16

2.4K 375 188
                                    

"Günaydın!"

"SAĞ OL!"

"RAHAT."

Jisung 2 saatlik uykusu ile askerlerinin başında geziniyordu. "Bugün çarşı izni günü biliyorsunuz." Bütün askerler mutlu mutlu dinliyordu. Çarşı izni sürekli olan bir şey değildi. Birkaç hafta sonra tekrar çıkabilirlerdi. Bu yüzden çoğu çıkamayan asker, çıkan arkadaşlarına ihtiyaçlarını aldırıyordu.

Minhonun gözleri Jisung'un yüzünü keşfederken Jisung hafifçe gülümsedi. Askerler mutlu bir yüz ifadesi ile hazır pozisyonda dinliyorlardı. Ee çarşı günü tabii mutlular.

"Var mı soracağınız bir şey?"

Jisung'un sakin sakin konuşması ve mutlu bir modda olması çoğu askerde soru işareti bırakmıştı. "Komutanım." Askerlerden biri konuştuğunda Jisung konuştu. "Buyur koçum."

"Saygısızlık ediyorsam beni affedin ama, uyumadınız mı?" Jisung konuşan askerin yüzüne biraz bakmış mırıldanmıştı. "Uyumadım, sen nasıl anlıyorsun amına koyayım?"

"Askeriyeye gelmeden önce taşeron işçiydim. Çoğu usta mesai attığı için gözleri böyle gözükürdü. O kadar çok gördüm ki. Alışkanlık olmuş herkese uyuyup uyumadığını soruyorum."

Jisung uzun uzun karşısındaki askere baktı. "Wooyoung, aslanım seni ayrı bir seviyorum ya. Çarşı izninde iyi gez eğlen tamam mı?"

"Emredersiniz komutanım."

Jisung askerlerin sorusu varsa yanıtlıyordu. Soru soracak olan kimse kalmadığında normalden biraz yüksek ses tonuyla konuştu.

"Asker!"

"Emredin komutanım."

"Hazır ol!"

Bütün askerler hazır pozisyona geçtiğinde hepsi anlamıştı. Birazdan salacaktı. "İYİ EĞLENCELER ASKER!"

"SAĞ OL!"

"Dağılın."

Jisung emir verdiğinde bütün askerler hazır pozisyondan çıkıp dağılmıştı. İzinler sırayla olurdu. Bütün askerler çıkmazdı. Kimisi içeri girmiş kimisi dışarı çıkmıştı. Minho yavaşça Jisunga yaklaşıp bir elini omzuna attı.

"Biz de mi dışarı çıksak ya?" Jisung kafasını hafifçe salladı. Onaylar tonda da bir mırıltı vermişti.

"Olur, nereye?"

"Neresi olsun?"

İkisi de birbiri ile zaman geçirmeyi çok istiyor ama karar veremiyorlardı. "Ormana gidelim?" Jisung'un bu sözü Minhonun yüzünde arsız bir gülümseme oluşturdu. "E madem ısrar ettin bu kadar, hadi gidelim."

Minho arkasını döndüğünde Jisung kıkırdadı. "Çok değişiksin Minho.."

İkili arabaya bindiğinde bahçede oturan ikili başından beri her şeyi izliyordu. "Bunlar daha dün kedi köpekti, ne oldu ya?" Elinde kek olan oğlan konuştuğunda diğeri onu onayladı. "Bilmiyorum Felix. Ama net bir şeyler olmuş. Minho komutanın gözlerinin içi gülüyordu resmen."

Felix kafa salladı. "Doğru dedin, Jisung komutan her fırsatta kavga çıkartırdı. Vay be şaşırdım."

"Jisung komutan mutlu bugün. Akşam anamızı sikmez umarım."

Changbin sessizce elindeki kek paketini buruştururken Felix göğüs kabarttı. "Bizim oralarda bir söz vardır koçum, söyleyeyim mi?"

"Senin benim gibi kaç tane koçun var yarram. Neyse söyle."

"Hamurun bayatı delikanlının aklını alır derler."

"Ne alaka şimdi bu ya?"

"Çok alâka. Ben çok Kolpaçino izledim."

1987 -MinsungWhere stories live. Discover now