Giremezsiniz

2.7K 289 25
                                    

"Alya ben şu davarı uyandırayım. Sen aldıklarımı çıkarır mısın?" diye soran Aksel'e "Tabii." dedim ve getirdiği poşetlerden kahvaltılıkları çıkardım.

Aksel, Metehan'ı sarsarak uyandırmaya çalışınca "Yavaş, öyle insan mı uyandırılır?" diye sordum.

"Bu insan değil ki." diyen Aksel ile kafamı onaylamaz şekilde salladım.

"Metehan kahvaltı yapacağız, kalk artık." demem ile Metehan bir robotmuş gibi ayağa fırladı ve sandalyeye oturdu.

Bu tavrı beni güldürürken Aksel'e "Hadi gel, sen de bir şeyler ye." dedim.

Aksel, "Ben aç değilim." dediğinde "Bir şey mi yedin ki? Yola çıkacağız, az da olsa ye." dedim.

"Yok ya." diyen Aksel'in bahane uydurduğunu fark etmiştim.

"Niye yemiyorsun, asıl sebebini söyle." dedim.

"Yabancıların yemekleri ile aram yok." diyen Aksel ile ayağa kalktım ve "Sorun bu mu?" diye sordum.

Aksel, "Evet." deyince "Türk yemeği yapan bir yer bulabiliriz." dedim.

"Aradım ama yok." diyen Aksel ile "Bir fikrim var." dedim.

Kendi yemeğimizi yapacaktık. Hem de otelde.

Aksel, "Ne fikri?" diye sorunca sorusuna cevap vermeden "Biraz zengin gözükmemiz lazım." dedim.

Aksel anlamayarak "Niye?" diye sorunca "Yanındaki en iyi kıyafetini giy." dedim.

Aksel "Peki." diye cevap verdiğinde ne giyeceğimi düşündüm.

Şu an üzerimde Aksel'in beyaz tişörtü vardı. Yanımda kendime ait sadece eşofman vardı.

Afrodit'in verdiği elbisenin paketi ile göz göze gelince tereddütte kaldım.

Yani mecburi olduğum için giyeceğim.

Ah, kendimi kandırıyorum. Elbiseyi giymeyi çok istiyordum.

Paketi aldım ve kimseye bir şey demeden banyoya kaçtım.

Paketi açtığımda elbiseye baktım.

Beyaz renkte ve çok zarifti. Aslında Dünya'da da bulunabilecek bir elbiseydi.
(Medyaya elbiseyi koydum.)

Merakla üzerimi değiştirdiğimde aynada kendime baktım.

Oha!

Taş gibi olmuştum.

Elbise basitti ama çok güzel gözükmemi sağlamıştı.

Büyülü olduğunu unutmuştum galiba.

Derin bir nefes verdim ve banyodan çıktım.

"Alya hazırlandın mı? Hadi çıkalım!" diye seslenen Aksel'e "Hazırım." diyerek yanlarına geçtim.

Aksel beni gördüğünde bir şey söylemek için ağzını açtı ama öylece kalakaldı.

"Hadi gidelim, bugün uçağımız var. Geç olmadan gitmeliyiz." dedim.

"Elbise sana çok yakışmış." diyen Aksel'e "Teşekkür ederim ama elbise büyülü ya hani. Bu yüzden sadece gidelim." dedim.

"Hayır, hayır. Sen zaten çok güzelsin. Elbise sana çok yakışmış." diyen Aksel ile utandığımı hissettim.

Kafamı öne eğerken Aksel, "Gitmemiz gerekiyor, dememiş miydin?" diye sordu.

"Evet, haklısın. Gidelim." dedim ve odadan çıktım.

Aksel de ardımdan geldiğinde asansörü çağırdım.

"Tam olarak nereye gittiğimizi sorabilir miyim?" diye sordu Aksel.

Gülümseyerek "Lokanta katına çıkacağız." dedim ve gelen asansöre bindim.

Aksel de ardımdan asansöre binince lokanta katının düğmesine bastım.

"Peki orada ne yapacağız?" diye soran Aksel'e "Kendi yemeğimizi yapacağız." dedim

"Bunu nasıl yapacağımızı sormayacağım." diyen Aksel ile sırıttım.

Lokanta katına geldiğimizde asansörden indim ve aşçı kısmına gittim.

Aşçı kıyafeti giyen bir adam bize İspanyolca "Buraya giremezsiniz, lütfen içeri geçin." dedi.

İspanyolca'ya ortaokulda merak saldım diye öğrenmiştim fakat konuşmayalı uzun zaman olmuştu.

Biraz düşündükten sonra Aksel'i gösterdim ve adama bağırarak "Sabes quién es este hombre?" diye sordum.

Anlamı, "Bu adamın kim olduğunu biliyor musun?" idi.

Adam bana "Üzgünüm, tanıyamadım." dedi.

"Bu adam ünlü bir aşçı! Buraya yarışma için geldi ve alıştırma yapmak istiyordu. Bize izin verseydiniz adınızı duyururduk. Yazık oldu!" dedim.

"Ah, lütfen beni affedin ve keyfinize bakın." diyen adama "Teşekkür ederim." dedim.

Aksel, İspanyolca bilmediği için tüm konuşma boyunca bize anlamayarak bakmıştı.

Aksel'e Türkçe "Hadi, kahvaltını hazırlayalım." dedim.

Çember Kırılana DekWhere stories live. Discover now