1.7

2.1K 343 180
                                    

"tam sırasıydı, changbin!" diyerek fısıldadı, minho. çalan telefonunu kapattı ve renkli ışıklarla süslenmiş kalabalık eve baktı.

jisung'un evinde hyunjin ve jeongin dışında birilerini görmeyi beklemiyordu, hele ki bir parti ortamı görmeyi hiç beklemiyordu.

kimse onu fark etmemiş olsa gerekti çünkü çalıların arasından saklanıyordu. davet edilmediği partiye elini kolunu sallayarak giremezdi.

ayrıca okuldan kimseyi göremiyordu, başka kişilerle olan bir etkinlik olmalıydı. minho kaşlarını çattı, jisung hakkında gerçekten hiçbir şey bilmiyordu.

biraz daha göz atmaya karar verdiği için iki katlı evi inceledi. gözleri kocaman açılırken ağzını kapattı. çatıda öylece oturan insanlar neydi öyle! hareket etseler düşecekler gibiydi.

minho onları uyarmak istese de sessiz kaldı, tekrar çalan -sessizdeydi bu yüzden titremesinden anlamıştı- telefonuyla derin bir nefes aldı ve aramayı cevapladı.

"minho, neredesin sen? bir saat demiştin ama çoktan dönmüş olman gerekirdi..." azarlarcasına konuşan ikizi felix'e göz devirdi. görmediğini biliyordu ama yine de reflekslerini engelleyememişti.

"ne ara bir saat oldu?" diye sordu fakat cevap belliydi, buraya bisiklet sürerek gelmemeliydi. taksi tutarsa da yakalanma ihtimali vardı. bu yüzden geç varsa da sorun olmamıştı. "gece yarısı olmadan dönsen iyi olur, annem aradı şimdi."

"külkedisi miyiz biz?" diye mızmızlanmadan edemedi minho. partiye katılmak istiyordu ama tanıdık birini görebilirse eğer. "tamam, gelirim merak etme."

telefonu kapattığı anda çalılıklardan çıkacaktı ki, omzunu dürten parmakla irkildi ve çığlık atmak için ağzını açtı. karşısındaki kahverengi saçlı çocuk hızla onun ağzını kapatırken sesleri duyulmadı.

"hey, sen de kimsin böyle?" diyerek kendisini kokladı gizemli çocuk. minho, nefeslerini düzenlemeye çalışırken gözlerini kırpıştırdı. yakalanmıştı işte!

"jisung'un okuldan arkadaşıyım, sen kimsin asıl? beni korkuttun," diyerek kısık bir sesle söyledi. kahverengi dalgalı saçlı çocuk dudaklarını büzdü ve gülümseyerek elini uzattı.

"özür dilerim, senin gibilerini çok gördüğüm söylenemez." minho'nun kafası karışırken sözünü kesti hala adını bilmediği çocuğun. "benim gibileri derken?"

kahverengi saçlı olan yine büyükçe gülümsedi ve çalılıkları gösterdi. neyseki çalılar eve fazla yakın değildi, bu yüzden onların konuştuğunu görmek için çok dikkatli bakmak gerekiyordu.

"yani gizli gizli evi gözetleyen insanları demek istedim." minho, mahcup bir şekilde gözlerini kaçırırken karşısındaki devam etti. "önemli değil yine de, seninle karşılaştığıma sevindim! ben de haechan," haechan kendini sonunda tanıttığında elini sıktı minho.

"jisung hyung'un okuldan arkadaşısın demek ki... vay be!" şaşkınlıkla başını salladı haechan. "okuldan arkadaşı olduğunu sanmıyordum açıkçası."

minho ise olanları hala idrak etmeye çalışırken haechan devam etti. "seni jisung hyung'un yanına götürmek isterdim ama sanırım fazlaca içti," diyerek yanaklarını şişirdi. "yani kafasının iyi olduğunu sanmıyorum, seni eve bırakmamı ister misin? mark bensiz biraz idare edebilir."

minho kaşlarını kaldırıp sordu. "mark?" haechan güldü. "erkek arkadaşım. ee, gidelim mi?" acelesiyle beraber minho'yu yine huzursuz eden bir his karnında belirirken yine eve baktı.

"jisung'a bunlardan bahsetmesek olur mu? aramızda kalsa..."diyerek boğazını temizledi minho. bir sapık gibi onu izlediğini bilmese iyi olurdu. haechan dikkatli bir şekilde onu dinlerken burnunu kaşıdı.

"tabii, sorun değil. bu arada," diyerek dişlerini gösterecek şekilde gülümsedi. "hangi parfümü kullanıyorsun? gayet güzel kokuyor." demesiyle minho onun konuştuklarından beri niye sürekli havayı kokladığını anladı.

tabi, haechan'ın vampir olduğunu bilmiyorken böyle düşünmesi normaldi.

"telefon numaranı verirsen aldığım yerin adresini verebilirim," demesiyle haechan ona renkli kaplıklı telefonunu verdi. "yolda giderken konuşsak olur, değil mi? bizi görsünler istemiyorsak hızlı olmalıyız." minho'yu kolundan tutup çekiştirmeye başladığında minho ona hak verdi.

hızlı bir şekilde ikisi de ilerlerken arkalarından gelen boğuk sesle irkildiler. "siz ikiniz, nereye böyle?"

haechan yutkundu, minho'yu ilk başta buradan uzaklaştırmalıydı.


ciddili kaos boyle olur iste
haechan yaktin bizi haechan
sizce kim seslendi bu ikiliye??

poppin' •minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin