3

6.3K 322 68
                                    

*Yankı'nın Ağzından*

Patronumun odasından çıktığımdan beri durmadan iş yapıyordum.

Evden kovulmuş olmak bir yana, patronumdan bir şey istemek beni çok kötü hissettirmişti. Evet biliyordum asla bunu sorun edecek bir insan olmadığını ama küçüklüğümden gelen bir alışkanlık olsa gerek, birinden bir şey rica etmek benim için epey zor oluyordu.

Bu saçma düşüncelere dalmış bir biçimde son kez yeri paspasladıktan sonra elimin tersiyle alnımı silip paspası küçük temizlik odasına götürdüm ve kasaya doğru adımladım.

Kafenin kapanmasına yaklaşık bir saat kadar vakit vardı ve bu zamana kalmadan patronun gitmesi gerekiyordu ama beklediğim aksine odasından hala çıkmamıştı.

Elimi yüzüme dayayarak kasaya yaslanıp dışarıyı izlemeye başladığım anda patronun odasından gelen seslerle kendimi o tarafa çevirip, kapının çarpılarak açılmasını şokla izlemiştim.

"Ne demek evimi su basmış?"

Eli ensesini hırsla ovarken derin derin nefesler alıp veriyor, kendini bu şekilde sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Elinizinden gelenin en hızlısını yaparak temizleyin lütfen"

En sonunda bıkkınca bir nefes verip telefonu kapattı ve siyah gözlerini benim yeşillerime dikti sakince. Eli hala ensesini kaşırken utangaç bir yüz ifadesiyle bana yaklaşıp, benim yaptığım gibi elini ensesinden çekerek çenesine dayadı.

"Evimi su basmış" derken yüzünde gerçekten bıkmış ve üzülmüş bir ifade yer edinmişti.

"İki haftada bir bu sorunu yaşıyorum, en sonunda taşınacağım onu istiyorlar"

Sinirli ifadesi bana tatlı gelirken elimde olmadan kocaman gülümsemiştim. Bu koca adam her böyle davrandığında yanaklarını sıkarak sevesim geliyordu.

"Galiba sana eşlik edeceğim bir kaç gün" dediğinde ister istemez rahatlamayla nefes vermiştim.

Oldum olası tek başıma kalmaktan nefret ederdim ki bu koskocaman bir kafeydi. Eğer tek başıma kalacak olsaydım muhtemelen sabaha kadar uyuyamayacaktım.

"Rahatsız olmazsın değil mi?"

Beklentiyle sorduğu bu soru yüzümdeki gülümsemeyi arttırırken kafamı iki yana sallayıp reddettim.

"Daha neler efendim, hem sizin kafeniz burası, asıl sizin benden rahatsız olmanız gerekir" dememle yüzünde yamuk bir gülümseme oluşmuştu.

"İsmimle seslenebilirsin Yankı" diye biraz daha bana yaklaştığında nefesimin kesildiğini hissetmiştim.

Kumral saçlarının bir kısmı kaşlarına doğru dökülürken, bir kısmı geriye doğru yatırılmıştı. Benim aksime siyah olan gözleri ise her zaman parıl parıl parlıyordu. Adam yakından bakıldığında daha da yakışıklı oluyordu resmen.

"Peki efend- yani Görkem"

İsmini duyduğunda yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Bu hali beni yeterince etkilerken kendimi tam geri çekecektim ki duyduğum yüksek sesle korkuyla kafenin camına doğru dönmüştüm.

Benimle birlikte aynı şekilde patronum da kapıya doğru döndüğünde şaşkınlıkla kırılan cama izliyorken arkasında beliren adama bakakalmıştık korkuyla.

"Şey pardon, kaza oldu galiba"

Eli ensesini uzandığında dövmeli ve kaslı kolu ortaya çıkmış, ardından ise kaşından akan kanı elinin tersiyle silmişti usulca.

"Elimden geldiğince hızlı hallederim a-" demeye kalmadan camların üzerine düşen bedenle birlikte koşarak yanına ilerlemiştik.

Derdimiz bitmiyordu ki bir türlü.

TESADÜF / GAY / [BxBxB]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora