1.7

89 13 11
                                    

Senku-chan uyurken kafasının altına koyduğum yastığa sarılarak kıvrılmıştı ve titriyordu muhtemelen ısınmaya çalışıyordu.

Hava gerçekten çok soğuk. Tsukasa-san gelene kadar beklemem gerekiyor ama Senku-chan'ı böyle bırakamam...

Senku-chan'ın odasına gittim.
Odasından bana verilmiş olan battaniyeyi futonun üzerinden alıp salona götürdüm. Battaniye büyük olduğundan ikiye katlayıp Senku-chan'ın üstünü güzelce örttüm.
Artık üşümüyor. Karşısındaki koltuğa oturdum ve telefona bakmaya başladım.

Son sorumun onu neden ağlattığını bilmiyorum... Suçlu mu hissetti hassas bir bünyesi olduğu için... Öyleyse benim suçum değil.

Tsukasa-san'ı normal bir koruma sanıyordum. Açıkçası kıskanmadım değil uzun zamandır evi çekip çeviriyor ayrıca Senku-chan ile abisiymiş gibi ilgileniyor.

Keşke Senku-chan ile daha uzun zamandır arkadaş olabilseydim. O gün bahçeye atladığımda beni görseydi arkadaş olabilir miydik ?

Ben düşüncelere dalmışken kapı çaldı. Telefonu koltuğa bırakıp kapıyı açmak için dış kapıya kadar gittim. Kapıyı açtım ve ordan rastgele bir terlik giyerek dışarı çıktım.

Kar yağıyor... Gerçi aralık ayındayız. Dış kapıya doğru yürüdüm çorabımın üstüne kar düşmesi sinirimi bozuyor.
Dış kapı demirdi ve Tsukasa-san'nın yüzü demir parmaklıkların arasından seçiliyordu.
Kapıyı açtım Tsukasa-san'nın yanında 12 yaşında kucağında oyuncak ayı olan sarışın kahverengi gözlü bir kız vardı. Muhtemelen kız kardeşi.
"Tsukasa: Evin içinde kameradan bakarakta kapıyı açabilirdin"
"Gen: Nasıl açacağımı bilmediğimden dış kapıya kadar geldim"
"Tsukasa: Senku'ya sorabilirdin"
"Gen: Senku-chan uyuyor"
"Tsukasa: Neyse içeri geçelim kar yağıyor hadi gel Mirai"

İçeri girdik ve salona geçtik.
"Tsukasa: Burası çok soğuk Gen yukardan üç tane battaniye getirebilir misin ? Bende o arada kaloriferi çalıştırayım"
"Gen: Battaniyeler tam olarak nerde ?"
"Tsukasa: Benim odamın karşısındaki odada yatağın üstünde olması lazım"
"Gen: Hemen getirip geliyorum"

Yukarı çıktım ve Tsukasa-san'ın odasının karşısındaki odaya girdim. Diğer odalara nazaran daha sadeydi ve küçüktü. Masada açık bir defter vardı defterde ise karmaşık matematik işlemleri vardı. Dolabın üstünde bir tanede not vardı.
"Ocakta tekrar dünyaya geleceğim
                              İshigami Byakuya"
Yatağın üstünden üç tane battaniye aldım ve kapıyı kapatıp aşağıya indim.

Salona girdim ve Tsukasa-san ile kız kardeşine battaniyeleri verdim. Kız kardeşi sessizce oturmuş telefona bakıyordu.
Tsukasa-san iki tane battaniye alıp hem kendisini hem kardeşini örttü. Bende Senku-chan'ın ayak ucuna oturup örtündüm.

Bu sessizlik çok rahatsız edici...
Tsukasa-san hiç bir şey demiyor veya yapmıyor öylece bakışıyoruz.
"Tsukasa: Eee Gen ben yokken ne yaptınız ?"
Sessizliği bozan Tsukasa-san oldu.
"Gen: Kitap okuduk"
"Tsukasa: Güzel"
"Gen: Güzel..."
Aklıma söyleyecek hiç bir şey gelmiyor...
Senku-chan umarım çabuk uyanır bu çok tuhaf bir durum.
Tsukasa-san telefonuna bakmaya başlayınca içim rahatladı. Masadan telefonumu aldım ve bakmaya başladım.

Bir süre sonra Senku-chan uyandı.
Oturur pozisyona geçti ve etrafına bakındı.
"Gen: Günaydın Senku-chan gerçi çoktan öğlen oldu"
"Senku: Saat kaç"
"Tsukasa: Üç buçuk"
"Senku: Burda ne işiniz var lunaparka gideceğinizi söylememiş miydin ?"
"Tsukasa: Son anda kar yağmaya başladı"
"Senku: Güzel dışarı çıkabilir miyim ?"
Tsukasa-san şaşırdı.
"Tsukasa: Normalde kar yağdığında dışarı çıkmazdın"
"Senku: Uzun zamandır karın yağdığını görmedim sadece sanırım pencereden bakacağım"
"Tsukasa: Çıkmak istiyorsan üstüne mont ve battaniye alıp çıkabilirsin"
"Senku: Başka bir zaman çıkarım"
"Mirai: Abi dışarıda birlikte kardanadam yapabilir miyiz?"
"Tsukasa: Olur Gen gelecek misin?"
"Gen: Teşekkür ederim Tsukasa-san burda Senku-chan ile oturacağım sanırım"
"Tsukasa: Gelmek isterseniz dışardayız"
Tsukasa-san salondaki kapıdan dışarı çıktı. Bizde Senku-chan ile salonda yanlız kaldık.

"Senku: Pencereden karın yağmasını izlemek ister misin ?"
"Gen: Olur"
Senku-chan'ın sandalyesine binmesine yardım ettikten sonra birlikte pencerenin yanına gittik.
"Senku: Gidip kendine sandalye al balkon kapısının yanında olacaktı"
Gidip kendime bir sandalye getirdim ve Senku-chan'ın yanına koyup perdeyi açtım.
Dışarıyı izlemeye başladık. Gerçi sadece Senku-chan'ın gül bahçesi vardı.
Güllerin üzerinden kayan kar taneleri oldukça güzel görünüyor.
Pencere oldukça büyüktü hatta dışarda önünde iki basamaklı bir merdiven olsa kapı bile diyebilirdim.

Senku-chan dışarıyı izlerken iç çekerek konuştu.
"Senku: Bende dışarıya çıkmak istiyorum..."
"Gen: Öyleyse neden çıkmıyoruz ?"
Kafasını eğdi ve konuştu.
"Senku: Hasta olmak istemiyorum battaniye alsam bile giysilerim çok ince"
Kırılmış bir bakışı vardı. Zaten çok sık gülmüyor üzüldüğünü görmek beni çok üzüyor.
"Gen: Seni üzgün görmek istemiyorum"
Kafasını bana doğru kaldırdı ve gülümseyerek konuştu.
"Senku: Gerçekten iyi birisin"
"Gen: Ben iyi biri değilim sadece sen iyi davranılmayı kesinlikle hak ediyorsun"
"Senku: Teşekkür ederim"
Gülleri izlemeye devam ettik.

Bir süre sonra güllerin arkasınaTsukasa-san geldi. Pencere yüksekte olduğundan Tsukasa-san olduğundan daha kısa görünüyordu. Kaçarmış gibi duruyordu. Bize el salladı tam o anda kafasına kar topu çarptı ve ordanda uzaklaştı.
Senku-chan gülmemek için kendini zor tutuyordu ve Tsukasa-san uzaklaşınca...
"Senku: Pfff Hahahaha"
Oldukça içten bir biçimde kısa bir kahkaha attı.

Elimi kaldırıp saçına koyacakken ne yapacağımı biliyormuş gibi kafasını bana döndürdü. Benden önce davranıp elini kaldırıp başıma koydu.
Hiç bir şey demeden gülümseyerek başımı okşuyordu. Gülümsemesinin sıcaklığı...
Öyle sıcak gülüyorki kışta olduğumuzu bir anlığına unutmuş olabilirim. Elini başımdan çekti ve konuştu.
"Senku: Bana bakarkenki gülüşün çok sıcaktı"
Gülümsediğimi fark etmemiştim.
"Gen: Güldüğünü görmek beni mutlu ettiği için gülümsemiş olabilirim"
Bir süre daha sessizce oturduk.

Dayanamayacağım sessizliği bozuyorum.
"Gen: Senku-chan kar neden bu kadar güzel ?"
"Senku: Işık buz kristallerini kırdığı için her rengi içeren beyaz ortaya çıkar gökkuşağının oluşması gibi"
"Gen: Hayır hayır sana neden beyaz olduğunu sormadım neden güzel olduğunu sordum"
"Senku: Ona bir cevabım yok nasıl baktığına bağlı ama yok olmayan bir güzellik olduğu kesin bir hikaye var bilir misin ? Deniz kızıyla ilgili"
"Gen: Küçük deniz kızı gibi mi ?"
"Senku: Daha farklı su içinde yaşayan yanlız bir kız varmış kız suyun dışında kendi yaşında küçük bir çocukla tanışmış  deniz kızı gerçekten çok yanlızmış bu çocuk çok iyi kalpliymiş deniz kızı büyümüş ama sadece suda yaşayabiliyormuş suyun dışına asla çıkamazmış deniz içinde bir büyücüyle anlaşmış yüzeye çıkabilmek için zaten kısa bir ömrü kalmış insanlar kadar uzun bir ömre sahip değilmiş on altısına bastığında ölecekmiş az bir zamanı varken suyun dışına ayaklarıyla çıkmış onu köylü bir hanım efendi bulmuş"
Nefeslenmek için durdu.
"Gen: Peki sonra"
Sonra devam etti.
"Senku: Şanslıymışki çocuk o köyde yaşıyormuş çocuk kızı gördüğü an hatırlamış kız ayakları üstünde yürüyemediği için yardım etmiş kızın son kalan bir kaç ay ömrünü çocukla geçirmiş bir sonbahar sabahı kız gerçekten çok hastaymış çocuğun kucağında son nefesini vermiş ve buharlaşmış çocuk kız denizden geldiği için her sene yağmur yağdığında suyla geri döndüğüne inanmış"
"Gen: Bunun kar tanelerinin güzel olmasıyla ne alakası var ?"
"Senku: Kışta tüm güzellikleriyle yağarlar ve etrafı beyaza boyarlar sonra gene görüşüz dermiş gibi yavaşça gitmelerini güzel buluyorum"
"Gen: Haklısın bu gerçekten çok güzel"

~Tıpkı senin gibi...~

~Öyle ısıtıyorsun ki içimi yansam bile sıcaklığından yoksun kalmak istemiyorum...~


1039 kelime bunu saymazsak

En zorlandığım bölüm bu olabilir Sildim baştan yazdım beğenmedim iki ihtimal yazdım üçe katladım aralarından seçtim sildim baştan yazdım

Kısaca...çok zordu

Çok beklettiğim için özür dilerim

Şu an evdeyim yani daha kolay yazarım diye düşünmüştüm kararsız yapım saolsun

Neyse bir dahaki bölüm görüşürüz Sevgiler Çorap~

( ˘ ³˘)♥

(●'◡'●)ノ♥

~Kar Tanesi~♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin