2.

324 44 9
                                    

Genç adam dalgındı. Yanından geçip gitti öğrencilerinin sesini bile duyulmayacak kadar düşünceliydi. Öğrencilerden birisi genç  öğretmenine "Yarın görüşürüz efendim." demiş. Kendisini duymadığı gibi görmeyen öğretmeniyle şaşkındı.

İlerlemekte olan öğretmenine baktı. 'düşünceli olmalı' diye geçirdi içinden. Kaybolan bedenle önüne döndü, sınıfına ilerlerdi. Genç adam yol boyunca kendisine seslenenleri duymamış, park yerine kadar mektubun sahibinin kim olduğunu düşünüyordu.

Lanet olsun ki kimse bu zamanda mektup yazardı ki?! Teknoloji gelişiyor ve insanlar ay'a gidiyordu. Kim bu kadar geri kalmış olabilirdi. Tanıdığı bir kaç kişi de mektup yazacak kişiler olmadığı gibi 10 yıllık bir arayışta değillerdi. Park alanına gelene kadar kafasını yormuş, olabilecek tüm isimleri düşünmüştü. Arabaya bindiği an arkasında yaslandı. Derin bir nefes alırken gözlerini kapattı.

Mektuba cevap yazmamıştı. Ne yazabilirdi ki? Çantasını yanında ki koltuğa bırakıp arabayı çalıştırdı. Aynı zamanda radyo da açılmış çalmakta olan bir şarkı vardı. Başka bir kanalı açtı. Geçen hafta ki aynı sunucu hava durumları hakkında bilgi veriyordu.

"Bugün havanın güneşli olmasına kanıp şemsiye almamazlık yapmayın. Akşama doğru  şiddetli yağış bekleniyor. Uzmanlara göre iki derece daha soğuk olacağı belirtildi. Dikkatli olun."

Genç adamın gözleri gökyüzünü buldu. Büyük yağmur bulutları çoktan koca şehrin üzerinde toplanmıştı. Trafikten çıktığında başlamasını diledi. Hava durumundan sonra sunucu çalınacak parça için gelen istek mesajını okumaya başladı.

" İsmsiz bir mesaj, The rose - sorry. Ah Sanırım önemli bir günün tarihini sanırım. 5721 yanlışım varsa düzeltin."

                                      ***

Evin kapısı açıldığında içeriye doğru düşen zarflar genç adam durakladı. Yerden alıp, içeri geçti. Zarfı da ceketiyle beraber odasına götürdü. Kendisini yatağa sırt üstü bıraktı. Elinde ki zarfı havaya kaldırıp aynı kişiden olup olmadığını kontrol etti. Aynı çiçek pulu kendi daire numarası...

Dudaklarını yalayarak zarfı açtı. İçinden düşen bir kaç çiçek yaprağı ile yerinde doğrularak oturdu. Elinde ki kağıdı bırakıp üzerinde ki kurumuş yaprakları topladı. Kırmızı, mavı, pembe ve beyaz yaprakları avucunda yan yana koydu. Beyaz olan zambak çiçeğine aitti.  Kırmızı manolya çiçeği, pembe karanfil, beyaz da gül yaprağı.

Genç adam burnunu avucunda ki kuru yapraklara yaklaştırıp kokladı. Hala üzerinde olan kokuları ile genç adamın dudağının bir köşesi yukarı doğru kıvrıldı. Tek eliyle mektubu tekrar eline alıp açtı.

" merhaba bayım...

           Mektubumu aldığınızı öğrendim. Geri cevap almayı beklemiyordum, ilk seferden tanımadığınız birisine hep böylesiniz. Anlıyorum yani, affedin sormayı unutuyordum. Nasılsınız? Umarım kendinize iyi bakıyorsunuzdur. Ve duyduğuma göre orada yağışlı geçiyormuş, bu sizin için iyi olmalı yağmuru seversiniz. Biliyorsunuz ki çabuk hasta olabilecek bir bedene sahipsiniz. Dikkat edin. Ah, zarfın içinde ki çiçek yapraklarını görmediyseniz bakmanızı istiyorum. Sizin en sevdikleriniz. Kızmayın, onları öldürmedim. Bu konuda dikkatliyim. Eğer bir gün beni hatırlarsanız, sizin için yetiştirdiğim çiçekleri görmenizi isterim. Şuan bunu okuyorsanız, büyük olasılıkla daha yemek yemediniz. Vaktinizi daha fazla çalmak istemiyorum. Lütfen yapraklar ve mektupları saklayın. Tekrar görüşmek üzere.

                                                     Sevgilerimle...

***

24 temmuz 2021

Letters from a foreigner  - hyunlix - Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ