d ö r t

243 28 25
                                    

ortamdaki sessizlik senku'yu boğmak üzereyken kapının açılışıyla aniden kafasını oraya çevirdi. gen okul forması giymesine rağmen bütün ihtişamıyla güzel fiziğini ortaya sererken, bir model edasıyla babasının koltuğuna yerleşti.

"bu erken oldu sanki değil mi senku-chan?" senku serçe parmağıyla kulağını karıştırırken umrunda değilmişcesine bakışlarını yanındaki duvara dikti. "çabuk ismimi yaz da gideyim."

gen kaşlarını havaya kaldırıp sırıtırken senku'yu baştan aşağı inceledi.

okul forması kendisine yakıştığı kadar senku'ya da yakışıyordu. zaten iki kardeş olarak okulda güzellikleri hakkında çok konuşuldukları için ister istemez sıradışı bir şekilde yakışıklı geliyordu insanın gözüne. hayli hayli bir çok kızdan hatta bir kaç erkekten bile teklif, notlar alan senku; bu durumdan hiç memnun değildi. sakin bir lise hayatı yaşamak, kimsenin gözü önünde olmak istemiyordu.

başıyla onaylayıp bir geç kağıdını masaya koydu ardından kulüp başvuru formuna da imzasını attıktan sonra ayağa kalktı ve senku'nun yanına oturarak bacak bacak üstüne attı. "ilgi çekici olduğunun farkındasın değil mi?"

afallayan senku'dan yararlanarak elini omzuna attı ve kendine çekti. "bence bir sevgilin olmalı. yanına yakışacak birisi ama." senku elini ittirdi ve ayağa kalktı.

"ne saçmalıyorsun bi anda? ilişkilerime karışmadığın kalmıştı bi de iyi yaptın eksik olma canım ya. sen önce kendine bul da sonra beni konuşuruz hadi hoşçakal." heyecandan hızlı hızlı konuşup odadan çıktı. kalbi o kadar sert ve hızlı atıyordu ki göğüs kafesine dokunsa kalbi eline gelecekti. ellerini yanağına tuttu ve hızla bahçeye çıktı. kağıtları almayı da unutmuştu. ders asmak hiç ona göre değildi çünkü biliyordu ki ukyo kohaku'ya yetiştirecek ve kohaku'dan iyi azar yiyecekti.

arka bahçeye gitti ve bir ağacın altına oturdu. derin bir nefes alarak okul hayatını gözden geçirdi nedensizce. bir çok zorluk ve göz yaşıyla geçirdiği zamanlardan sonra ilişki konularına girmesi ister istemez heyecan yapmıştı kendisinde. bu tasasız günleri göreceğini aklının ucundan bile geçirmezdi. trajik bir küçüklüğe sahip olduğu gerçeği onu bazı şeylerden alıkoyuyordu. güven sorunları da başlıcasıydı. uzun zaman önce kohaku ile birlikte, akrabalarından yedikleri kazık unutulacak gibi değildi. şimdi bunu düşünmek kafasını yoracağından aklına başka bir şey getirmeyi denedi.

bir anda pis sırıtışlı gen gözünde canlanınca kafasını geriye attı ve derin bir nefes aldı. arada bir kendisine karşı ilgi duyduğunu düşünüyordu ama gen asla bunu öğrenmesine izin vermiyormuş gibi çok zaman geçmeden senku'yu sinirlendirecek bir olay gerçekleştiriyordu.

gen eğlenceli birisiydi. her ne kadar şerefsiz olsa da senku bunun farkındaydı. arada sınıfına gelerek güldürüyordu da onu. az önce de kulübe katılma formu için imza istendiğinden müdürün odasındaydı fakat her zamanki gibi kendileri odasına teşrif etmeye üşendiğinden oğlunu gönderiyordu. ki bu da gen'in işine geliyordu. son zamanlarda sürekli bir arada oldukları için daha bir yakınlaşmışlardı.

bir hışırtı sesi duydu ve hemen doğruldu senku. umarım öğretmen değildir diye düşünürken konuşan kişi ile keşke ölsem diye düşündü. orada yok olmayı diliyordu.

[biraz sacmaladim bolum aticam diye ama simdi bunlari yakinlastirmazsam asla yapamam o yuzden nhoh]

bro what do you saying ━ ꜱᴇɴɢᴇɴWhere stories live. Discover now