11🎶'Karşılaşma

801 70 10
                                    

11| Karşılaşma

-Atlas-

Zaman kavramını pek çok defa sorguladım. Gerçekten üzerine saatlerce düşünebileceğim binlerce soru, sorabileceğim bir konu olduğunu düşünüyorum. Felsefeyle ilgilenenler az çok halimi anlayabilir aslında. Ben her şeyi sorgulayan yüzlerce soruyla cevapsız bir şekilde baş edebilen biriyim. Çünkü kimseyle uzun sohbetler kuramıyorum ve maalesef yakın olmadığım kimseyle rahatça konuşamıyorum. Bu sebeple tüm soruları kendime sorup, kendimi yanıtsız bırakıyorum.

Bahsettiğim konuya dönecek olursak, sanırım zaman kavramını yitirmiş bulunmaktayım.

Her şey çok hızlı gerçekleşti ama galiba en baştan başlamalıyım...

Abimin ve yeni en yakın arkadaşının -bu kişi Arın oluyor- ısrarlarıyla hiç tanımadığım iki insanın partisine gelmiştim. Parti sahiplerinin adını bile bilmediğim için bir açıklama yapamıyorum.

Mahalleye taşıdığımızdan beri her şey tuhaf bir şekilde yolundaydı. Abim okulun ilk günü yeni kankalar bulmuş çevre edinmişti. Zaten yakışıklı ve samimi birisi olduğu için zorlanacağını düşünmemiştim. Benim ise, sürekli küfür edip kaba konuşan bir çocuktan başka konuştuğum kimsem yoktu. Ve ne hoş ki o çocuğun evinin bahçesinde küçük çaplı bir partideydim.

Abim geldiğimiz gibi arkadaşlarının yanına koşunca utanıp peşinden gidememiştim. Kendime kimsenin olmadığı bir alan arayıp bulunca küçük ama seri adımlarla ilerledim. Yerlere serilen renkli minderlerden birine yerleşip kaba komşum beye mesaj atmak için telefonumu elime aldım. Tam o sırada yanıma biri oturunca irkilip bakışlarımı o yöne çevirdim. Kumral saçlı bir çocuk rahatça mindere yayılmış bana bakıyordu. "Selam!"

"S-selam." Onun enerjik ve güçlü sesine karşı benim sesim bir mırıltıdan ibaret çıkmıştı.

Bozuntuya vermeden gülümsedi. "Kimse Alkım'ın partisinde yalnız kalamaz diye düşünerek yanına geldim. Söyle bakalım neden yalnızsın?" Alkım mı, kaba komşum beyin adı Alkım mıydı, bu isim çok güzeldi. Anlamı sanırım gökkuşağı demekti. Taktığım lakabın fazla uzun olması aklımı karıştırırken en yakın zamanda kısaltmayı bir kenara not ettim.

"Yalnız olmayı seviyorum." diyebildim.

"Olmaz öyle." diyerek başladığı konuşma neredeyse bir saat sürmüştü. Adının Furkan olduğunu öğrendiğim çocuk öyle çok konuşuyordu ki yanından kalkıp gidememiştim. Normalde insanlara açıklama gereği yapmadan kafama göre hareket ederdim fakat Furkan'ın anlattıkları saçmalık olmasına rağmen sonunu merak ettiren türden anılar olduğu için bunu gerçekleştirememiştim. O sırada telefonum titreyince karşımdaki çocuğa aldırmadan çıkartıp gelen mesajı cevapladım. Onun da pek umurunda olduğu söylenemezdi, gereksiz bir kopya çekme anısını anlatmakla meşguldü.

Komşum beyden gelen mesajı yanıtlarken dudaklarım istemsizce kıvrılmıştı. Kısa süren konuşmamız erkeklerden hoşlandığımı yanlışlıkla söylememle son bulmuştu. Panikle Furkan'ı umursamadan yerimden kalktım. Çimenlerin üzerinde bir ileri bir geri yaparken aklıma beni her durumdan kurtaran kuzenim gelmişti. Evin açık kapısından içeri adımlayıp Ahu'yu aradım. Birkaç çalıştan sonra telefon meşgule alınınca aramayı boş verip mesaj gönderdim.

Tam tahmin ettiğim gibi Ahu beni sakinleştirip bir çözüm yolu bulacağını söylemişti.

Rahatlığın verdiği his ile yabancısı olduğum evin salonundaki koltuğa bıraktım kendimi. İçeride kimse olmadığı için rahattım doğrusu. Acaba komşum bey nerelerdeydi?

"Hay amına koyayım senin Buğra. Ben Güney miyim sikik herif?" Salonun kapısının önünden gelen sesle yerimde irkilip koltuğa biraz daha sindim. Duyduğum ses son derece kalındı ve sinirli olduğu çok belliydi.

Birkaç saniyelik sessizlikten sonra yine aynı kişiyi duydum. "Elini siktiğimin pezevengi ben Güney değilim diyorum, git onu ara sal beni bir!" Duyduğum küfürler bünyeme ağır geldiği için yutkunma ihtiyacı hissetmiştim.

"Bak güzel kardeşim, Buğra'cığım, bir kere de şu mereti götünle değil ağzınla iç ulan. Şimdi kişilere gir kardeşim, girdin mi? F harfine gel bakayım ne yazıyor. Fatma'yı geç, Filiz'i de geç, Ferda'da değil. He, Fırat! Kimmişim ben? Filiz siksin seni beyinsiz piç! Fırat ulan Fırat. Heh şimdi G harfine bak bakayım." Telefonla konuştuğunu çoktan anlamıştım. Karşı taraftan cevap beklediği süreçte oluşan sessizliği bana doğru yaklaşan adım sesleri bölmüştü.

Adının Fırat olduğunu öğrendiğim adam sanırım bana yaklaşıyordu. Ama evdeki tüm ışıklar kapalı olduğu için beni görebileceğini sanmıyorum. "Gözde değil, Gazanfer hiç değil. Heh, Güney'de dur. Ben şimdi telefonu kapatacağım sende Güney'i arayacaksın tamam mı sik beyinli arkadaşım?"

Sesin sahibi koltuğa doğru gelip hiç düşünmeden kendini yanıma bıraktı. Beni karanlıkta fark etmemişti ama telefon kapandığında nefesimi rahatlıkla duyabilirdi. Her şeyi geçtim nasıl kalkıp gidebilirdim ki?

Komşumla tanışmak istiyorum ama sanırım önce bu adamdan kurtulmalıyım, asıl sorun bunu nasıl yapacağım. Ve bilin bakalım kimin bu konuda en ufak bir fikri yok?

"Manyak herif." Az önceki sinirli sesinin aksine bu sefer daha sakin konuşmuştu. Telefonun ışığının yanıp söndüğünü görünce kapandığını anladım. Adam gözlerini kapayıp başını koltuğa yasladığında nedensizce yüzüne baktım. Dışarıdan vuran hafif ışıkla yakışıklı bir yüze sahip olduğunu az çok görebilmiştim. Neden bu kadar çok küfür ediyordu acaba, ne kadar kabaca.

Gözleri birkaç dakika kapalı kalınca uyuduğunu düşünerek yavaşça koltuktan kalkmaya yeltendim. Ama tüm aksiliklerin benim başıma geldiğini yine gözden kaçırıyordum. Tam o an adamın telefonu çalmaya başlamış ekrandan yayılan güçlü ışık odanın bir kısmını aydınlatmıştı. Düzeltiyorum, odanın benimde içinde bulunduğum kısmını aydınlatmıştı. Ve bu da sesle beraber gözlerini açan bedenin beni görmesi ve okkalı bir küfür savurarak ayaklanmasına neden olmuştu.

Alt dudağımı ısırarak adama baktığımda duvardaki düğmeye dokunduğunu ve ışığı yakmaya çalıştığını görmüştüm. O an yanan ışıkla gözlerim kamaşmış, uzun süredir aşina olduğum karanlıktan sonra ışık camını yakmıştı. Birkaç defa gözlerimi kırpıştırdıktan sonra bana dehşet içinde bakan adamla göz göze gelebilmiştim.

Ve sanırım...

Bu kahve gözler ona acıyı anlatıyordu. Sevgisizliği, ilgisizliği, yalnızlığı ve mücadeleyi. Ne tuhaf diye düşündü, aynaya baktığında gördüklerinin aynısını bu kahvelerde görmüştü çünkü.

...zaman kavramını yitirmiştim.

.

🎶yeeey
sonunda yüz yüze gelebildiler

atlasın iç dünyasını nasıl anlatacağımı bilmiyorum çok düz oldu bölüm üzgünüm

Penumbra | bxb | daddy issuesWhere stories live. Discover now