36. Bölüm

12.4K 740 118
                                    

Neden medya koyamadığımı buldum. Cihazım wattpad'in yeni sürümünü kaldırmıyor. Zırlawak. Neyyyse sorunu kökünden çözüp, yeni bir cihaza geçeceğim inşşş.

Hellü bal böceğim💛🌻

><><><><><

"ne oluyor Baluş? O kim?"

Baluş dediğine göre ponçik Yasir olduğunu anlamışsınızdır.

"arkadaşım, Yasir abi.", Yasir abi hala arka tarafa, Duman'ın olduğu yere bakarken kolundan tutup, arabaya doğru çekiştirdim "Hadi gidelim abi hadi."

Çekiştirmemle beraber sesini çıkarmayıp, arabaya bindi. O şoför koltuğuna, ben ön yolcu koltuğuna oturdum.

Yalnız şu arabaya binince bende olan hava, yılların şarkıcısı, bebeğim Anne Marie'de bile yok.

Off marie aşkım

Etrafa bakınırken radyoyu karıştırmaya başladım. Radyoda beğendiğim bir şarkı bulamayınca, Yasir abinin yardımlarıyla telefonumu arabaya bağlayıp, biricik Anne Marie'min, telefonuma indirmiş olduğum şarkılarından açtım.

Ben I've told you one, two, three, four, five, six thousand time diye bağırırken Yasir abi, yüzünü ekşiterek arabayı sürüyordu.

Onun bu şarkıdan hiç memnun olmayan haline kahkaha atarak, bağıra bağıra şarkıyı söylemeye devam ettim.

En son şarkı bittiğinde Yasir abi rahat bir nefes aldı.

"bu ne ya? Baş ağrıtıyor Baluş."

"abi gayet güzel. Bekle bir tane daha açayım" diye muzipçe gülerek telefonumu elime aldım.

Yasir abi beni eliyle durdurdu. "Dur dur, ben sana gerçek şarkı nasıl olurmuş öğreteyim" diyip kendi telefonunu bağladı.

Ve bilin bakalım ne açtı?

Çalmaya başlayan şarkıyla beraber, benim az önce yaptığım gibi bağırarak "üstüm başım toz içinde, önüm arkam pus içinde... " diye şarkıyı söylemeye başladı.

Ahmet Kaya'ya okeyim de, güle oynaya yolculuk yaparken bir anda depresyon moduna girdik be ponçik...

Yasir abi kendini kaptırmış, efkarlı efkarlı "siz benim neler çektiğimi nereden bileceksiniz?" diye bağırırken, ben depresyona teslim olmamak için harcadığım son bir gayretle radyoyu kapatabildim.

Şarkı kapanınca afallayan Yasir abim bey, bana dönüp, muzip bir şekilde gülümsedi. "ne oldu abicim?"

"biraz daha çalsaydı efkar denizinde boğulacaktım" derken derin bir nefes alıp, yayıldığım koltukta dikleştim. Yasir abi bana kısa bir bakış atıp, güldükten sonra tekrar yola bakmaya başladı.

Bir daha şarkı isteyen Arap olsun.

Ben bir daha şarkı açma riskini göze alamayıp, sessizce yolu izlerken, Yasir abi sanırım sessizliğin verdiği keyifle, ıslık çalarak arabayı sürüyordu.

Eve geldiğimizde saat 19:22 olmuştu. Yasir abiye el sallayıp, hızlıca eve girdim. Masayı hazırlayan Ahu'ya ve Yasemin ablaya selam verip, merdivenlerden koşarak odama geçtim.
Ayağım artık eskisi gibiydi. Kremleri düzenli kullanıp, yeme içmeme dikkat edince çabucak toparladım.

İyi ki de hızlı toparlandım, daha fazla kucaklanmak istemiyorum.

Hop Rüzgar almış, hop Mert almış.... Ayol o neydi öyle?

~BALSU~ailemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin