8 | 🔗

848 63 46
                                    

Genç adam kalın dudaklarının arasından uyandığına dair bir kaç mırıltı bırakıp gözlerini aralıklar eşliğinde açtı.

Etrafı bulanık gördüğü için göz kapaklarını bir kaç defa kıprıştırıp sesli bir şekilde esnedi. Her ne kadar işe gitmek istemesede patronluğunun getirdiği sorumluluklardan kaçamıyordu. Göğsünde hissetmiş olduğu sıcaklık ve hafif bir ağırlıkla yerinden diklenmeye çalışırken duyduğu boğuk sesle genç adam bir an duraksamıştı.

Sabahın erken saatlerinde duyduğu bu ses onu iyi ve dinç hissetmesini sağladı. Boynuna sığınmış bir şekilde sıcak nefesleri tenine çarparken küçük mırıltılarla ağzını şapırdatan yoongi'yi görmesiyle yamukça gülümsedi.

Dikkatle göğsündeki başı nazik olmaya gayret edecek bir şekilde yastığa koyup yüzünün her bir santimini seyre dalmaya başladı genç adam.

Dudakları vişne gibi kırmızı, yanakları ise al'dı. İpek saçları yastığa saçılmış bir kısmıda alnına düştüğü için tae yavaş hareketlerle saçlarını yüzünden çekip çocuğu izlemeye devam etti.

Her bir santimi o kadar kusursuzduki etkilenemeden edememişti. Nede güzel gelmişti ona uyur hali.

Daha fazla bu oğlana gözlerini kaptırmadan uzandığı yerden ayaklandığı sıra yanındaki sehpanın üzerinde duran telefonu çalmaya başladı.

Sabahın erken saatlerinde aranması pek alışık olduğu bir durum değildi. Sıkıntılı bir iç çekişle çalan telefonu alarak aramayı cevaplandırdı.

"Efendim, jeon holdingin müdürü şirketimize geldi. Toplantı yapmak istiyor."

karşı hattan hızla konuşan sekreterle tae de hızla ayaklanıp dolabına yöneldi.

"Ben gelene kadar oyalayın
sakın gitmesin!

Telefonla daha fazla muhattap olmadan kapatıp giyinmeye başladı. Kendinden oldukça fazla hisse sahibi olan bu holdingin müdürü şirketine gelmesi yararlı işlere imza atabilirdi.

Vakit kaybetmeden aşağıda onu hazırda bekleyen korumasının yanına inip siyah jip arabasına binerek şirkete doğru yol aldı.

Önüne büyük bir fırsat gelmişken onu kaçırma ihtimali delirmesine sebep olurdu. Bu yılki kaçırmış olduğu japonlar ortaklıkdan vaz geçtiği için epey bir olumsuzluk çıkmışken, bir de kore'nin kendisinden sonra gelen en iyi şirketini kaçıramazdı. Öndeki şöför tam gaz arabayı sürerken bir yandan soğuk terler dökuyordu. Herkes gibi o da kim taehyung'dan korkuyordu.

Bir kaç dakika süren yolun ardından şöför hızla şirektin önünde arabayı durdurup inerek tae'nin kapısını açıp saygıyla eğildi.

Genç adam bir çırpıda arabadan inerken, dışarıda salyalarını akıtarak onu izlemekte olan kadın çalışanlarına aldırış etmeden hızla büyük binaya doğru adımladı.

"Efendim!"

Genç adam merivenlerden çıkacağı an arkasından seslenen kızla yerinde  duraksamak zorunda kalmıştı.

Nefes nefese ona doğru gelen çalışanı eğilerek konuşmaya başladı.

"Bay jeon sizi odanızda bekliyor."

Kızın dedikeleriyle kaşları çatılırken kısa bir baş sallayışla bu sefer sakin adımları eşliğinde yürümeye başladı.

Onun çalışanları ile birlikte toplantı salonunda olması gerekirken kendi odasında tek olması şüpheye düşürmüştü. Geçtiği koridordaki her çalışanı saygıyla başını eğip selam verirken genç adam umursamaz yüz ifadesiyle karşılık vermiyordu. Yalakalıkdan pek haz ettiği söylenemezdi.

kapısının önüne geldiğinde demir kola yönelip tutarak aşağıya indirdi. Kapı açılırken görüş açısına bir adet jeon jungkook belirmişti.

Kumral saçlı sandalyede bacağını dizinin üstüne atmış, rahat bir pozisyonda tüm dikkatini telefona vererek mesajlaşıyordu. ( jimin'le sexting falan .d )

Tae kuru bir öksürükle odaya girerken genç bakışlarını telefondan çekip ona doğru yöneltti.

"Kim taehyung hazretleri sonunda uyanıp şirketine gelebildi."

Bu gevşekçe konuşmasına karşı gülmekle yetinip sandalyesine geçerek karşısına oturdu.

Gencin elinde bulunan evraklar gözünden kaçmamıştı. Satış yapacağını ümid etti. Bu aralar şirketi az mallar ithal ediyordu.

"Kahve?"

"Gerek yok çok kalmayacağım zaten."

Genç elindeki evrakları dizlerinin üzerine koyup keyifle gülümsedi. Bu gülümsemesinin ardında yatan şeytanlığı tae çok iyi biliyordu.

Susarak karşısında bir kaç kağıtla bakışan genci izledi. Eğer boş yapıp giderse tahammül edemeyip jungkook'a dalardı.

"Şanslı günündesin, senle bolca satış yapacağım."

Tae duyduklarıyla birlikte yüzüne neşe yayılmaya başlarken, genç ardından başını olumsuz anlamda sallamaya başladı.

"Ama bana o çok değerli babandan kalan arazi tapularını verirsen yaparız. Karşılığı olmayan bir iş sevmem."

Neşeli yüzü bir anda ruhsuz bir şekilde asılmaya başlarken karşısındaki adamın dediklerini algılamaya çalıştı. Geçmişte babasından ona kalan tek şey arsaları olmuştu. Ölesiye onlara sahip çıkacağına karşı kendisine söz vermişti. Babasına eskiden düşkün ve herkesden çok değer verdiği için ondan geriye kalan tek şeyi kaptırmaya niyeti yoktu.

Sıkıntılı bir şekilde iç çekip ellerini göğsunde birleştirerek duygusuz bakışlarıyla sertçe reddetti.

"Hayır."

Jungkook tahmin ettiği cevapla elindeki dosyalarla birlikte ayaklanıp dudaklarını büzerek elini salladı.

"O halde şirektinin batışını izle taehyung."

Arkasına dönerek tam odadan çıkacağı vakit duyduğu çaresiz sesle dudakları sonuna kadar iki yana kıvrılmıştı.

"Tamam siktiğimin çocuğu vereceğim."






-


bundan sonraki bölümler bum bum çatlı olacak 🔥🔥

Dıary Sınner | TaegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin