bölüm 13

97 10 0
                                    

Sabah ilk iş Jimine mektup yazıp Taehyunga vermiştim. Ne ara konuştular bilmiyorum ama Yoongi ona her şeyi anlatmıştı. Taehyung hem çok şaşırmış, hem üzülmüş, hemde sinirlenmişti. Jimini görmeye gittiğinde onu öldürmemek için nasıl sabredeceğini düşünüyordu. Bana her şeyin yoluna gireceğini ve gerçeği öğrendiğim için çok mutlu olduğunu söylemişti.

Prens Yoongiyi gördüğü için mutluluktan ağladığını da söylemişti. Ona inanmıştım gerçekten ağlamış olabilir. Çünkü Tae tam bir bebek ve Yoongi için herkes gibi çok endişelenmişti. Ha Yoongi'nin tarafında da Tae'nin dediğine göre Yoongi olanları duyduğunda aklını kaybediyormuş. Haeun'un anlattığına bakılırsa gece gece odasına girip iyi olduğunu kendi gözleriyle görmek istemiş.

Birde zindana düştüğü için Taehyung'un kafasına vurmuş, bunun nedenini pek anlayamadım... ama sıranın bana geldiğini hissediyordum. Haeun ile dün akşam olanlar hakkında konuşmuştuk. Kimsenin ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu, kimse birşey söylememişti çünkü muhtemelen kralın öldüğünü belli etmek istememişlerdi. Ama Yoongi'nin dediği kadarıyla prens Seokjin bugün bir şenlik hazırlıyordu ve kral olduğunu herkese duyuracaktı.

Haeun çok mutluydu ve bütün elbiselerini yatağa yığımıştı. Bana bir elbise seçmişti ama çok abartılı duruyordu. Mor ve pembenin karışımı, kurdeleli ve güllü falan. Güzeldi ama ben süsü sevmezdim...

"Hmm... Ben hangisini giysem?"

Haeun kendi kendine konuşurken kapı çalmıştı ve biraz sonra Tae girmişti.

"Demek buradasın Jieun, mektubu verdim, haber vermek istedim."

Güzel. Yemi atmıştık. Şimdi geriye beklemek kalmıştı. Ben teşekkür ederken Haeun birden tam dibimde belirmişti.

"Mektup mu?? Ne mektupu? Jieun..!! Yoksa gizli bir sevgilin mi var?!"

Şaşkınlıkla bir Taehyunga bir Haeuna bakıyordum. Ne diyecektim şimdi? Taehyung bana telaşlı bakışlar atıyordu. Birden gülümseyerek Haeuna dönmüş ve lafa atılmıştı.

"Eee... hayır hayır Haeun birkaç işi vardı da boş ver sen... ah ! Elbise mi seçiyorsun?"

Elbise kelimesini duyduğunda hemen dikkati dağılmıştı ve yatağa gitmişti Haeun.

"Evet bugün için birşeyler seçmeye çalışıyorum... sence hangisi bana yakışır?"

Taehyung dikkatle elbiseleri süzdükten sonra bir tanesini göstermişti. Tül'den, birçok farklı mavi tonunda, çiçekli ve parıltılı bir elbise. Bunu... Jungkook ile dışarı çıktığımız gün Jungkook almıştı. Hatırlıyordum, o gün gerçekten güzeldi... o pis Jisoo ile karşılaşana kadar!!

"Bu mu?"
Eline elbiseyi alıp sormuştu Haeun.

"Sana hepsi çok güzel yakışıyor zaten. Ama bu çok çok güzel. Işıl ışıl parıldayacaksın... Aslında... şimdi düşününce, hiç giyinme bence."

Haeun ile birlikte birbirimize dönmüştük. Bu Tae ne diyordu böyle?

"N-nasıl yani... gi... giyinmeyim mi..?"

Haeun'un garip ve rahatsız olmuş bir şekilde sorduğu soruya Tae normal bir şekilde başını sallayıp evet demişti.

"Evet, öyle daha güzelsin."

Haeun gözlerini kocaman açıp dona kalırken ben ağzım açık duyduklarım anlamaya çalışıyordum. Tae sapık mı çıkmıştı?! Ne demek elbisesiz daha güzel??!

"Sen ne diyorsun seni sapık manyak çabuk çık dışarı çık!!!!"

Haeun birden cırtlak sesi ile bağırarak yastığını Taehyunga atarken Tae kendini korumaya çalışıp anlamaz bakışlar atıyordu.

Shadow || MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin