"Kıskandın mı yoksa?" derken onu taklit ediyordum. Benim aksime katı ifadesini bozmadı.
"Kıskanmaya hakkım yok."
Pekâlâ, böyle bir cevap beklemiyordum.
"Beni terk ederken sana dair hissedebileceğim her şeyin hakkını benden aldın. "
Boğazıma bir y...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Gel der bana, git derim ona
Yaşlı Amca
🕷
■][■][■
4. Bölüm
Ellerimdeki kanı üzerimdeki beyaz elbiseye sildim. Sanki böyle yapınca kurtulabilirdim.
Kurumuş kan ellerimden biraz olsun çıkmazken ensemde hissettiğim sızıyla başımı kaldırdım. Sızının sebebini anlayamamıştım.
Ayna, dedi zihnimin en gerisinde hala kendini duyurmaya çalışan mantığım.
Aynaya bak, Meva
Gözlerim hızlıca etrafı taradı. Radarıma kenarda üzerindeki lekelerden bulanık gösteren kırık ayna takılmıştı.
Çektim, aldım; çevirdim ve baktım. Ensemden aşağı akan kanın sırtımda izlediği yolu gördüğümde acının sebebini anlamıştım.
Kanayan o kadar çok yerim vardı ki bir bıçak yarasının daha açıldığından haberdar olamamıştım.
Aynayı yere fırlattım, kırıldı. Parçalanma sesi kulağıma çalındı. Ses büyüdü, büyüdü ve beynimde çınladı. Her şey çok fazlaydı.
Bu kadarı çok fazlaydı.
"Meva" dedi sesindeki endişeyi hissettiğim adam. Bilse endişesini yok etmek için nasıl can attığımı yine böyle konuşur muydu benimle? "Bebeğim konuş benimle? Sorun ne ?"
Telefonu da fırlatacaktım ama onun sesini ulaştırıyordu bana. Yapamadım, sanki canı yanacakmış gibi usulca önümdeki masanın üzerine bıraktım.
"Neredesin Meva ? Söyle yanına geleceğim." Bu sefer az önceki yumuşaklıktan eser kalmamıştı. Endişesi öfkeye evrilirken bile sessiz kaldım. Korkuyordu, benim kadar o da korkuyordu.
Onun korkusunun sebebi beni kaybetmekse benimki onu kaybedeceğimi kabullenmekti şu dakika.
Telefonun ekranına uzanıp aramayı sonlandırdım. Ona olan içimdeki bu şeyi de böyle kolay sonlandırabilsem mesela, bunu yapar mıydım? Bir şans tanısalar bana, onu sevmemek, uğruna ölmemek, ruhumu ruhuna vermemek için tek bir şans ; yine umarsızca sığınır mıydım kollarına?
Kendi canımı yakmak istercesine tırnaklarımı avcuma batıracak kadar sıkarken ellerimi, bir adım atacak oldum. Ayağım takılmasaydı yapacaktım. Yerde kanlar içinde yatan bedene düştü bakışlarım.
Öfkeli bir soluk bırakıp "Kahretsin" diye bağırdım. Çaresiz bir kadından çok öfkeli bir hayvana benziyordum. O kadar büyük bir öfke vardı ki içimde; bu evi, kendimi; ayaklarımın ucunda her saniye biraz daha kan kaybeden şerefsizi yakıp yıksam bile dinmeyecekti içimdeki...