16

521 60 11
                                    

Dilay ile Whatsapp'a geçmiştik ve 2 aydır aralıksız her gün saatlerce konuşuyorduk buradan. En azından artık öyle bildirimlerin gelmemesi olaylarını yaşamıyorduk. Sadece bana bazen bildirim geç geliyordu ama olsun bildirimini gördüğüm gibi dönüyordum sonra.

Bu arada bir kere çevrimiçi olmama rağmen ona geç döndüğüm için "Ben burada seni bekliyorum, hiç konuşmamızdan çıkmıyorum sana geç cevap atıp bekletmemek için ama senin için bu kadar da önemli değilim demek ki." Dediği için artık geç cevap vermekten ve önemsiz hissetmesinden korktuğumdan, konuşmadan önemli bir şey olmadığı sürece çıkmıyordum. Zaten önemli neyleri olabilir ki, beklesinler azcık. Değil mi?

Birbirimizi tanıdıkça daha da yakınlaşıyorduk ve yakınlaştıkça daha da alışıyorduk varlığımıza. Artık ondan önceki günlerimi nasıl geçirdiğimi hatırlayamayacağım kadar değişmişti yaşamım. Bundan şikayetçi miydim? Asla. Onunla konuşmaktan, bir şeylerimizi paylaşmaktan, birlikte gülmekten çok keyif alıyordum.

Garipti ama haklıydı. Çok alışmıştım ona ve hiçbir günümün onsuz geçmesini istemiyordum.

Gözümü açtığımda günaydın mesajını okumaya, eğer yazmadıysa günaydın yazmaya çok alışmıştım. Cidden daha elimi yüzümü yıkamadan ilk işim alarmımı kapattıktan hemen sonra konuşmalarımıza girip ona yazmak oluyordu.

Her gece iyi geceler tatlı rüyalar yazmadan gözlerimizi kapatmıyorduk. Üstelik birisine iyi geceler demeden uyuyamadığını öğrendikten sonra daha çok dikkat etmeye başlamıştım buna. Tabii öncesinde annesine söylüyormuş şimdi ne yapıyor bilmiyorum ama ben yine de mesajımı atayım ki güzelce uyusun.

Bu arada, evet, her şeyin yani bana olan ilgisinin farkındaydım. Benden hoşlanıyordu. Farkındaydım. Yazdıklarından, söylediklerinden, hareketlerinden ve her imasından fazlasıyla belli oluyordu. Ben de sadece onu kırmadan bunlardan sıvışmaya çalışıyordum. O yazdığı "Vıjjj 🚗" Kaçtığım anlamına geliyordu. Artık bunun da farkındaydım. Zaten bana olan ilgisini fark etmemem için kör olmam gerekiyordu. Hiçbir zaman bunu saklamadı ama son zamanlarda daha da çok belli ediyordu.

Alışmıştık buna sanırım. Ben kaçıyordum, o kovalıyordu. Bundan garip bir şekilde ikimiz de zevk alıyorduk.

Onu oyalamaya çalışmıyordum ya da amacım kesinlikle onu kullanmak değildi. Artık ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama bu kaçmalarımın ya da söylediklerinin bazılarında aptala yatmamın bir nedeni vardı.

Her şeyden emin olmak istiyordum. Onun duygularından zaten emindim ama yine de sanırım onun daha fazla emin olmasını istiyordum. Bilmiyorum. Ama her şeyden çok ben kendimden, duygularımdan hiçbir şüphem olmadan emin olmak istiyordum. Kendimi ona hiç şüphesiz, en temiz halimle açabilmem için bundan emin olmam gerekiyordu. Çünkü bir insan eğer karşılıklı bir sevgi istiyorsa, bunun kesinlikle en safını hak ediyor olmalıydı. Sevgi en küçük bir lekeye gelmezdi, sevgi kandırmaya gelmezdi. Eğer o beni gerçekten seviyorsa, ona hak ettiği gibi temiz, doğru ve gerçek bir sevgi vermeliydim. Dilay bunu hak ediyordu. Benimle aylardır uğraşıp, sabredip, bekliyor ise o bunu fazlasıyla hak ediyordu. Çünkü ben internetten öylesine bir kızdım, eğer beni sevmiyor olsaydı benim bu karşılık vermemelerime "Seninle mi uğraşacağım?" Deyip çoktan konuşmayı kesme hakkı vardı. Ama yapmadı, hala daha yapmıyor...

Yani anlayacağınız Dilay'a hak ettiği sevgiyi verebilmem için kendimden emin olmayı bekliyordum. Onu emin olmadığım bir sevgiyle oyalayıp duygularıyla oynamak istemiyordum.

Şimdi ise oturmuş Dilay'dan mesaj bekliyordum çünkü arkadaşlarıyla bugün buluşmaya çıkmıştı. Çok fazla mesaj atamıyordu haliyle ve şu an dışarıda içtiği için biraz tedirgindim ama arkadaş grubu kalabalık olduğu için tek olmadığını söyleyip kendimi rahatlatıyordum.

Şerefsizlerin hangi sokaktan çıkacağı belli olmuyordu. Güvende olmasını istiyordum.

Ve işte beklediğim mesaj geldi.

Dilay: (Ses)

Açıp dinlediğimde arkadaşlarıyla olan konuşmasını anlamaya çalışıyordum. Bir taraftan onlarla konuşmaya çalışıyor, bir taraftan da bana durumu özetliyordu. Çok eğlendiği her halinden belliydi çünkü açık açık gülmediği zamanlarda bile konuşurken sesindeki gülümsemeyi duyabiliyordun.

Konuşmanın arasında bir arkadaşı kime ses attığını sordu. Dilay da kısaca Eylül dedi ama hangi Eylül olduğunu anlamadılar ve başka bir Eylül sandılar beni ki sanırım pek sevmedikleri Eylül'dü bu, çünkü kızdan pek iyi bahsetmiyorlardı o an ama burası beni ilgilendirmiyordu çünkü Dilay daha iyi açıklayabilmek için "Hayır o Eylül değil, benim Eylül'üm." Dedi. Ben sadece buraya takılmıştım ve fark etmeden bunu ona da yazmıştım.

Benim Eylül'üm mü dedin sen

Dilay: Evet öyle dedim
Benim Eylül'üm değil misin

Yani evet teknik olarak öyleyim
Sonuçta beni arkadaşlarına nasıl anlatacaktın

Dilay: Teknik olarak mı pqmsoxmekxm
Teknik olarak vıjjj 🚗

Evet tekrardan kaçmaya çalışmıştım.

Yangınlı Şiir || GxG (Devam Etmeyecek)Where stories live. Discover now