22

10.8K 1.5K 349
                                    

Hayırlı bayramlar! İthafları yorumlar arasından seçiyorum, keyifli okumalar.

Hayırlı bayramlar! İthafları yorumlar arasından seçiyorum, keyifli okumalar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

A R D I Ç

Biri beni çakıl taşlarıyla dolu bir kavanoza koyup dakikalar boyu sallamış gibi hissediyordum. Allak bullaktım. Kalbimin beni yarı yolda bırakabileceğine dair bazı öngörülerim olsa da aniden yere yığılmayı ve gözümü İstanbul'da açmayı hiç beklemiyordum. Açıkçası bu hayatın bana yaptığı en büyük sürprizlerden birisiydi.

Babamı genç yaşta ölüme sürükleyen kalp rahatsızlığının genetik olduğunu ve bende de ortaya çıkabileceğini elbette biliyordum ama yaşadığım karmaşada bu ihtimal aklımın kıyısına dahi uğramamıştı. Bu hastalık sinsi bir düşmandı. Beni bir toplantının ortasında kıskıvrak yakalayıvermişti ve zar zor bir arada tuttuğum hayatımın iplerini o andan sonra tamamen kaybetmiştim.

Gerçi bu, kulağa geldiği kadar kötü değildi. Hissettiğim ağrı ve acı, ailemin telaşı ve korkusu elbette korkunç şeylerdi. Fakat bir noktada, gözlerimi açtığımda karşımda Kayra'yı görmüştüm. Uzanıp dudaklarıma bir öpücük kondurmuş ve beni hiç bırakmayacağını söylemişti. Hemen sonrasında tekrar uykuya dalmam ve uyandığımda Kayra'nın yanımda olmaması bunun bir rüya olduğunu düşünmeme sebep olsa da mutfaktan gelen sesleri duyup oraya gittiğimde sevdiğim kadını mutfağımda bulmuştum. Kız kardeşimle birlikte. Tartışırken.

Ben gözlerimi kırpıştırarak kendimi manzaranın gerçekliğine ikna etmeye çalışırken "Abimin yemeklerini ben hazırlayabilirim." diyordu Şule. Yüzünde gergin bir gülümseme vardı. "Uyması gereken diyet listesini biliyorum. Sen hiç zahmet etmesen de olur."

Kayra derin bir iç çekerek "Elbette hazırlayabilirsin." diye karşılık verdi. "Neden hazırlayamayasın? Fakat diyet listesini ben de biliyorum ve bu defa ben hazırlamak istiyorum. Ne var bunda?"

İkisinin de sesleri gayet kibardı, yüzlerinde aşırı yapmacık tebessümler dolanıyordu ve aralarındaki gerginliğin üreteceği elektrik bir şehri aydınlatmaya yetebilirdi. Bu yüzden küçük bir öksürükle oradaki varlığımı belli etmeyi tercih ettim. İkisinin de ilgisi anında bana döndü ve o andan sonra kendimi bir alaka çemberiyle kuşatılmış halde buldum.

Sanki birbirleriyle yarışıyor gibiydiler. Sürekli nasıl olduğumu sorup duruyorlar, bana bir şeyler yedirip içirmeye çalışıyorlar ve asla konuşmama izin vermiyorlardı. Kayra'yla konuşmam gerekiyordu fakat ne Şule bizi yalnız bırakmayı kabul ediyordu, ne de Kayra beraberce kaçıp gitmeyi. Sürekli "Dinlenmelisin." diyorlardı ama dinlenmek sıkıcıydı ve işlerin biriktiği gerçeği aklımın yarısını meşgul ederken dinlenmek imkânsızdı da. Ne yazık ki benden cep telefonumu ve bilgisayarımı da uzaklaştırmışlardı. Şirkette neler olup bittiğini öğrenmek için tek bir telefon görüşmesi hakkım vardı ve Cenk'i aradığımda bana her şeyin yolunda olduğunu söylüyordu. Ona inanmak güçtü.

Derin Deniz MavisiWhere stories live. Discover now