it could be me

1.9K 141 84
                                    

2K mı yazıyo orda 🤧
Ne nE NE
götünüzü yerim delircem ♥️🥺

oy vermeyi unutmayın şekerparelerim

•••

yazardan

Taehyung, herkesi resmen tehdit ederek çağıran hocasına suratını buruşturarak baktı. Bu sırada çalan zille derin bir nefes vermiş, büyük bir rahatlamayla boğucu sınıftan dışarıya adımlamıştı. Sağ kolunda asılı duran çantasının askısını daha sıkı tutup, büyük binadan çıkarak arabasına yönelmişti.

İlk planı eve gitmekti, normale göre daha sıcak ve bunaltıcı olan hava sinirlerini bozmuştu. Eline aldığı telefonda gördüğü saatle bu planı çöp kutusuna fırlatmış, günler öncesinden gönderilen konuma sürmeye karar vermişti.

Trafiksiz ve rahat bir şekilde geldiğinden olsa gerek; kısa sayılabilecek olan yolculukta varış noktasına ulaştığında dikkatle arabayı park etmiş, tanıdık binaya ilerlemişti. Saçmalığını sorguladığı havadan kurtulmanın hevesiyle hızla içeriye adımlamış, güvenliğe ufak bir selam vererek kapanmak üzere olan asansöre yetişmişti.

Beşinci katın düğmesine hiç acele etmeden dokundu, içerideki saçma koku ve çirkin müzikle ilerlerken dudaklarını büzüyor, yanaklarını sakince şişirip bir anda baskıyı arttırıp basıncın dudaklarından tatlı bir sesle çıkmasına izin veriyordu.

Sonunda kata ulaştığında asansörden çıkmış, gördüğü bazı tanıdık yüzlere gülümseyerek selam vermişti.

"Taehyung!"

"Hoseok!"

Arkasını büyük bir gülümsemeyle dönerken gelen gençle önce tokalaşıp, sonra da ufakça sarılarak selam vermişti.

"Naber?"

"İyi gibiyim ya. Senden?"

"Valla fişek gibiyim. Senin çekim iptal oldu diye biliyordum. Hatta arkadaşın içeride şu an?"

Sorarcasına konuştuğunda Taehyung sadece kafasını iki yana sallayarak gülmüştü.

"İptal zaten, ziyarete geldim."

"İyi yapmışsın. Sen stüdyoya geç, ben hemen bir kahve yolluyorum sana."

"Sağ ol dostum. Sonra görüşelim."

Hoseok gülerken geri geri ilerlemeye başlamıştı bile, işler yoğundu.

"Tabii ki, bana hâlâ bir yemek borcun var!"

Gülerek onu onaylamış, aşina olduğu stüdyoya ilerlemişti. Büyük kapıyı iki eliyle iteleyerek açıp, önce kafası ve sonra tüm bedeniyle içeriye girdi.

Elinde kıyafetlerle koşturan insanlara çarpmadan içeriye doğru adımlarını hızlandırdı. Gözü, çekimin yapıldığı alanda arkadaşını ararken gördüğü diğer tanıdık simayla duraksadı.

Jungkook, özenle dekore edilmiş geniş alanda kahverengi deri koltuğun koluna sırtını yaslayacak şekilde oturmuştu, üzerindeki takım elbisesiyle son derece şık gözüküyordu. Buraya kadar her şey normaldi. Anormal olan şey neredeyse onun üstünde uzanır halde oturan, siyah ve dar elbisenin tüm vücudunu sarmış olduğu kızdı; bir askısı kolundan düşmüşken, arkadaşının bir eli kızın sırtında onu nazikçe kavramış, bir diğeriyle ise çene kemiğini hafifçe sarmıştı.

Jennie.

Taehyung, olduğu yerde kaldı. Ayakları resmen bulunduğu zemine çivilenmiş misali öylece durdu. En yakın arkadaşı ve son zamanlarda içindeki bazı hisleri harekete geçiren genç kıza kilitlendi. Kafasının içinde söyleyebileceği birkaç kelimeyi toparlayarak mantıklı cümleler oluşturmaya çalıştı, ama bu görüntüye şahit olurken düşünmek zordu.

notice || taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin