BÖLÜM 4

97.3K 4K 478
                                    


Apartmanda asansör olmasına rağmen merdivenlerden aşağı inmeyi her sabah kendisine zorunlu kılan Beren, bugün de servise binmek için apartmandan inerken merdivenleri kullanmıştı. Apartmandan dışarı çıkınca servis kapısının üzerinde yazan "Servis bekletilmez. Beklenir!" yazısına hiç aldırış etmeden arabanın içinde uygun olan bir yete oturdu ve kolunu cama yasladı. Camdan izlediği nesnelere göz ucuyla bakarken aklındaki düşüncelere o kadar çok dalmıştı ki okula geldiğini farkına varmamış ve hatta servis şoförünün uyarısını bile duymamıştı. Okulun sokağından hızlıca kornaya basarak geçen minibüsün sesine irkilen Beren, nihayet kafasında ki düşünceleri bir kenara atıp kendine gelmişti. Ardından servisten inip hızlı adımlarla okula girdi.

Lise son sınıf öğrencisi olmanın verdiği rahatlıkla dersleri pek önemsemiyordu. Derslerine bir türlü odaklanamıyor, sürekli anne ve babasının gece neden öyle davrandığını sorgulamadan edemiyordu. Değişiklik onlarda mıydı yoksa kendisinde mi? Yolunda gitmeyen ve ne zaman yoluna gireceğini ölesiye merak ettiği bir hayatı vardı. Derste boş boş tahtaya bakmaktan başka bir işe yaramıyordu. Okulunun o an için kendisine zaman kaybından başka bir şey katmadığını farkındaydı ancak elinden gelen buydu. Sadece orada bulunmak.

Ders saatleri zorda olsa geçiyor Beren buna sabretmekte güçlük çekiyordu. Eve gidip bir an önce annesine küçükken rüyalarından nasıl uyandığını, neler sayıkladığını sormak istiyordu. Belki şimdi yaşadıkları için bir ipucu olabilecek ayrıntılar yakalayabilirdi. Eve gitmesine sadece iki ders kalmıştı ki müdürün odasına giderek annesinin kendisini okuldan alması için aramasını rica etti. İnandırıcı olması için ise rahatsızlandım yalanını uydurdu. Yaklaşık yarım saat sonra annesi okuldaydı ve Beren koşar adımlarla annesinin yanına giderek okuldan uzaklaştılar. Şükran yolda ilerlerken daha fazla dayanamadı ve nefes nefese kalmış bir şekilde "Beren ne oldu iyi misin?" dedi. Beren ise hiç bozuntuya vermeden "Evet, gayet iyiyim." dedi ve kafasındaki düşüncelerle yürümeye devam etti.

Şükran, Beren'in iyi olduğu halde neden kendisini çağırdığını anlamamış ve oldukça sinirlenmişti. Bu tavrını ses tonunda belli ederek "O zaman neden beni çağırdığını sorabilir miyim?" dedi ve gözlerine düşen saçlarını eliyle arkaya doğru atarak yürümeye devam etti. Beren annesinin sorusunu yanıtsız bırakmış yolda ilerlemeye devam ediyordu. Düşünceleri etrafındaki seslerden daha yoğundu. Şükran daha fazla dayanamadı "Kendinde misin Beren? Bu sabahta tuhaftın sanki." dedi gayet sakin bir ses tonuyla. Beren sessizliğini bozarak yüksek sesle annesine yanıt verdi.

"Sadece kafam karışık bana eskiden uykumdan nasıl uyandığımı anlatır mısın? Öğrenmek istiyorum."

"Bunlar yolda konuşulacak şeyler değil eve gidince anlatırım tatlım. İlk olarak sakinleşmeye çalış. Anlam veremiyorum şuan ki ruh haline."

Yaklaşık beş dakika sonra oturdukları eve nihayet ulaşmışlardı ve bu Beren için hiç kolay olmamıştı. Her gün okul dönüşü yürüdüğü yol hiç kendisi için bu kadar uzun olmamıştı. Sabahları zor oluyor diye servise biniyor, akşamları ise yürüyerek eve geri dönüyordu. İlk defa aklı bu kadar karışıktı. Delirmiş olabileceğinden korkuyordu ve bu aklına geldikçe tüyleri istemsiz olarak ürperiyordu. Evin içine girdi ve üzerini değiştirmeden hemen annesinin yanına gidip "Evet, anne seni dinliyorum. " dedi heyecanlı bir ses tonuyla. Şükran ise "Niçin?" dedi hiç bir şey olmamış gibi.

Beren git gide sinirleniyor sesini çıkarmamak için sabrediyordu. Annesi onu sürekli oyalıyor ve şüpheleri katlanarak artıyordu. "Evet, anne son kez söylüyorum anlat artık." dedi bıkmış bir ses tonuyla. Ardından Şükran sakince kızının sorusunu cevaplandırdı.

"Genelde gece bir, iki gibi sayıklamaya başlardın. Daha sonra senden mırıltılar gelmeye başlardı."

Beren oldukça merak etmeye başlamış ve merakını gidermek için ardı ardına sorular sormaya başlamıştı. Her sorusunda sesinde ki heyecan ve merak git gide artıyordu ve bunu hissetmesi kendisinin rahatsız olmasına neden oluyordu.

"Ne mırıltısı?"

"Sabret anlatıyorum." dedi kızgın bir ses tonuyla Şükran ve devam etti.

"Mırıltıların da, Hayır! Gelme! Git! Sen sadece hayalsin gerçek olamazsın diyordun genelde."

"Hep aynısını mı peki?"

"Evet, ama sabah kalktığında hiçbir şey hatırlamıyor oluyordun. Ardından beşe kadar sayıp sıçrayarak uyanıyordun."

Annesinin anlatacaklarını gözünde çok büyütmüş olan Beren, öğrendikleri karşısında biraz da olsa şaşırdı. Başına gelen olayların gerçek anlamda tehlikeli olduğunu düşünüyordu. Ancak çokta abartılacak bir şey olmadığını annesi anlatınca anladı. Küçümser bir tavırla konuşmaya devam etti.

"Bu kadar mı?"

"Evet, artık yanında yatmadığımızdan geceleri neler olduğunu bilemiyoruz."

Beren annesinin yanında kalkarak odasına gitti ve akşam yemeğinde dün gece olanların konusunu tekrar açmanın iyi olabileceğini düşündü. Babası henüz gelmemişti. Annesine yardım etmek için mutfağa doğru ilerledi ve masanın yanındaki sandalyeye oturdu. Tam bir şey söyleyecekti ki kapı çaldı ve gelen babasıydı. Çok geçmeden dakikalar sonra herkes akşam yemeği için sofradaydı ve Beren konuyu açmak için derin bir nefes aldı "Size bir şey söylemek istiyorum." dedi sakince.

Şükran ve Fırat, Beren'in sürekli gereksiz sorular sormasından bıktıklarını belli ediyormuşçasına oflayarak ve aynı anda;

"Söyle!" dediler. Ardından Beren konuşmasına devam etti.

"Gerçekten geçen gece yanınıza gelip sizi uyandırdığımı hatırlamıyor musunuz?"

"Hatırlayacak bir şey yok, öyle bir şey yaşanmadı ki hatırlayalım."

Beren hiç cevap vermedi ve kısa süreliğine tabağındaki yemeğiyle oynadı. Ardından iç geçirerek konuşmasına devam etti.

"Çok ilginç. Baba geçen gece rüyamda ilk defa ne gördüğümü hatırlıyorum. "

Fırat, kızının konuşmasından sonra duraksadı, bir yudum su içti ve çatalını tabağın kenarına koydu, ellerini önünde birleştirdi ardından Beren'e karşılık verdi.

"Nasıl yani? Anlat bakalım."

"Rüyamda Nermin teyzeyi gördüm. Uyandığımda da birkaç defa Nermin diye sayıkladığımı hatırlıyorum. Bunun anlamı nedir? Bugün sadece bunu düşündüm diyebilirim."

O sırada Şükran konuşulanları dinliyor ve yemeğini yemeye devam ediyordu. Kızının kendi arkadaşını neden rüyasında gördüğünü anlamış değildi. En son Nermin ile görüştüklerinde Beren yaklaşık olarak beş yaşındaydı ve bunu Beren'in hatırlaması imkânsız denecek kadar düşük bir ihtimaldi. Düşünceleri bir kenara bırakarak Beren'e "Benim arkadaşım olan Nermin'i gördüğünü emin misin?" dedi heyecanlı bir ses tonuyla. Ardından kocasına bakarak suyundan bir yudum aldı.

Beren kafasını aşağı, yukarı sallayarak "Evet" dedi ve mutfak kısa süreliğine sessizleşti. Sessizliği bozan Şükran'ın telefonuydu. Arayan yakın arkadaşı olan Nermin'di. Şükran telefonu açtı ama karşısındaki Nermin değil. Kocası Mete'ydi.


Kitap basım sürecinde. Çıktığı zaman instagram hesabımdan çekilişler yapacağım. Takip etmeyi unutmayın!

İnstagram: barisugar

Sadece 5 Saniye (RAFLARDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin