Dördüncü Bölüm I - II - III - IV - V - VI

19 0 0
                                    


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

I

Bu sırada, Rumyantsev'in, Fransızların, Mariya Fedorovna'nın, Tsesareviç'in (eski Rus veliahtlarına verilen ad) ve daha başkalarının grupları arasındaki tartışma, Petersburg yüksek çevrelerinde, saraydaki aylak arıların uğultusuna karışarak, her zamankindan daha fazla bir hararetle sürüp gidiyordu. Ama ihtişamlı Petersburg hayatı da kimi zaman kaygılı, kimi zaman sakin, eski akışında devam etmekteydi; sürüp giden hayata bakarak ortada bulunan tehlikeyi ve Rus halkının durumunu kavramak için çok çaba harcamak gerekiyordu. Resmî törenler, balolar, Fransız tiyatrosu, saray, unvan hırsı ve entrikalar hep eskisi gibiydi. Gerçek durumun zorluğunu anlamak için yalnız en yüksek çevrelerde çaba harcanıyordu. Böyle zor durumlarda iki imparatoriçenin nasıl birbirine zıt hareket ettikleri kulaktan kulağa fısıldanıyordu. Himayesi altındaki hayır ve eğitim kurumlarının durumlarını düşünen İmparatoriçe Mariya Fedorovna bütün enstitülerin Kazan'a taşınmasını emretmiş ve bütün bu kurumların eşyası şimdiden taşınıp yerleştirilmişti. İmparatoriçe Elizaveta Aleksiyevna ise, kendine özgü yurtseverliğiyle, devlet kurumları için hiçbir emir veremeyeceğini, çünkü bunun hükümdarın görevi olduğunu söylemişti. Kendisi hakkındaki sorularaysa, Petersburg' dan çıkacak son kişi olacağı yanıtını vermişti.

26 Ağustos'ta, tam Borodino Savaşı'nın gerçekleştiği gün Anna Pavlovna'nın konağında bir balo veriliyordu, Aziz Sergey'in kutsal tasviri hükümdara gönderilirken metropolit tarafından gönderilen mektubun okunması, gecenin buketi olacaktı. Mektup yurtseverce, dindarca bir belagat örneği sayılıyordu. Konuşma ustalığıyla tanınmış (imparatoriçenin yanında da okurdu) Prens Vasiliy okuyacaktı mektubu. Prens Vasiliy'in okuyuşunda ustalık sayılan şey, güçlü, ahenkli sesinin, ümitsiz bir çığlıkla şefkatli bir inilti arasında, kelimelerin anlamlarının ötesinde yükselip alçalmasıydı; öyle ki, kelimeler onun ağzından rasgele, biri bir çığlık, öbürü bir inilti halinde dökülürdü. Bu okuma programı da Anna Pavlovna'nın bütün öteki suareleri gibi siyasi bir anlam taşıyordu. Davete önemli kişiler gelecekti ki, Fransız tiyatrosuna gittikleri için onları utandırmak, onların yurtseverlik duygularını uyandırmak gerekiyordu. Epey kalabalık bir davetli kitlesi toplanmıştı ama Anna Pavlovna beklediği kişilerin hepsini salonda görememişti henüz; bu nedenle mektuba başlanmadan önce genel bir konuşma konusu açtı.

O gün Petersburg'da günün haberi Kontes Bezuhova'nın hastalığıydı. Kontes birkaç gün önce ansızın hastalanmış, varlığıyla süslediği toplantıların birkaçını kaçırmıştı; kimseyi kabul etmediği, onu her zaman tedavi eden ünlü Petersburg doktorları yerine yeni, olağanüstü yöntemleri olan bir İtalyan doktoruna daha çok güvendiği söyleniyordu.

Güzel Kontes'in hastalığının aynı anda iki kişiyle evli olmak düşüncesinin uygunsuzluğundan kaynaklandığını, İtalyan'ın tedavisinin, bu uygunsuzluğu ortadan kaldırmaktan ibaret olduğunu herkes biliyordu; ama Anna Pavlovna'nın yanında bunu kimse düşünmeye cesaret edemediği gibi, bunu bilmiyormuş gibi davranıyordu herkes.

"Zavallı Kontes çok hasta, diyorlar. Doktor göğüs anjini olduğunu söyledi."

" Anjin mi? A, bu korkunç bir hastalık!"

"Rakipler bu anjin sayesinde barışmış diyorlar...''

Angine kelimesi büyük bir zevkle tekrar ediliyordu.

"Yaşlı Kont çok üzgünmüş, diyorlar. Doktor durumun tehlikeli olduğunu söylediği zaman bir çocuk gibi ağlamış."

" A, bu müthiş bir kayıp olur. Büyüleyici bir kadın."

Savaş ve BarışWhere stories live. Discover now