Tatil için gittikleri Busan'da, paralarını çaldırıp yeniden Seul'e dönmek için yol kenarında otostop çeken Yeji, Julia ve Yuna; yanlışlıkla, buzluklarında iki ceset taşıyan bir suç çetesinin karavanına bineceklerini tahmin bile etmemişlerdi.
|txt +...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Sana inanamıyorum Yuna!" diye yeniden bağırdı Yeji. Yaklaşık yarım saattir Seul-Busan otobanı başında kollarını göğsünde bağlamış söylenip duruyordu.
Yuna ise Yeji'ye karşı milyonuncu defa "Ben ne yaptım?" diye cevap veriyordu.
Yeji "Daha n'apacaksın!" diye çıkıştı. "Cüzdanı nasıl çaldırırsın ya. Elimizdeki tek para oydu. Ne bok yiyeceğimizi düşündün mü şimdi!"
Yuna biraz olduğu yerde büzüldü. Ardından da Yeji'ye tekrardan çıkıştı. "Siz de yanınızda biraz para bulundursaydınız canım."
"Üste çıkmaya çalışma Yuna." diyerek araya girdi Julia. "Cüzdanı masada bırakıp tuvalete giderken ne düşünüyordun ki?"
"Bir anlık aklımdan çıkmış." diyerek omuzlarını düşürdü Yuna. Aynı zamanda da dudaklarını büzmüştü. "Otostop çekiyoruz işte, alan biri illa ki olur."
Yeji sakinleşmeye çalışarak seslice iç çekti. Baş parmağını kaldırıp yola uzatırken "Sapık falan çıkmasa bari." dedi kendi kendine.
Yuna'ya fazla öfkeliydi. Yarın iş başı yapacağı aklına her geldiğinde ise öfkesi daha da büyüyordu.
Sinirli bakışlarıyla yanlarından geçip giden onuncu arabayla beraber seslice oflayarak bavuluna oturdu. "Ben çok yoruldum! Yürüsek şu an yolu yarılamıştık, bu ne?"
"Sen fazla sinirli gözüktüğün için almıyorlar mı acaba?" dedi Yuna kendi kendine. Ardından öne doğru çıkarak sağ bacağını biraz ayırıp yola uzattı. Şort giydiği için çıplak olan beyaz teni Yeji'nin kaşlarını mümkünmüş gibi daha çok çatmasına sebep olmuştu.
"Filmlerde böyle, seksi kadınlar bacaklarını uzatıp otostop çekiyorlar." dedi yola bakıp uygun pozisyon aramaya devam ederken. "Biz de mi denesek, belki duran olur." diye de ekledi.
Julia, Yeji'ye fırsat vermeden anında öne atılıp Yuna'yı kolundan yakaladığı gibi yoldan çekti. "Saçmalama istersen!" diye bağırdı gözleri şokla açılmış şekilde. "Suçluluk duygusu, kırk derece sıcak ve güneşle birleşince delirdin herhalde."
"Gayet ciddiyim ben." dedi Yuna yeniden yola yönelirken. Gözlerini kısmış gelen giden var mı diye bakıyordu bir yandan da. "Böyle giderse bu iş yaş. Yanımızdan geçen bile yok."
"O zaman yanımızdan geçen biri olana kadar nöbet tutacaksın Yuna." diyerek yol kenardaki sararmış otların arasındaki tek yeşillik olan ağaca doğru ilerledi Yeji. "Sen de gel Julia."
Bavulunu otların arasında zar zor sürükleyerek ağaca ilerledi. Bavulundan ufak bir örtü çıkarıp otların üstüne serdi. Julia da hemen arkasından geliyordu. Yeji'nin örtüyü sermesiyle beraber kendini oraya attı. Yeji de hemen yanına oturmuştu. Ağacın gölgesi altında son kalan sularını yudumlarken Yuna bavuluyla otobanda dikiliyordu.
Dudağını büzerek ağacın dibinde yayılmış Yeji ve Julia'ya baktı. Susamıştı, acıkmıştı, hava da oldukça sıcaktı üstelik.
Uzaktan gelen bir motor sesi duyduğunda hevesle gözlerini yola çevirdi. Uzaktan kendilerine doğru gelen gri bir araç vardı. Pek büyük değildi, ayrıca fazla da gürültü yapıyordu. Ama kendilerini şehrin girişine kadar bırakması bile yeterdi.
