Buz

XVIII. Bölüm

Sabah göz bandımı yukarı kaldırdım. Bars Atahan'a baktım. Uyuyordu. Üstünde hiç birşey yoktu. Uyurken daha masumdu. Saçları dağılmıştı. Göğsü kalkıp, iniyordu. Sonra gözlerini açtı. Hemen farklı yöne baktım.
"Sen beni mi izliyorsun?" Dedi sırıtarak.
"Yok öyle birşey."
"Kızların beni izlemesine alışığımdır ben. İzle canım." dedi sonra yüzü koyun yatıp, uyumaya devam etti. Gülümsedim.
Kalkıp, aynaya baktım. Gri çizgili pijama altım büyük geliyordu. Bugün nedense biraz mutluydum. İçeriye gidip, müzik açtım.
"Bu ne sabah sabah ya?" Diye salona geldi Bars.
"Joan Jett."
"Uyuyoruz şurda. Bir rahat ettirmedin."
"Sabahları ne kadar çekilmez oluyosun Bars Atahan."
Üstüne tişört giymemişti. Geniş omuzları, uzun boyu ve güzel kaslarıyla duruyordu. Saçları dağılmıştı
"Duruma göre değişiyor." dedi sırıtarak. Koltuğun üstünde duran yastığı fırlattım.
"İğrençsin."
Odanın telefonunu alıp, resepsiyonu aradı.
"İki kişilik oda kahvaltısı gönderin. Oda 153."

Kahvaltı ederken Bars Atahan birşeyler düşünüyordu. Onu izledim. Esmer teni, gözlerinin yeşilini belirginleştiriyordu. İnci gibi dişleri ilk dikkat çeken şeydi. Telefon çalınca irkildim. Tabağı sehpaya koyup, açtım.
"Efendim?"
"Gece. Ben Amy. Özledim seni."
"Bende özledim. Nasıl gidiyor?" İngilizce konuşmaya başlayınca Bars yan gözle baktı.
"Buralarda olaylar karışık. Büyük Patron olaylardan memnun değil."
"Ama sen dikkat et lütfen. Bir yerlere gitme ihtiyacı duyarsan, buraya gel."
"Tamam bebek. Teşekkürler." diyip kapattı.

"Akşam altı da toplantı var. Resepsiyonun önünde ol. Kıyafet hakkında söylediklerimide unutma." dedi Bars. Sonra üstüne tişört giyip, çıktı. Bavulum en dip köşelerinde olan, hep yanımda bulundurduğum siyah elbisemi çıkarttım.
Bugün bu iş sona ericekti. Ankara'da halledicek ve İstanbul'a döndüğümde sorunum kalmayacaktı.
Saat dörtte hazırlanmaya başladım. Kumral saçlarımı topladım, yeşil büyük gözlerime siyah far makyajı yapıp, dudağıma bordo ruj sürdüm.
Aynaya baktığımda güzel olmuştum. Sigara yakıp, elbisemle bakıştım.