BÖLÜM XXII EVE DÖNÜŞ

810 47 33
                                    

Olduğu gibi bıraktı ve sol gözündeki bir damla gözyaşı ile eve doğru gitmeye karar verdi.

□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■

Seokjin eve, hastanenin çıkışına doğru ilerlerken içindeki duyguları bastıramıyordu. İçinde hissettiği o duygu onu her şekilde ele geçiriyordu. Çaresizlik... Bu duygu sanki tüm bedenine ve ruhuna zincirleri vurmuştu. Endişeliydi. Kardeşinin hayatı için... Onu korumak zorundaydı artık. Daha fazla korumak...

Binbir duygu ile adımlıyordu o yolu. Yavaş yavaş çıkışa gelip eve gitmek için adımlarken kendisine doğru gelen kalabalıktan bir feromon hissetti. Durdu. Sonrasında nedense sanki o feromona çekilmiş gibi bir süre bekledi. Hissettiği o feromon sanki kendisine gelmesini söyler gibiydi. Onca kalabalığın içinde Seokjin feromonun sahibini bulmaya çalıştı. Gözleri insanların içinde gezinirken birden sanki hiçbir şey olmamış gibi, yoluna devam etmeye karar verdi. Eve gitmeliydi. Kardeşi için evi güzelce hazırlayıp onu hastahaneden alması lazımdı. Bu yüzden yola koyulmaktan başka çaresi olmadığını anladı. İçinde ukte olarak kalacak olmasına rağmen feromonun sahibini aramayı bıraktı.

:

:

:

Taehyung hâlâ bekliyordu. Eve geri dönmek istiyordu. Birazcık da olsa rahat bi nefes almak istiyordu. Ama göğsündeki o acı dinmek bilmez bir şekilde ona arzuladığı o nefesi vermiyordu. Düşüncelere dalıyordu. Neden diye sorgulamaya kalksa bile yapamıyordu. Olmuyordu nedense. Ama biliyordu. Bir şey unutmuştu sanki. Önemli bir şey vardı sanki hayatında ama o unutmuştu. O, bu şekilde beklerken odasının kapısı açılmış ve içeriye birisi girmişti. Taehyung ise duyduğu sesle başını çevirmiş, gelen kişiyi görmüş ve tüm kan yanaklarına hücum etmişti.

Karşısındaki adam tüm bu problemlerin sebebiydi. Taehyung onu görünce ne diyeceğini bilememişti ama Jungkook konuşmaya başlamıştı.

"Hah! Sen! Kusura bakma lütfen. Sanırım yanlış odaya girdim (hafifçe gülümser) .

Taehyung ise kendisine gülümseme veren bu adama bir karşılık verememiş ve yanaklarında biraz daha artmış bu kırmızılıklar ile cevap vermişti istemsizce. Jungkook ise karşısında sessizce bekleyen ve yüzü kızarmış bu genç erkeğe bakıyordu. Taehyung'un yanaklarını görünce istem dışı gülümsemesi biraz daha artmıştı lakin kendisini tutuyordu  ve geri adım atmak gibi bir niyeti de yoktu. Bu yüzden bir şekilde konuşma başlatmaya çalıştı. 

"Şey... Sen iyi misin? Yanakların biraz kızarmış.  " ( Jungkook Taehyung'un yanına gider. )

Taehyung bu genç adamdan gelen soruya bi cevap veremedi. Bu yüzden elleri yanaklarına gitti ve bekledi. Kendisine doğru gelen Jungkook'u bir süre izledi. Ama onun yüzüne bakınca içindeki o duygular sanki bir fırtına gibiydi, hortum gibiydi. Her yeri mahvedecek kadar, ortaya çıktığı her şeyi yok edecek kadar. Duygularına hakim olamadan, sanki hiçbir şey hissetmiyormuş gibi bakıyordu Jungkook'un gözlerine.  Ara ara gözlerini kaçırıyordu fakat istemsizce bir iki kere daha baktı ve sonunda sadece iyi olduğunu söyledi. Jungkook ise karşısındaki kişiyi sanki tanırmışcasına bi süre baktı. Hafızasını zorladı lakin bir türlü olmuyordu. Zaman geçerken istemsiz bir şekilde, Jungkook daha fazla kalmayıp rahatsız etmemek için Taehyung'dan uzaklaştı ve kapıya doğru ilerledi adımları. İstemeyerek de olsa kapı kolunu kavrayıp açtı ve gitti. 

:

:

:

Taehyung ise gelip giden bu yabancıyı düşünüyordu. Bir yandan da yanından uzaklaşması onu endişelerinden uzaklaştırmıştı. Sadece hissettiği o minicik korku parçası ona yetmişti. Çünkü Taehyung başından beri burada olmasının nedeninin o olduğunu biliyordu. Yeniden o kişiyle karşılaşmak sadece ona endişe getirmişti. Düşünmek istemese bile düşünüyordu. Aklını kurcalayan, yavaş yavaş yiyen o böcekten kurtulamıyordu onu gördüğünden beri. Boşvermek istedi, unutmak da. Başını yastığa koydu; gözlerini kapattı ve huzur dileyerek kendisini uykuya tamamen tesli etti.

LIL ♡ TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin