10. Bölüm

141 12 5
                                    

O ana dair hatırladığım tek şey Hana'nın başımın ucuna gelip "cennette görüşürüz abla" diyişiydi...

Olan şeyleri duyuyordum, hatta duymak bile sayılmaz, hissediyordum ama gözlerim karanlıktan başka bir şey görmüyor. Her şey film şeridi gibi geçti, Yeonjin'in ağlamaları, doktorun "acil ameliyat odasına!" diyişi, ameliyat cihazının sesi, neşterle kesilmem, serumla kan vermeleri, sedyeye yatırılışım, parmağımdaki kalp ritim cihazı, yoğun bakım odasına alınmam falan filan. Hiç bir şey bilmiyorum, tek bildiğim...ölmemiş olmam. Yaşıyorum ama buna yaşamak denirse. Yaşamak istiyorum çünkü 19 yaşındayım, hayallerim var, arkadaşlarım, ailem, ilerdeki mesleğim, köpeğim, kardeşim... benim yaşamak için bir sürü sebebim var, ölmek için değil. Küçükken bir kuşum vardı, turuncu lekeleri olduğu için ona "portakal" adını vermiştim. Portakal'ın bir sürü yavrusu vardı, hepsi yeni doğmuştu fakat bir hastalığı vardı Portakal'ın. Normalde hastalıktan dolayı kalan ömrü 1 hafta gibi bir süreydi ama Portakal 1 ay boyunca yaşamak için mücadele verdi, çünkü onun yavruları vardı, onun sorumluluğu, büyütmesi gereken bir sürü yavruları var. Onların babaları yoktu, terk edip gitmiş. Portakal tüm yavrularınının hem annesi hem babası oldu. Yavrular ilk tüy çıkarttığı sürede Portakal öldü, ama tüm yaşamı boyunca onları büyüttü, sorumluluğunu yerine getirdi ve öldü. Bende Portakal gibi olmak istiyorum, tüm sorumluluklarımı, hayallerimi yerine getirdikten sonra ölmek istiyorum, daha çok gencim. Eğer bir insan ömrünün yarısı ortalama 30 yıl falan diye düşünürsek daha hayatımın ortasında bile değilim, sadece 19 yaşındayım. Annem beni bir araba kazasında ölmem için 9 ay karnında taşıyıp doğurmadı, vatana hayırlı bir evlat olmam için doğurdu, ben daha hiçbir şey yapmadım, ölmüş olmam.

Yavaş yavaş ayıldığımı hissettim, etrafımdakileri duymaya başladım, kemiklerimin tekrar canlandığını anladım. Hala gözümü açmamıştım ama başımın ucunda ağalayan biri olduğunu duyabiliyorum, bu ses sanırım Yeonjin'e ait. Gözlerim açılmaya başlayınca tam da tahmin ettiğim gibi o kişinin Yeonjin olduğunu gördüm. Benim gözlerimi açtığını görünce hemen gözleri parladı ve bana koca bir kucak açtı. "Aman tanrım sonunda gözlerini açtın Yunaaağğ. Sen çok güçlü bir kızsın seni çok seviyorum"

"Yeonjin, biraz sakin ol canım acıyor!"

"Ö-özür dilerim, çok çok çok özür dilerim"

"Annemlerin haberi var mı?!"

"Hayır, ama birazdan arıyacağım"

"Hayır sakın! Lütfen arama, çok üzülecekler"

"Ama-"

"Lütfen Yeonjin"

"Tamam, annene ne diyeceğim?"

"Bir kaç gün bizde kalıcakmış dersin"

"Peki" aklıma hemen Hana geldi, en son bana cennet mennet bir şeyler dedi ama hatırlamıyordum

"Hana.."

"Ne?"

"Hana nerde"

"Yuna.. yapma şöyle"

"Ney yapma ya! Hana nerde"

"Hana yok Yuna!"

"Ama ben onunla eve gidiyordum, bana abla dedi, koru beni dedi, bu olamaz, beni bıraktı mı? Nereye gitti? Arkadaşlarıyla mı?"

"Yuna, Hana öldü"

"Ama gördüm diyorum anlamıyor musun!"

"Annen sakinleştirici yerine başka bir hap vermiş, kırmızı reçete hayal falan bir şeyler dedi."

VAMPİRE | Lee Felix~Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum