Bölüm 7| Sır kütüphanesi.

47 10 1
                                    

Arayı çok açtık biliyorum. Ama artık geldim ve yazmaya devam edeceğim. Eğer buralarda hala birkaç kişi varsa bu bölümü onlara ithaf ediyorum. 🌸

"Sır kütüphanesi."

| | | \ |

Troes aynaları kırarken duyduğu seslerle duraksadı. Bir kadın sesiydi bu. Ve ona, Troes'e, sesleniyordu.

Ayağını kaldırdı. Biraz önce tuz buz olan aynanın kırıklarına basarak onun yanındaki diğer aynanın karşısına geçti. Yansıması değişmemişti. Hala o kadın vardı karşısında.

"Bana sen mi sesleniyorsun?" Çıt yoktu. "Bana bir şey mi demek istiyorsun?"

Çıt çıkmıyordu. Duyduğu şeylerin gerçekliğini ayırt edemezken biraz daha bekledi, etrafına bakındı. Fakat hala görünürde biri yoktu. Ardından ayağıyla sertçe karşısındaki aynaya vurdu. Ayna parçalara ayrılıp yere düşerken şiddetli bir çığlık duyuldu etrafta.

"Canımı yakıyorsun!"

| | | \ |

Saye kendine gelirken hala bir şeyler sayıklıyordu.

"Canımı yakıyorsun, canımı yakıyorsun."

Zar zor gözlerini açarak etrafın bakındığın da odasında, yatağında uyuya kaldığını fark etti. Üzerinde hastaneden geldiği kıyafetleri vardı. O kadar yorulmuştu ki gözleri eve geldiği vakit açık kalmaya daha fala dayanamamıştı. Fakat şimdi vücudundaki acılarla uyanmıştı. Gördüğü rüyanın etkisiyle elini kalbine götürdü. Rüyasındaki her şeyi hissettiğini düşünüyordu.

"İlk defa her anını yaşadığım, hissettiğim bir rüya..."

Kendi kendine söylenirken sertçe yutkundu. Hala rüyanın etkisinden çıkamamıştı. Boğazının kuruduğunu fark edince su içmek için komidinin üzerindeki bardağa uzandığında bardağa bulaşan kan ile olduğu yerde öylece donup kaldı. Gözleri ilk önce ellerini oradan da kolunu takip etti. Koluna, beyaz gömleğine kan bulaşmıştı. İçini büyük bir korku kaplarken yataktan kalkınmaya yeltendi. Fakat acıları buna pek müsaade etmemişti.

Artık vücudunu  titreme alırken yavaş ve dikkatli bir şekilde yataktan kalktı. Aynasının karşısına geçtiği vakit yine o adamı görmüştü karşısında. Bu yansımadan daha büyük bir problem ile karşılaştığının farkındaydı. O yüzden gömleğinin düğmelerini yavaşça çözerek yansımasına baktı. Mühür kanıyordu. Kolunda da birkaç cam batığı vardı.

"R-rüya." diye mırıldandı. Artık iyice korkmaya başlamıştı. Göz pınarlarında hazırda bekleyen yaşlar yüzüne firar ederken o diğer eliyle cam kırıklarını çıkardı.

"Korkuyorum." dedi yansımasına bakarken. "Artık senden de kendimden de korkuyorum."

Ağlaması şiddetini arttırmıştı. Saye bunu umursamadan cam parçalarını vücudundan çıkarıyordu. Sakinleşmek için bir çabası yoktu. Ağladıkça rahatlıyordu sanki.

"Kimsin sen? Kimsin?!"

Oda da bu sefer Troes'in haykırışları yankılandı. Saye öylece donup kaldı. Tuzla buz olan camların üzerine ellerinden akan kan damlaları damladı.

| | | \ |

"Kolay gelsin, bir şey sorabilir miyim?"

"Buyurun." dedi kadın. Gözlüklerini aşağıya indirerek Saye'yi ufaktan süzmüştü.

"Deniz Bey'i arıyordum. Burada çalıştığını söylediler."

Kadının bakışlarındaki keskinlik gittikçe artmıştı. Tekrar baştan aşağıya süzdü Saye'yi.

KIZIL TAŞ: MÜHÜRWhere stories live. Discover now