İRİS İLE DEAN -2-

568 109 10
                                    

Dean ile çarpıştığımda ortamdaki herkes sessizce ve dikkatlice bize bakıyordu. Evet bir tarafta gurursuz ve ne olduğu tam belli olmayan ben ve diğer tarafta zor bir hayattan sonra kendini dünyaya kapatmış soğuk, gaddar  en iyi Wiseya savaşçısı vardı. Mükemmel bir ikili olduk. Onun lakabı Katil benimki ise Kuklaydı. Harika bir özgeçmiş. Kendimizle gurur duymalıyız bence.

Dean uzun boyundan kaynaklı mı bilmiyorum ama bana yukarıdan pis pis bakıyordu sanki ben ondan daha kötü bir şöhrete sahipmişim gibi. Kitapta anlatıldığı gibi yüzünde kötü bir yara yoktu sadece gözünde bir çizik vardı ve bence bu ona ayrı bir seksilik kazandırıyordu. Her neyse bu benim görüşüm olsa bile asla Dean'a erkek gözüyle bakamazdım. Çünkü o bir kitap karakteri. Dur bir dakika! Bende öyleyim şimdi hatırladım. Kendi trajikomik hikayemi düşünüp kıs kıs gülerken olduğum mekanı unutmuştum. Benim sorunumda buydu zaten. Nerde olduğum fark etmeksizin kendi kendimle konuşabiliyordum. Dean kıs kıs gülmeme sinir olmuş olacak ki kolumdan tutup beni Şelalenin olduğu bölgeye getirdi. Bana tuhaf bir varlığa bakar gibi bakıp;

- Sen ciddi misin? Neye bakıp gülüyorsun?

Ah Dean...sesin bile güzel. Lanet herif ama karakterin çok leş. Kibirli Dean.
- Efendim anlamadım? Ne demek istiyorsun?

Gökyüzüne bakıp derin bir nefes aldı daha sonra dibime girerek;

-  buraya gelmeden bana mektup yolladın. Hatırlamıyor musun? Peki hatırlama çünkü zaten o leş teklifini kabul etmeyecektim. İstersen git sevgili kralına şikayet et. Ama bir daha kimsenin kuklası olamam ben. Anladınız mı Büyük dükalığın Yüce düşes varisi? Yoksa Kralın sevgili katibesi mi demeliydim?

Zerre anlamamıştım. Alınmamıştım da. Bu katibede ne hünerler varmış. Eli herkese uzanmış bunun. Kesin bir sırrı var diye düşünüyordum ki bir baktım Dean yok. O güzel saçlı mavi gözlü çocuk inanılmaz bir şekilde yok oldu. Hissetmedim bile. Demek Wiseya olmak böyle bir şey.

Dean'ın bulmak için Saray'a girdim. Fakat onun yerine İris ile karşılaştım. İris meraklı bir şekilde bana baktıktan sonra beni köşeye çekti kulağıma yaklaşıp;

- senin Dean ile ilişkin ne? Dean sırf biriyle çarpıştı diye onu kolundan tutup sürüklemez. Hatta Dean hiç kimseyle hiçbir sebepten konuşmaz bile. Onun gibi birinin sana anlatacak neyi var? Yoksa onu da kendin gibi mi yaptın?
Kıs kıs güldükten sonra ona nasıl bu kadar olaydan kopuk olduğumu söylesem mi yoksa söylemesem mi diye düşündüm. Yapbozu çözmem lazım. Ama nedense İris'ten çok Dean yardım edebilirmiş gibi geldi bana. Sonuçta eskiden kukla olduğunu söylemişti. Yani o manaya getirmişti. Onunla benim ortak bir geçmişimiz olmalıydı. Hadi gidip kendimizi Dean'a sevdirelim.

Öncelikle banyo yaptım ve yaparken yine uzun bir düşüncedeydim. Aklıma yeni gelmişti. Birden küvetten sıçrayıp "hay lanet olsun bu Katibenin adı ne?!" Diye sormadan edemedim. Evet doğru duydunuz. Benim adım Maya ama bu kitaba girdiğimden beri ünvanlarla çağırılıyorum. Kendim dışında herkes adımı biliyor oh ne güzel. Hemen adımı öğrenmeliyim. Tamam birinci görev bu.

Güzelce giyindikten sonra Saray'ı gezmeye başladım. Gezdiğim yerlerdi hepsi ama başka yapacak işim yoktu. Yarında Arenada yarı finaller başlayacaktı. O zamana kadar Saray'ı defterime çizmeye başladım. Bazende görsel tarih iyidir. Sarayı çizerken merdivenlerde yapılı, saçlarının arasında hafif kırmızlık olan bir Wiseya savaşçısı uyuyordu. Bu kesinlikle Dean'dan başkası değildi. Defterin hemen temiz bir sayfasını açarak Dean'ı çizmeye başladım. Çizerken o kadar eğleniyordum ki şevkimi kıracak kişinin arkamda olduğunu anlamamıştım. İris arkamdan çizimimi izliyordu daha sonra kulağıma fısıldayarak;

- Dean senin için fazla gururlu ve şefkatli. Senin gibi bir kuklaya asla bakmaz.

Fırsatım varken sormalıyım ve sordum da.
- İris bana kukla diyerek neyi kast ediyorsun? Halkıma zarar verecek ne yaptım? Gurursuz olmak için herhangi bir adaletsizlik mi gösterdim? Ben katibeyim sadece yazar ve çizerim daha fazlası değil.
Evet kesinlikle İris benim hakkımda bana bilgi verecekti. Biliyorum çünkü biliyorum işte.
İris kaşlarını çatarak bana baktı. Daha sonra etrafa bakındı. Sanki aşırı derecede sinirliymişte sakinleşmeye çalışıyor gibiydi. Daha sonra kayalıklardan birine oturdu ve bana oturmam için işaret yaptı. Bana saygı duymuyor bu Wiseya öğrencileri diye düşünerek itaatli bir şekilde oturdum.

İris bana bu sefer vicdan yapar gibi
- Zepose Dükalığının Büyük Düşes varisi Artemia'sın sen. Kralın 13 yaşında atadığı zeki yazar Katibesisin sen. Krallığın en zengin ve kültürlü insanısın. Ama sadece bir kukla gibi yaşamaktan gerçekten hiç aciz olmuyor musun? Çıkardığın gereksiz savaşlar, senin yüzünden ölen onca genç Wiseya'lı hayır Wasqarllion Ülkesinin onca genç savaşçısının katilisin sen. Bu da yetmiyormuş gibi yazdığın bütün hikayelerle halkı kandırıyorsun. Sen zehirlisin. Bir çok genç Wiseya'lıyı kendi amaçların için harcadın. Çocuk yaşta katil yaptın. Berbat birisin. Bir şey olmamış gibi gelip kendini adalet elçisi gibi gösteriyorsun. Midemi bulandırıyorsun.

Bunu dedikten sonra ayağa bir hışımla kalkı ve arkasına bakmadan gözlerinde yaşlarla kaçtı. Ağladığını görmemi istemedi herhalde. Bu sayede hem olduğum kişiden nefret ettim hemde adımı öğrenmiş oldum. Tabiki mutlu değilim. Çünkü eğer dediği gibiyse bu katibe bir katilden fazlası ve ben nasıl kariyerimi temize çekicem hiç bilmiyorum. Çocukkende böyle miydi acaba? Yani 12 yaşlarındaykende psikopat falan mıydı acaba? Çünkü 13 yaşından beri suikast yapıp adam öldürmek için çok büyük sebep gerektirir ya da zihinsel bir sorun.
Katibe gittikçe dibe düşüyorsun ve inan ben bu bedeni kurtaramam. Kitapta mutlu son varsa inan sonumuz idam katibe hanımcım.

Üzgün ve tedirgin bir şekilde Saray'a giderken Dean'ın hala merdivenlerde olduğunu fark ettim. Bu sefer uyanıktı ve yanında kimse yoktu. Hızlı adımlarla Dean'ın yanına gidip oturdum. Küçük yaramaz bir gülümsemeyle "nasılsın" dedim. Gözlerimi dört açıp Dean'ın cevabını beklerken. Fakat Dean hiç oralı olmadı. Kılıcını keskinleştiriyordu sakince. Tekrar şansımı denemek için derin bir nefes aldım. Tekrar sahte bir gülüş, pörtlek gözler "hey Dean bana gözündeki yarayı anlatmak ister misin?" Tabiki anlatmak istemezdi. Zaten bütün krallık nedenini biliyordu. Benim tek sorma sebebim laf olsun işte.
Dean kılıcı kınına sokup bana yandan sinirli bir bakış attı.
Daha sonra boğazını temizler gibi öksürüp "bir daha bu soruyu sorarsan kralın sevgili katibesi olduğunu düşünmem bile" bunu söylerken çok ciddiydi.

Tekrar düşündüm evet kesinlikle yanılmıyorum o çok ciddiydi. Ama dikkatini çekip arkadaş olmam gerekiyordu.
Yarım saat boyunca Dean'a saçma sapan sorular sordum. Tek bir tanesine yani bir tanesine bile dönüp cevap vermedi. İyi veya kötü hiçbir şey söylemedi.

Akşam olmuştu odama geçtim bende, sinirimi bozuyordu. Arkadaş olmasakta olur , sen sadece bana benden haber ver diye takılıyordum. Ama bu suskun adamın konuşmaya hiç isteği var gibi durmuyordu. Neyse finale daha var şansımız bol diye düşündüm. Yastığıma sarılarak güzel bir uyku çekmeye koyuldum.

KRALLIĞIN  KATİBESİWhere stories live. Discover now