9

201 16 31
                                    






Omzunda hissettiği kol ile Jeno'ya biraz daha yaklaştı ve ikili içerideki gürültünün boğuk sesleri kesilene kadar verandada gecenin karanlığını izledi.

...

Uykuları yoktu.
Ev sahibi olarak Kun, odalara yer yatakları açmış, bir şekilde tüm ev halkını sığdırmıştı küçük evine. Donghyuck ve Jeno'ya ise yine salondaki koltuk düşmüştü. Yan yana uzanmış tavanı izliyor, uykularının gelmesini bekliyorlardı ancak birkaç saat önce uyanmışlardı zaten.

"Bu böyle olmayacak."

Yataktan bir hışımla kalkan Donghyuck, kolundan tuttuğu Jeno'yu da kaldırmış ve kenardaki ayakkabıları ellerine tutuşturmuştu. Dış kapıya hızla ilerleyip kendisini bir hışımla dışarı atmış ve Jeno'yu da yanından sürüklemişti. Çok ani gelişen olayla birlikte Jeno, tek kelime edemiyor, kendisini sürükleyen bedene ayak uyduruyordu. Verandadan inip çimenlere bastıklarında ayakkabılarını ayaklarına hızlıca geçirmiş ve kimseye gözükmeden karanlığa karışmışlardı.

"Nereye gidiyoruz bu saatte Hyuck."

Merakla sordu Jeno. Karanlıktan hoşlanmazdı ve Kun'un evi zifiri karanlık bir tepede bulunuyordu, merkeze inmeleri uzun sürecekti ve bundan hiç zevk almayacak gibi hissediyordu, sesine de yansımıştı huysuzluk.

"Bana güvenmiyor musun Jeno?" Kendini bilmiş bir şekilde cevap veren Hyuck ile bir nebze de olsa rahatlamaya, eğleneceğine inanmaya çalıştı.

"E peki madem, güveniyorum diyeyim." Sesi her ne kadar samimi çıksa da göz devirmesi dalga geçtiğini, ciddiye almadığını gösteriyordu ve bu Hyuck'un hoşuna gitmemişti.

"Hayatının en eğlenceli gecesini geçireceksin ve gecenin bitmemesi için yalvaracaksın Jeno. Çok gaza geldim."
Bu hırs karşısında gülmeden edemedi tabii Jeno. Başıyla onayladı ve sevmediği gece vaktini güzelleştirmesi için Donghyuck'a izin verdi.

Donghyuck tuttuğu eli bırakmadan merkeze doğru ilerlemeye başladığında Jeno uzun bir süre yürüyeceklerini düşünerek şimdiden yorulduğunu hissetmeye başlamıştı ancak beklediği gibi olmayıp başka yola sapan beden ile meraklanmıştı. Merkezden oldukça zıt bir yöne gidiyorlardı.

"Ormana mı gidiyoruz? Organlarımı çalmayacaksın değil mi?"

"Saçmalama istersen ne organı. Oldukça beğeneceğin bir yere gidiyoruz."

Sonrasında da konuşmamışlardı. Jeno ormana girdiklerinde korkmaya başladığını hissetmiş, Donghyuck'a biraz daha yaklaşmıştı. Bir eli elinin arasındayken diğerini de Hyuck'un koluna doladı. Hyuck ise onun korktuğunu anlayıp biraz daha hızlandı hedeflerine varmak için. Ormanın çok da içine girmeden bir ağacın önünde durduklarında Jeno ne olduğunu anlamazken Donghyuck ağacın dibinde bir şeyler aramaya başladı.

"Ee nereye geldik şimdi?"

Donghyuck aradığı şeyi bulduğunda gülümsedi ve elindeki kutuyla birlikte Jeno'ya döndü.

"Yukarı bak."

Tam kafasını kaldırdığında ağacın üst dallarına dolanmış led ışıklar Donghyuck tarafından açılmış, oldukça yüksekte olan ağaç ev gözler önüne serilmişti.

O Sole Mio | NoHyuck Where stories live. Discover now