkluyordu derin bir nefes aldı.

"Oğlum ne bağırıyorsun ya sabah sabah..."

"Sabah sabah öyle mi? Ya saat kaç oldu farkında mısın sen iki saattir hazırlanıyorsun odandasın sanıyorum baktım akşam eve bile gelmemişsin. Bugün senin bu hastanede asistanlığının ilk günü farkındasın değil mi burası Los Angeles'a benzemez geç kalan asistanın gözünün yaşına bakmazlar."

Ferman bir yandan giyiniyor bir yandan konuşuyordu.

"Ali tamam geliyorum işte ne abarttın ya tamam geliyorum ama eve geçecek zamanım yok sen bana hastaneye birkaç kıyafet getirirsin değil mi?" Dedi Ferman.

"Kıyafet mi ne kıyafeti-abi bana bak kimin evindesin sen?" Dedi Ali.

Ferman odanın kapısından içeri baktı. Kızıl saçlı kız onu duymamıştı ve mışıl mışıl uyumaya devam ediyordu ama Ferman'ın gözünün önünden o mavi gözler gitmiyordu bir türlü.

"Ya neyse geliyorum işte sen bana birkaç kıyafet getir ama hemen ben yarım saate hastaneye geçerim. Bir de jöle parfüm falan getirirsen şimdi başhekimin karşısına bu hâlde çıkmayayım..." Dedi Ferman.

"Cidden şeytan diyor bırak şunu ne hâli varsa görsün akıllanmıyorsun çünkü." Dedi Ali.

"Hadi aslan kardeşim benim sen abine yardım edersin hadi." Dedi Ferman.

Ali derin bir iç geçirdi telefonun ucundan.

"İyi tamam geliyorum hastanenin önünde buluşalım." Dedi Ali.

"Kardeş gibi kardeş be." Dedi Ferman ve arama bitince telefonunu cebine koydu neredeyse hazırdı. Tam gidecekken dönüp tekrar odaya baktı ve onu böyle habersiz bırakıp gitmek gelmedi içinden Ferman'ın sanki bir şeyler kalmıştı içinde...

Odaya girdi ve orada bulduğu bir peçeteye pantolonun cebindeki kalemi alarak bir not yazdı hızlıca ve komidine bıraktı. Biraz onun kızıl saçlarını izledikten sonra kendine geldi ve çıktı evden.

Tabii birkaç saat sonra başhekimin odasında göreceğini bilseydi o "portakal çiçeği kokulu" kızı daha farklı davranırdı.

&&&&&

Portakal ÇiçeğiWhere stories live. Discover now