1.2

1.4K 86 13
                                    

Birkaç saat uyumamın ardından hastaneye geri geldiğimizde birbirimizle birkaç kelimenin haricinde bir şey konuşmamıştık bile.

Asansörden indiğimde tam onun odasına doğru yol alıyordum ki gördüğüm karmaşayla anlık durmanın ardından koşmaya başladım. Yoğun bakımın camının önüne geldiğimde ise bir yandan ağlıyor bir yandansa dua ediyordum sessizce.

"Uyandı" doktorlar dışarı çıktığı anda beni rahatlatacak o kelimeyi söylerken derin nefesimi dıaşrı verdim.

"İçeri girmelim" kafasını salladı doktor.

"Klasik fazla yormayın cümleleri, içeri girebilirsiniz" kafamı sallayıp anında içeri girdiğimde İsaac'in gözleri beni buldu.

"İyi misin İsaac? Bir yerinde bir ağrı var mı? Boynun? Boynun kötüydü."

"İyiyim Angela" endişeyle gözlerimi kapatıp açtığımda fark ettim ki endişeli olmak beni gerçekten çok yoruyor

"Tanrım senin için çok endişel-."

"Ben iyiyim Angela!" Birden bağırmasından dolayı irkilmiş ve anında da kırılmıştım. Ben şimdi ne yaptım ki ona?

"Şey tamam o zaman, Tamam ben gideyim diğerlerini çağırayım daha iyi olur, ihtiyaç yok zaten burda bana" anında ağzımdan dökülenleri toparlayamazken bakışları yumuşadı hafifçe

"Angel üzgünüm bağırmak istememiştim. Hem öyle deme sen benim kardeşimsin" alayla gözlerimi ona döndürüp gülümsedim.

"Önemli değil İsaac, hayatının ortasına birden girip merkezi olamazdım zaten. Her neyse, çağırayım ben arkadaşlarını" Ağlama Angela, sakın ağlama.

"Angela-" ona tek kelime hakkı bile tanımadan dışarı çıktığımda diğerleri içeri girmişti. Ve İçeri girdikten 5 dakika sonra gülüp eğlemeye başladılar. Neden onlarla eğleniyor da benimle eğlenemiyordu ki?

Oturduğum yerden kalktım ve dışarı doğru yürümeye başladım. Hastaneden dışarı çıktığımda ise ormana doğru gitmeye başladım. Ormanda büyük bir ağaçta küçük bir ağaç evim vardı. oraya doğru gidiyordum.

Ağaç eve vardığımda hemen ağaca tırmanmaya başladım. Buranın içinde sadece yastık ve battaniye vardı o kadar başka hiçbir şey yoktu. Oturdum ve düşünmeye başladım neler olacak? Stiles'ı nasıl bulacağız? Onileri nasıl alt edeceğiz? İsaac ne zaman beni tam olarak kabul edecek? Aklımda o kadar çok cevaplanmamış soru var ki beynim patlayacak gibi. Tam o sırada dışarıdan gelen bir kalp atış sesi işittim. Ve Yavaş ve ağır adımlarla ağaç evden dışarı çıktım.

Ama düşündüğüm gibi tehlikeli bir durum yoktu ki aksine Gelen kişi Derek'ti. Sahi bu adam nasıl her yerden çıkıyordu.

"Kokuna alıyorum ve bu yüzden seni takip edebiliyorum ama istersen giderim." Hassiktir ben bunu sesli mi düşünmüştüm.

"Öyle demek istemedim sadece şaşırdım, gel hadi." onu içeri davet ettim.

"Sen bunca şeyi yaparken nasıl oldu da seni görmedim ben hiç" omuz silktiğimde gülümsedim biraz da

"Ben seni görmüştüm, kızgın gözlerle etrafa bakıp kontrol ediyordun ama İsaac'i hiç görmemiştim" hafifçe gülümsediğimde ben de gülümsedim

"Bazen İsaac'i tehlikeli işlerden uzak tutuyorum da ondandır."

"Beni tanımadan bana iyilik yapmayı nasıl başarıyorsun?" Hafifçe güldüğümde birazcık yüzünü yaklaştırdı bana

"Bilmiyorum." gözlerini kapatıp burnunu burnuma sürterken gözlerim kapandı yavaşça.

"Neden kaötjn hastaneden?" Cevap vermek istedim, sanki bu büyülü an bozulurmuş gibi hissettiğimden sadece omuz silktim ona.

"Konul Angela, neden çıktın hastaneden?"  Yüzümü ondan çekip sırtımı tahta duvara yasladım.

"Küçücük kalbim kırıldı da ondan" o da yanıma yaslanmak yerine bağdaş kurup yaklaştı bana.

"Ne oldu?"

"İsaac'e iyi misin diye sordum iyiyim dedi senin için çok endişelenmiştim dedim ve bağırdı bana. Derek ilk defa bu kadar kırıldığımı hissettim ve dahası yaptığım hiçbir şey yok" normalde de çatılımolan kaşlarıniyice çatıldı.

"Normal de böyle bir şey yapmazdı neden böle bir şey yaptı?"

"Ben Bilmiyorum Derek. Sadece kalbimi kırdı, anlıyor musun? Kalbimin kırılan sesini duyabileceğim kadar kalbimi kırdı"

"Ağlama Angela."

Aslında ağladığımı yeni anlamıştım. Elimi yavaşça yüzüme götürdüğümde buluşan su yüzümü buruşturmama neden oldu ki o anda Derek ellerini yanaklarıma getirdi ve gözyaşlarımı sildi. Bakışlarımı güzel gözlerine çıkardığında aynı zamanda gelen cesaretle belimi doğrultup yaklaştım ona.

O da sanki bunu bekler gibi bana yaklaştı ve beni öpmeye başladı. Sanki bu sevgi doluydu. Aynı şekilde sevgiyle karşılık verdim. Nefessiz kalınca ayrıldık. Alnını alnıma yasladı ve konuşmaya başladı.

"Bir şey söylemem gerek" bir elini çıkartmış yanağımı okşarken sessiz ses tonu beni kendine yaklaştırıyordu. Hafifçe kafamı sallayıp izin verdim ona.

"Ve bu önemli tamam mı?"

"Tamam." Dediğimde derin bir nefes aldı ve bütün hayatımı etkileyecek o iki kelimeyi söyledi.

"Seni Seviyorum"

Şaşkınlıktan az daha dudaklarım aralanacaktı. Ne yani bu adam beni seviyor muydu? Ne ara beni sevdi ki? Beni o kadar tanıyor mu ki? Gerçi ben onu sevecek kadar tanıyor muyum ki? Bazen sevgi böyle şeylerle bile olabiliyor galiba

Bu sefer onu öpmeye başlayan taraf bendim ama sadece dudaklarımı dudaklarına bastırdım bu arada içinde bulunduğu durumun şokundan dolayı gözleri şaşkınlıkla açılmıştı.

"Ben de seni Seviyorum Derek"

----------

DARK { Derek Hale }Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin