8.bölüm

12.6K 630 97
                                    

bölüm şarkısı=> Manga ft Gökse- Dursun Zaman

Her bölüme oy vererek kitabıma destek olduğun için teşekkür ederim🌼
sunnybear1979

°
İnsan en çok neyden kaçardı? Korkularından mı, yalnızlıktan mı, eksikliklerinden mi?

Hayır, bana kalsa insan en çok kendisinden kaçardı. Kendi kendini yitirmekten korkardı insan... Tıpkı benim gibi.

Bir çok şeyden korkuyordum. Acı beni omuzlarına almış göğe yükseltiyordu fakat ben yükseklikten korkuyordum.

Karanlık her derdimde yanımda olmuş beni kucaklamıştı fakat ben karanlıktan korkuyordum.

Yalnızlık her anımda yanımda olmuş ve beni asla bırakmamıştı fakat ben yalnızlıktan da korkuyordum. Tüm bunlardan kaçarken aslında kendimden kaçıyordum.

Beni bu hale yalnızca ben getirmiştim. Beni ben yitirmiştim, beni ben tüketmiştim ve nasıl toparlanıp ayağa kalkmam gerektiğini bilmiyordum.

İşittiğim kapı zili sesi ile beraber ayağa kalktım. Salondan çıkmadan hemen önce saate baktığımda 00.36 olduğunu gördüm. Bu saatte kim gelmiş olabilirdi ki? Altımda ki penye şortu aşağı çekiştirerek kapı deliğinden baktım. Gözlerim gördüğüm yüz karşısında titrediğimde yutkunarak arkamı döndüm. Kalp atışlarım korku ile hızlanırken ellerim titremeye başlamıştı.

Onun burada ne işi vardı? Burayı nasıl bulmuştu?

"Aç kapıyı evde olduğunu biliyorum." keskin sesini işittiğimde hızla kapıya döndüm. Ne yapacaktım şimdi?

Kapıyı sert bir şekilde tıklamaya başladığında tekrar delikten baktım.

"Elyasa aç şu kapıyı yoksa kıracağım." Yapardı. Ne olursa olsun dediğini yapar ve bu kapıyı kırardı. Sonrasında ne olacağını düşünmek dahi istemiyordum. Yıllardır yakamdan düşmeyen insandı o. Annemin ölümünde babamı suçlu görmüştü ve sırf babamı savunuyorum diye bana da bilenmişti.

Onu yıllarca babamdan ve kendimden uzak tutabilmiştim. Ama şimdi kapıma dayanmıştı. Ne gelirdi ki elimden?

"Aç diyorum, içeridesin biliyorum." sesini duydukça midem bulanıyordu. Gözlerimin dolmasına ve hatta dolan yaşların yanaklarımdan akmasına engel olamadan hızlı adımlarla salona döndüm. Israrla çalan kapıyı umursamamaya çalışarak titreyen ellerimle telefonuma uzandım. Amacım polisi aramaktı fakat parmaklarımın rehbere girerek onu aramasına engel olamamıştım. Neden onu arıyordum? Nasıl bu denli güveniyordum? Bir kaç çalıştan sonra erkeksi sesini işittim.

"Elyasa?"

"Tan." diye mırıldandım sessizce. "Buraya gelebilir misin?" Beni duymasından ölesiye korkuyordum ve bu yüzden kısık sesle konuşuyordum.

"Ağlıyorsun, siktir! Elyasa iyi misin?"

Hıçkırmamak için elimi ağzıma kapatarak kafamı iki yana salladım. "Hayır, gelmen lazım." açıklama yapabilecek durumda değildim.

"10 dakikaya oradayım." telefonun kapandığına dair sesi işittiğimde kulağımdan uzaklaştırarak orta sehpaya koydum.

Kapı sertçe vurulmaya devam ediyordu. Korkuyla L koltuğun en köşesine sinerek başımı dizlerime yasladım ve kollarımı bedenime sardım.

"Geçecek." diye fısıldadım. "Her şey gibi bu da geçecek." bu beni rahatlatıyordu.

"Bu burada bitmedi Elyasa, gölgen gibi peşinde olacağım." tehdidinin ardından kapıya vurmayı bıraktığında derin bir nefes alarak ayağa kalktım. Temkinli adımlarla dış kapıya ulaştığımda delikten baktım.
Yoktu.

BAYKUŞ (bölümleri kaldırılmamıştır.)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu