Mercan'ı kaybettiği günün birinci ayıydı bugün. Sevdiği kadını toprağa vereli tam bir ay olmuştu. Üstelik Sinan daha aşkını itiraf bile edememişti ona. Arkadaşıydı onun Mercan. Yıllardır arkadaşıydı, ta ki Sinan ona karşı farklı duygular besleyinceye kadar. Kızın en ufak haraketi Sinan'ın içini kıpır-kıpır ediyordu. Zaten alışmıştı Sinan, onunla birlikte gülmeye, onunla birlikte ağlamaya.
Sevmeyi öğretmişti ona Mercan. Hayatı sevmeyi, doğayı sevmeyi, çiçekleri sevmeyi. Çünkü Mercan hayatı çok severdi. Sinan'a da sevdirmişti işte. Mercan sayesinde yaşamayı sevmişti Sinan.
Şimdiyse yaşamayı seven o hayat dolu kız, bu toprağın altında yatıyordu. Ne garip değil mi? Sinan'a yaşamayı sevdiren Mercan onu geride bırakarak gitmişti. Mercan gitmişti fakat Sinan hala yaşıyordu. Onun mezarının başındaydı her gün. Oraya gelir yaşadığı olayları Mercan'a anlatırdı.
Bugün de aynısını yapmıştı. Okuldan çıkmış ve mezarlığın yolunu tutmuştu. Şimdi kızın yanı başında duruyordu.
"Gitme, Mercan," dedi toprağı avuçlarken. Ama çok geç olduğunu biliyordu. Mercan onu terkedeli tam bir ay olmuştu. Sinan onun hayalini görebilmek için ne kadar yalvarmıştı Tanrı'ya. Gel gör ki onun tüm yalvarışları, isyanları cevapsız kalmıştı. Onun için artık yaşanılacak bir hayat yoktu. Sinan'ı ölümün ucundan çekip alan, ona hayatı bahşeden canından çok sevdiği kişi gitmişti. Döneceği bir hayatı yoktu, geriye kalan yıllarını bu mezar taşının yanında geçirmeye hazırdı.
"Güzelim, okulda hala seni konuşuyorlar. Seni sevmeyen, arkandan her gün dedikodunu eden Cansu bile birden-bire seni sever oldu. Ölüm ne garip şey değil mi? Yaşarken kıymetini bilmeyen insanlar, öldüğün zaman sana değer verdiğini iddia ediyor. Seni çok üzdü o kız. Yine de yufka yüreklisin sen.. affetmişsindir onu. Ama ben affedemiyorum. Çillerinle dalga geçtiği gün geliyor aklıma. Bunun için çok ağlamıştın hatırlıyor musun? Ben de sana çillerin çok yakıştığını söylemiştim. Mercan, kalksana artık," burnunu çekip akmakta olan göz yaşlarını sildi. Ağlayarak Mercan'ı üzmek istemiyordu. Yine de elinde değildi.
"Babam geldi bugün. Annemden yaptıkları için af diledi. Hatta dizlerine kapandı biliyor musun? Annem onu affetmedi. Sanırım bir daha hiç barışmayacaklar. Sen haklı çıktın meleğim. Bu sefer annem o adamı affetmedi. Ben tekrar o bağrışmaları, kavgaları duymak zorunda kalmayacağım. Yine de uzun zaman sonra babamı görünce.. Sana çok ihtiyacım var be Mercan." Bu sefer dayanamayarak boğazından bir hıçkırık kaçırdı.
"Özür dilerim, özür dilerim. Lütfen ağladığım için üzülme. Sadece bazen.. keşke yanımda olsan ve bana sarılsam diyorum. Sıcaklığını tekrar hissetsem. Ellerini tutsam yine, gözlerinin içine bakabilsem.. Hayalini görüyorum bazen. Dokunmak istediğim zaman kayboluyor.. Sen bunları düşünüp üzülme olur mu? Ben.. ben iyiyim. Ben iyiyim Mercan. Sana söz vermiştim ya ben. Senin için yaşayacağımı söylemiştim. Hastane odasında.. elimde senin kanın vardı. Sen.. sen nefes alamıyordun." Gözlerini sıkıca kapatıp bir süre sustu. O an gözlerinin önüne geldiği zaman kalbine bıçak saplanıyormuş gibi hissediyordu.
"Son nefesini vermeden önce bana 'yaşa' dedin. Benim için yaşa, dedin. Zaten hala yaşıyorsam bu sadece senin için. Mercan, sen benim ilk aşkımdın. Ben bunu sana son nefesinde bile söyleyemedim. Sana 'seni seviyorum' diyemedim. Şimdi bunu sadece mezarının başında söyleyebiliyorum. Bana Emir'i anlattığın günlerde bile seni seviyordum ben. Omuzumda başka bir erkek için ağladığın günlerde bile seni seviyordum. Sen bunu fark edemedin güzelim ama olsun. Bu seni sevmeme engel olmadı. Bana aşkı, sevgiyi ve mutluluğu verdin Mercan. Sen her zaman kalbimin en güzel yerinde olacaksın." Avucuna aldığı toprağı kalbine götürdü. Biraz daha sessizce oturduktan sonra sendeleyerek ayağa kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜNÜMDE KALDIN (KİTAP OLDU)
Teen FictionBu kitap sevgisiz büyümek zorunda kalan, hayatın tüm zorluklarına tek başına göğüs germek zorunda kalan tüm yaşıtlarım için. Sinan gibi siz de kendi hikayenizin baş kahramanısınız. ♤♤♤ Sevdiği kadını kaybettikten sonra onun katilini bulmaya çalışan...