Geçen yaklaşık bir saatlik bir dinlenme sürecinin ardından Yuna çarpılmış gibi yattığı yataktan kalktı. Yarım yamalak uyuyabilmişti zaten ve fazla sıcak, susuzluk ve açlık daha da yorulmasına sebep olmuştu.
Bir köşeye kurulmuş camdan dışarıyı seyreden Yeji'ye baktı, Julia ortalarda yoktu. "Julia nerde?" diye bir soru yöneltti saçlarını düzeltmek adına eliyle tararken.
"Lavaboya gitti." dedi Yeji kafasını çevirmeden.
Yuna kafasını sallamakla yetindi. Ardından ayaklandı. Hareket eden araçta dengesini sağlamak pek de kolay olmamıştı, hele de bu kadar yorgunluğun üstüne. Duvarlara çarpa çarpa perdeyi aralayıp tezgahlarla döşenmiş alana geçti ve arkasından da perdeyi kapattı.
Dolaplara bakınarak bardak aradı. Temiz olduğunu düşündüğü bir plastik bardak bulunca buzdolabına yöneldi. Eğilip mini buzdolabını araladı ancak hiç su bulamamıştı. Onun yerine siyah, ağzı bağlı bir poşet ve birkaç şişe meşrubat vardı. Yiyecek olmaması da moralini bozmuştu ancak önceliği suydu ve yabancıların yemeklerini yiyebilecek bir patavatsızlığa sahip değildi henüz.
Dolabı kapattı. Çeşmeden su doldurdu. Onu içti. Normal çeşme suyuydu ancak soğuk değildi ve bu Yuna'yı tatmin edememişti. Hâlâ çok sıcaktı ve bunaltısı geçmemişti.
Gözü kenardaki derin dondurucuya takıldı. Bir ümit, belki su çabuk soğusun diye buzluğa atmışlardır diye düşünerek oraya yanaştı. Oğlanların hepsi direksiyon tarafındaydı ve bir şeyler fısıldaşıyorlardı.
Plastik bardağı tezgaha bırakarak derin dondurucunun kapağını yavaşça kaldırdı. Ancak ne su vardı ne de herhangi başka bir şey. Onun yerine nutkunun tutulmasına, tüm bedeninin buz kesmesine, tir tir titremesine ve çığlık atma isteğini zar zor bastırmasına sebebiyet verecek bir manzara vardı karşısında.
Kapağını kaldırdığı derin dondurucunun içinde buz kesmiş iki oğlan bedeni yatmaktaydı. Ağızları yüzleri kan ve yara bere içindeydi. Birinin gözleri açıktı ve tam kendisine bakıyordu. Tam çığlık atmaya yeltenecekti ki bu karavanda yalnız olmadıkları ve bu karavanın kime ait olduğu aklına geldi. Boşta kalan eliyle ağzını kapattı, derin derin nefesler almaya çalışarak kapağı kapattı.
Tam o esnada da omzuna bir el dokundu.
Ağlamak üzereydi. Susamıyordu artık, acıkmıyordu, bacakları bile taşıyamayacaktı artık kendisini.
Panikle arkasına döndü. Karşısında gördüğü Julia'yla rahatlasa mı yoksa ağlasa mı bilememişti.
Julia, Yuna'nın bu beklemediği panik hâliyle kaşlarını çattı. "N'oldu Yuna, ne bu hâlin?"
Yuna konuşamıyordu, ağzını açamıyordu. Titremekten ve henüz kendisini fark etmeyerek hâlâ bir şeyler konuşan oğlanlara bakmaktan başka herhangi bir aksiyon gösteremiyordu.
YOU ARE READING
with criminals | txtzy
FanfictionTatil için gittikleri Busan'da, paralarını çaldırıp yeniden Seul'e dönmek için yol kenarında otostop çeken Yeji, Julia ve Yuna; yanlışlıkla, buzluklarında iki ceset taşıyan bir suç çetesinin karavanına bineceklerini tahmin bile etmemişlerdi. |txt +...