ü ç

240 27 35
                                    

öğle yemeğini masasına serip kimseyi umursamazcasına yemeğini hızlı hızlı yerken masasına inen gölge ile ağzındakini yutup kafasını kaldırdı senku. gözleri gen'inkilerle karşılaştığında iğrenirmiş gibi yaparak onu önemsemeyip yemeğine devam etti.

"vay, şimdi de önemsenmemeye mi başlandık senkuçu?" ukyo arkadan konuşulanları duyduğu için kıs kıs gülüp telefonunun kamerasıyla onları çekerken senku ağzındakini tekrar bitirdi ama kafasını kaldırmadı bu sefer.

"ne zaman önemsedim de önemsememeye başlamışım acaba? ne istiyorsun?" gen yandan bir sandalye çekip ona oturdu ve bacak bacak üstüne attı.

"şöyle ki laboratuvarımızda üye eksikliği var. sınıf arkadaşlarından da bilim konusunda yetenekli olduğun hakkında bir şeyler öğrendim. laboratuvarda okul günleri 1 saatlik ders görebilir misin? üyeler tek tek ayrıldığından kapanmak üzere ve bu okulun gurur kaynağının kapanmasına babamın izin vereceğini sanmıyorum. elinden ne gelirse yapar, zorla sürüklenerek bile gelebilirsin oraya. bu yüzden şimdi rica ediyorken kendi isteğinle gelmeni öneririm." lafını bitirdiğinde elini çenesine koyarak sırıttı.

"tehdit mi ediliyorum?" başını iki yana salladı gen.

"bilimle ilgilendiğim doğru ama bu senin dediğin şeye inanacağımı ya da oraya yazılmam gerektiğini söylemez. katılmayacağım. şimdi izninle yemek yiyeceğim rahat bırak beni."

"pekâlâ pekâlâ zorlamayacağım ama bu üç gün içerisinde oraya yazılmazsan hiç hayırlı şeyler olmayacak dostum." gen sınıftan ayrıldığında ukyo koşarak senku'nun yanına geldi.

"harbi cesur adamsın ama malsın. abi sen niye dandik nazını olayın içine karıştırıyorsun? ne güzel girecektin işte laboratuvarın yanına, istediğin her şeyi yapacaktın hani?" senku bitirdiği yemeğinin çöplerini çöpe atıp masasını düzeltti ve bir yandan da ukyo'ya cevap verdi.

"işimi gururumdan önde tutuyorum bilirsin, ama söz konusu gen. oldum olası sevmediğim yapmacık bir kişiden bahsediyoruz 'kyo. beni tanımıyormuş gibi davranıyorsun." sınıf kapısından çıkarken ukyo'ya hak verdiğini fark etti senku.

okulun ilk yılları gen ile aralarında anlaşmazlık yaşanmıştı. okul forması almaya müsait olmadıklarından müdürden rica edecekti o hafta için serbest gelmeye. ancak müdürün odasında kendisini değil oğlunu görünce bozuntuya vermeden odadan çıkacaktı ki gen'in sesiyle yerinde durmuştu. "bir sorun mu vardı?" dedi.

"müdürle konuşacaktım." kafasını sallayıp ayağa kalktı. "şuanda okulda değil, onun yerine bana danışabilirsin." senku içeri girdi ve kapıyı kapattı.

"aile durumum karışık, bu hafta okul üniforması almaya vakit bulamadım. sadece bu beş gün için serbest gelip gelemeyeceğimi soracaktım. bir sakıncası var mı?" gen dudaklarını birbirine bastırdı. "keşke alana kadar okula gelmeseydin."

senku ona anlamaz bakışlar gönderdi. "anlamadım?" sorar gibi çıkmıştı sesi. ne diyordu bu çocuk? "diğer öğrencilerin hepsi üniforma giyerken senin serbest olman sıkıntı. alana kadar okula gelmesen daha iyi bence. daha fazla sorun yaratmamalıyız müdüre."

senku sinirle dişlerini sıkarken kardeşinin ağlayarak kendisinin ismini sayıklamasıyla hiçbir laf etmeden odadan çıkmıştı. kohaku lise hayatına başlar başlamaz bir kaç değersizden zorbalık gördüğü için her daim her şeyden öte tuttuğu kardeşine öncelik verdi ve konuyu burada 'şimdilik' bırakmıştı. ancak biliyordu senku, şımartılmış bu çocuk onun peşini asla bırakmayacaktı.

bırakmasın dedi içinden bir ses. daha ne kadar ileri gidecek bakalım diye düşündü. hayatının sonuna kadar görmemeyi diliyordu. umarım babasının canı başka bir şehre taşınmak isterdi de kafes saydığı bu okuldan bir an önce kurtulurdu senku.

-----
boyle kisa kisa bolumler yazmaktan hic mi hic hoslanmiyorum ancak bu ilham bir tek bana vurmadigindan sacmalamamak adina yavas yavas ilerliyorum. uzun bir zamandir bolum atmadigimdan da ozur dilerim, sinir problemlerimle basa cikmaya calisiyorum bi kac haftadir. umarim iyisinizdir <3

bro what do you saying ━ ꜱᴇɴɢᴇɴWhere stories live. Discover now