9

7.9K 661 122
                                    

21.08.2021

***

Günün ikinci bölümüdür, karıştırmayın. Keyifli okumalar... 🌺

Alev denen kadın beni diğerlerinin yanına getirmiş, Çağın ise çağrıldığı masaya gitmişti. Şu an ise önümdeki amcaların iş konusunda kafa yorduğu, eğlenmek yerine yine konuyu yaptığı başarılara getirmesini dinliyordum.

Ara ara bakışlarım ileride bana sinirle bakan Çağın'a kayıyordu. Muhtemelen beni öldürecekti. Evet, bunu, bu boku yedikten sonra daha iyi anlamıştım.

"Öğrencilere burs vermek benim bu hayatta en dikkat ettiğim, en önem verdiğim şeylerden biridir. Bu iyilik sever yanımı asla bir kenara bırakamıyorum." 'Hıh!' diye bir ses çıktı ağızmdan. Dörtlü grubun bakışlarını üzerimde hissetmiştim. "Bir problem mi var?"

Omuz silkip dudaklarımı büktüö. "Yoo..." Tebessüm etti. Diğer övülme konularına giriş yapacağı esnada söze girdim. "Sadece..."

"Sadece ne?"

"Devletin vergilerinde muaf olmak için burs veren iş verenler geldi aklıma." Adamın suratı asılmıştı. "Tabi ki siz öyle değilsinizdir muhakkak ancak, bu durumun öyle olduğu gerçeğini değiştirmez. Sonuçta para cebinizden çıkmıyor değil mi?"

"Nereden çıkıyor sence?" Adam bariz bir şekilde sinirlenmişti. "Devlete gitmesi gereken vergiler. Ekstra bir şey veriyor musunuz? Devletin bilgisi dışında?" Adam kızarıp bozarmıştı. Az sonra kravatını hafifçe çekiştirdi.

Yanımdaki ve muhtemelen bu adamı hiç sevmeyen sarışın adam bıyık altından gülüp, içkisini yudumladı.

"Bana bak evlat-" Sözünü tamamlayamadan arkama bakıp hafifçe öksürdü. Az sonra içkisini kafaya dikmişti. Ne olduğunu anlamazken akabinde omuzumun hafifçe sıvazlanması, ardından acıtacak şekilde sıkılmasıyla kasıldım. "Can..." Çağın önce misafirlere sonra bana baktı. "Biraz gelir misin benimle?"

"İyiydim ben ya." dedi kokteylimi yudumlarken. Az sonra belimi iki parmağıyla sıkmıştı. İçtiğim şey boğazımda kalmış ve öksürmüştüm.

"İyi misin tatlım?" Alev'in bana neden yakın davrandığını sorgulamadan edemedim ancak yalancı bir tebessümle kafamı salladım. "İyiyim iyiyim. Çok iyiyim." Çağın kolumu sıkıp beni kendine çekti. "Müsadenizle." Diğerleri kafalarını olumlu anlamda sallarken o, yalancı bir tebessüm kondurdu yüzüne. Az sonra beni çekiştirmeye başlamıştı.

Kenara geçip, sırtını kalabalığa döndürdü. Heybetli vücuduyla önünde kalan ben de, saklanmış oluyordum. "Ne yaptığını sanıyorsun sen!?" dedi adeta tıslayarak. Gözleri birer alev topu gibi parlıyordu.

"Eğlenmek için." dedim omuz silkerek. Küçük bir kahkaha attı. Birkaç kafa bize döndüğünde bozuntuya vermeden gülümsedi ve bana döndürdü ölümcül bakışlarını. Anında sırıtması korkutucu bir hal almıştı ve ben yutkunmadan edemedim.

"Bunun bedelini ağır ödeyeceksin." Anında dudaklarımı büzmüştüm. "Ne yapacaksın bana?"

"Bekle sen bekle." Gözlerini etrafta gezdirip bir korumaya işaret verdi. Bakışlarıyla anlatmıştı resmen ve koruma anında yanımıza geldi.

"Odaya götürün ve kapıyı kilitleyin. Biri de kapıda beklesin. Ben gelene kadar çıkarmıyorsunuz." Ben korkuyla yutkunurken koruma başını onaylar şekilde sallayıp kolumdan tuttu.

Ben anında sızlanmaya başlayacağım anda bakışları tekrar beni buldu. "Hele bir sesini çıkar..." Artık arsızlığın lüzumu yok diyerek sessizce, beni odaya çıkarmasına izin verdim. Girdiğimiz anda kapıyı kilitledi. Ben dudaklarımı aşağıya doğru sarkıtıp ağlama moduna girmiştim. "Öldüm, bu sefer kesin öldüm." Tuzum kuruyken heyecan, aksiyon arıyorum triplerine girip salak salak işler yapmanın cezasını çekecektim şimdi. Bu sefer gerçekten bittin Toprak.

BAŞ BELASI | bxbWhere stories live. Discover now