unus

411 64 53
                                    

ÜÇÜNCÜ KİŞİ BAKIŞ AÇISI

Yedinci yılını tamamlamak üzere dönmüş olan tüm öğrenciler, ya da yetişkin okullular diyelim, tek bir yatakhanede toplanmış ve her birine odalar verilmişti. (Yazarın kafasındaki tüm sahne, set, ses ve ışıklandırma ekibi, uzun süren tatillerinden dolayı özür diler; okurları hala buralardaysa alınlarından öper.)

Sekizinci yıl öğrencilerine ayrılan kule, tabii olarak yuvarlak, üç katlı ve ortak salonunda sakinlerine ait bir mutfağıyla veda zamanı geldiğinde ayrılmayı zorlaştıracak kadar 'evim güzel evim havasındaydı. Diğer iki kat, odalara ayrılmıştı ve duvarlardaki tablolara tavana kadar yükselen, hınca hınç dolu kitaplıklar eşlik ediyordu. Üstelik, Büyük Salon' un gökyüzü temalı tılsımı, McGonagall'ın istisnai hediyesi olarak bu kulenin de yüksek tavanını süslüyordu.

Son yıllarına karmaşık duygularla başlayan yetişkin öğrenciler, kendilerini birden tekrar yoğun bir tempoya iten ders planı ile karşı karşıya kalmışlar; dönem başlayalı ancak bir hafta geçmiş olsa da kaynaşmaya pek vakit bulamamışlardı. Dememiz o ki, farklı binaların bu görmüş geçirmiş öğrencileri, kendi kültürlerine sahip büyük şehirler gibiydiler. Ortak olan bir tarihi paylaşsalar bile, sırf bu kültür, yaşayış ve anlayış farklılıkları dolayısıyla henüz birbirleriyle aman aman bir etkileşimde bulunmamışlardı. Güvenli buldukları sınırların dışına adım atma cesareti gösterenler ise, uç nokta dalakvukluklarıyla sadece bizim "Sözde Bedevi Ölmeyen Çocuk Tek Saf Alfa Harry Potter" ın hayatını zorlaştırmaktan başka bir şey yapmıyorlardı.

Ah, Harry kadar diğer herkesin sinirini ve huzurunu kaçırmayı da saymazsak tabi.

Fakat belirttiğmiz gibi, baltalar gömülmüş ve daha huzurlu bir yaşantının kapıları arlanmıştı artık. Kimse kimseden güleryüzlü bir günaydını esirgemiyordu. Söz konusu olan gülümsemelerin ilk ve en göz alıcı, aynı zamanda da diğer bütün sıcak selamlaşmaların mimarı olanını; platin kaplama bir Slytherin sunduğunda büyük ihtimalle binalar arası bir birleşmenin temelinin atıldığını kimse bilmiyordu.

Gün ağardığında hareketlenmeye başlayan yetişkin öğrenciler arasından odasının sıcaklığını ilk terk eden bizim akıl küpü Hermione Granger olurken, yüzünde bile aklında dönen çarkların siluetini görebiliyoruz. Neler düşündüğünü bir süre daha aşikar etmeyeceğiz ama hanım cadımızı sizce en çok ne sıkar diye sorabiliriz sanırım.

"Akademik hayatına engel olan her şey" diyenler, doğru tahmin tebrikler! (Konfeti butonumuz burasıdır.)

En yakın arkadaşının yeni hayatının getirileri, Hermione'nin zamanından götürü oluyordu. İnsanlar alışır ve zamanla her şey sakinleşir diyorsanız, bu en yakın arkadaşın Harry Potter adında abartılan bir kahraman olduğunu hatırlayalım. Romilda Vane, Seamus Finnigan ve Justin Filch'in-bahsi geçen dalkavuklarımız bunlar-rahatsız edici atakları ve ayyuka çıkan ilgi çekme çabaları ilk andan beri sadece Harry'yi hedef almışken; taktik değiştirip Hermione ve Ron'u mümkün olan her an sıkıştırıp sorularla bezdiriyorlardı.

Kızcağız son üç gündür kütüphaneye gidemiyordu! Daha ne olsundu? Tabi ki kendi zamanını geri alabilmek için kafasındaki çarklar mesai yapacaktı. Hermione'siz bir kütüphane ya da kütüphanesiz bir Hermione; kanatsız bir testral ya da sakalsız bir Hagrid kadar rahatsız ediciydi sonuçta.

Bol sütlü çayıyla mutfak tezgahına yaslanmış diğerlerini beklerken çatılan kaşlarının rahatladığını ve gözlerinde 'A-ha! Anı' parıltısını dudaklarına yerleşen bir gülümsemeyi görebiliyoruz şu an. Evet aklına çok iyi bir fikir geldi, ama ne yazık ki bu hanım cadımızın üçüncü gözü hala kapalı ve geleceği göremiyor. (ya da bu zeki karakter için farklı planı olan yazarın bağımsız sahne ekibinin bilmiş ve şeytani sırıtışlarını.)

Ruhumun Yarısı (Beklemede, Üzgünüm) Where stories live. Discover now