十八 : sex, drugs, etc.*

850 119 49
                                    


LEE HYUCK'S PHONE

07:21

Now Playing;
Sex, Drugs, Etc. by Beach Weather


"Eşek sıpaları eliniz boşsa evime bir adım dahi atmayın demedim mi ben size? Sopamı getir damat!"

Kapının açılmasıyla birlikte Renjun, Chenle ve Jisung arkama saklanırken ben, büyükanneye en güzel gülüşümü göstererek elimdeki oldukça büyük ve ağır poşeti uzattım.

"Elimiz boş gelir miyiz Arabella'm, al senin için özel yaptım."

Büyükanne Na poşeti elimden yırtarcasına hızlı bir şekilde alırken gülümseyerek onu ve hareketlerini izlemeye devam ettim. 76 yaşında olmasına rağmen yedimizin toplamından daha hayat dolu, çiçek gibi bir kadındı. Küçükken Jaemin'in anne ve babası iyi anlaşamadığından ve evde sürekli kavgalar olduğundan büyükanne Na torununa bakmayı teklif etmişti.

Gerçi, teklif de etmemişti, kaçırmıştı.

Jaemin bir gün parkta oynarken elinden tutup onu kendi evine getirmişti. Ailesi Jaemin'in yokluğunun farkında vardılar mı bilmiyoruz lakin bir kere bile arayıp sormadıkları kesindi.

Jaemin'in de pek umrunda değildi, sonuçta yeryüzündeki en iyi büyükanneye sahipti.

Öyle ki hepimiz büyükanne Na'yı kendi büyükannemiz gibi kabul etmiştik, on beş yıl önce parka gelip hepimizi kolumuzdan tutup torunuyla oynamamamız için tehdit etmeseydi bu altı çocuk hayatıma hiçbir zaman girmeyecekti, bunun için büyükanneye fazlasıyla minnettardım.

Şehrin dışında, ormanın kenarındaki iki katlı, yıkık dökük bir evde, Jaemin ve yedi kedisiyle birlikte yaşıyordu. Ev her ne kadar çok eski ve başlarına yıkılmak üzere olsa da büyükanne hiçbir zaman bu evden taşınmak istememişti. Nedenini bilmesem de bu eve çokça bağlıydı.

Evleri diğer eski evler gibi ürkütücü ve rahatsız edici bir hava yaratmıyordu, aksine çocukken bile buraya gelmeyi çok severdim, safe place diyebileceğim nadir yerlerden biriydi.

Büyük ve binbir tür çiçekler ekili olan bir bahçesi vardı ve yaşına rağmen her gün bahçesini güzelleştirmek için saatler harcardı, hobisi gibi bir şeydi. Bahçenin en sonundaki ağaçta ise küçükken bizim için, kendi elleriyle yaptığı bir ağaçtan evimiz vardı.

Bakışlarımı ağaçtan eve çevirdiğimde yüzümde burukça bir gülümseme yerleşti, eskiden Jaemin'in yanına kalmaya gittiğimizde büyükanneye bu gece o evde uyuyacağımızı söylerdik, hava kararıncaya kadar da orada kalırdık lakin gece olduğunda, korktuğumuzdan hemen büyükannenin yanına geri dönerdik.

Çocuk olmayı bazen özlüyordum.

"Hyuck, bebişim bu çok güzel! Odamın en güzel köşesine asacağım dur sen."

Attığı çığlıkla birlikte büyükanneye döndüm, beş yıl önce alzheimer hastalığı teşhisi konulmasına ve bizim çocuklardan kimsenin adını iki günden fazla aklında tutamamasına rağmen benim adım aklına kazınmıştı sanırsam, Jaemin bile bazen beni kıskanıyordu bu yüzden.

Dediğim gibi büyükanne Na hepimizi severdi lakin küçüklükten beri benim üstüme her zaman fazlasıyla düşmüştü, diğerlerinden daha kırılgan olduğum ya da en parlak çocukluğu yaşamadığım için mi bilmiyordum lakin büyümeme rağmen aramızdaki bağın hâlâ aynı olması güzel bir şeydi. Hatta ona büyükanne Na demek yerine genelde Arctic Monkeys'in şarkısı olan Arabella adıyla seslenirdim, en sevdiğim şarkılardan biriydi ve kesinlikle bu tatlı büyükanneye fazlasıyla uyuyordu.

deep end freestyle Donde viven las historias. Descúbrelo ahora