☾16-Siyah☽

1.8K 205 187
                                    

Kapının ardındaki bağırma sesine odaklanmamak için dudaklarındaki melodi ile kitaplarını düzenliyordu. Jeongin Hyunjin'in odasına bağlı olan küçük odada kalıyordu bu yüzden şimdi yanındaydı. Jisung ise acil birşey olduğunu söyleyip çıkmıştı. Kapının önündeki askerler zor dayanıyorlardı ama Kral hazretlerinin emri olduğu için Veliaht'ın girmesine izin vermiyorlardı.

"Çekilin dedim. Ben sizin veliahtınızım. Emirlerime asla karşı gelemezsiniz."

Hyunjin alayla nefes verdi.

"Ah Chris."

Jeongin prensin yanına gidip elinden tuttu ve yatağa oturmasını sağladı.

"Prensim siz lütfen dinlenin ben halledeceğim."

Hyunjin elini tutan gencin elini sıktı ve okşadı.

"Birşey derse dinleme onu. Baksana. Sesinden belli sarhoş olduğu."

"Tamam Prensim. İçiniz rahat olsun. Halledip geleceğim. Gelirken çay getireyim mi?"

"Çok güzel olur. Bir de şey... Chris'in yemek yediğinden emin ol, olur mu? Aklım onda kalmasın."

Jeongin başını olumlu anlamda salladıktan sonra Hyunjin'in sırtındaki yastığı düzeltti. Eğildikten sonra odadan çıktı ve askerlerin önünde durmuş Chris'e yaklaştı. Chris ile göz göze geldiklerinde eğildi ve yüzüne baktı. Kızarmış gözleri ve kızarmış burnu ağladığını gösteriyordu. Prens Hyunjin haklıydı. Şarap kokusu üstüne sinmişti.

"Veliaht Prensim. Hadi gelin sizi odanıza götüreyim."

"ama Hyunjin?"

Jeongin gülümsedi ve Chris'i kolundan tutup odaya götürmeye başladı.

"Prensimiz uyudu. Kendi ve bebeğin sağlığı için dinleniyor. Onları uyandırmak istemeyiz değil mi?"

Chris başını salladı ve gülümsedi.

"Ne de güzel uyuyordur şimdi. O koyu kahvelerini saklayan perdeler, o titreyen uzun kirpikler ne de güzel gözüküyordur."

"Öyle Prensim. Çok güzel bir eşiniz var."

Jeongin Prensi odasına götürmeye çalışırken karşılaştığı kişi ile derin bir  nefes verdi. Kurtarmıştı onu.

"Komutan Seo."

Changbin hızla prensin koluna girdi ve Jeongin'in karşısına geçmesini sağladı.

"Izninizle komutan Seo. Size birşey söylemek istiyorum."

Changbin devam etmesi için başını salladığında Jeongin devam etti.

"Haddim değil biliyorum ama Prensimizin endişeleri var. Prens Christopher için oldukça endişeli ama sizin onunla nasıl ilgilendiğiniz bildiğinden içi rahat. Ancak söylemediği bir sorunu daha var. Prenses Mina'nın Prensimize olan ilgisi malumunuz. Şuan ki durumdan faydalanmaya çalışacaktır. "

Changbin gülümsedi ve başını yere eğip salladı.

" Prens Hyunjin'e söyle. İçi rahmet olsun. Her daim yanındayım. Ve Prenses konusunda da... Aynı endişeler bende sahibim. Bu yüzden oldukça dikkatli olacağım. "

Jeongin dudaklarından fısıltı halinde çıkan teşekkür ile eğildi ve istemeyerekte olsa geriye döndü. Changbin ile son dönemde yakınlaşmışlardı. Hyunjin geldiğinden beri böyleydiler. Eskiden Prens Felix'in hizmetinde olduğu için birbirlerini görmüyorlardı bile. Changbin gerçekten güçlü ve rütbeli bir askerdi. Tüm kafalar ve kahyalar arasında adı geçerdi. Başarılı, genç, yakışıklı ve bekardı. Kim onu istemezdi ki? Jeongin diğer kahyalar ile yetiştirilirken bazen onunla karşılaşmışlardı. Changbin ona çocuk gözü ile bakmıştı. Bunu çok iyi hatırlıyordu ve ona hak veriyordu. O zamanlar gerçekten küçük gözüküyordu. Her ne kadar aralarında 2 yaş olsa da...

L'avenir-HyunchanWhere stories live. Discover now