Bölüm 23 kesit

6.2K 143 71
                                    

Yarım saatlik bir yolculuğun ardından Yekta abilerin ofisine anca varabilmiştik.

Uzun plazanın önünde bekleyen güvenlik görevlisi bize yarım bir şekilde gülümseyip kısaca başıyla selam verdiğinde garipsedim.

Saniyeler içinde dönen kapılardan içeri giriyorduk. Melikeyi takip ederek asansöre binip 7. kata bastığımız sırada kapılar kapanmadan içeri sarışın uzun boylu bir kadın girdi. Dikkatimi ilk çeken şey derin göğüs dekoltesi olmuştu. Fazla iddalı ve güzeldi.

"Sen?" Dediğinde Melikeye kaşlarını çatarak baktı. "Yektanın kardeşi değil misin?"

Melike kısaca bana baktıktan sonra kafasını hafifçe sallayarak kadına "evet," dedi, şüpheci bir ses tonuyla.

Kadın gülümsediğinde dolgun dudakları daha da belirginleşti. Ben şaşkın bir şekilde ikisini izlerken elini uzattı Melikeye. "Ceren ben, memnun oldum tanıştığımıza."

Melike nezâket gereği elini ona uzattığında, "Memnun oldum, Melike." Dedi mesafeli bir sesle.

Acaba Yekta abiyi nereden tanıyordu? Aralarında bir şey geçmiş miydi? Ona asılıyor muydu yoksa? Ama yalan yok güzel kadındı.

"Doğum günü için geldiniz sanırım," dediğinde yeşil gözlerini üzerimde dolandırdı küçümsercesine. Neye uğradığıma şaşırdım fakat bu kısa sürdü çünkü buna kayıtsız kalmayarak ona ters bakışlarla karşılık verdim. "Ufaklık arkadaşın mı?"

Kaşlarım sinirden çatıldığında çok rahat çok profesyonel bir cevap verdim.

"Evet teyzecim, arkadaşıyım."

Öyle bir potaya böyle smaç.

Cerenin kaşları hayretle alnına yükseldi. Belli etmemeye çalışıyordu ama fena bozulmuştu. Melike bıyık altından sırıtırken ben gayet soğukkanlı olmaya özen gösterdim ama içimde kahkalar tepiniyordu çünkü bozulduğunu tasdiklercesine telefonunun kamerasını açıp kendine baktı.

Asansör geleceğimiz katta durduğunda yavaş yavaş gerildiğimi hissettim. Ceren bizden önce çıkıp düz koridorda  ilerleyerek "Beni takip edin." Dedi ince sesiyle.

Melikeyle arkasından yürürken Melike kolumu hafifçe dürttü sırıtması hâlâ devam ediyordu. Tamam yeter güldük eğlendik yeto diye geçirdim içimden ama dışımdan ona katıldım.

Ard arda sıralanmış kapılardan birinin önünde durduğunda çantasından bir kart çıkarttı ve kapıya okuttu.

Arkasında açık bıraktığı kapıdan içeri girdik. Topuklu ayakkabılarının tiz sesi parkede tok bir ses bırakırken dişlerimi sıktım. Bu sese çok tilt oluyordum.

Çantasını deri koltukların üzerine kendisiyle beraber bırakıp bize döndüğünde telefonuyla ilgilenerek konuştu.

"Siz biraz takılın, Çağatay pasta alacaktı o da gelir şimdi."

Melike kulağıma eğilip, "kendini beğenmişin teki." Diye fısıldadığında ona katıldığımı belli ederek ellerimizi aynı anda yumruk yapıp tokuşturduk. Ve terasa çıkmaya karar verdik.

Terasa çıkar çıkmaz şiddetle esen rüzgar saçlarımı yüzüme savurdu ve dudaklarıma sürdüğüm glossa yapıştı. İşte benim hayattaki şansım.

Oflayarak saçlarımı kulağımın arkasına yasladığımda Melikenin konuşmasıyla bakışlarımı ona kaldırdım.

"Ya Selin sence Çağatay beni beğenir mi güzel miyim?" Dedi. Sesi fazlasıyla heyecanlıydı. Gülümsemem genişlediğinde "Şahsen ben erkek olsaydım seni kaçırmazdım."

"Hmm." Diye mırıldandı, hoşuna gitmişti. Sonra tekrardan panikle ekledi. "Ya acaba saçımı topuz mu yapsaydım bir baksana böyle nasıl?" Dedi saçlarını topladığında. "Ya da elbise mi giyseydim üzerimdekiler olmamış sanki hı?"

Gözlerimi devirdim. "Off Melike.. illa bok gibi mi diyeyim yani."

"Tamam tamam." Dedi hızlıca.

Melike söylenmeye devam ettiğinde ağzının ortasına bir tane çakmamak için Yekta abiyi düşündüm ve ister istemez dudaklarım kıvrıldı.

...

Bu bir kesitti sadece devamı gelecek.

Bu arada size bir şey itiraf etmek istiyorum.

Yekta abi benim ilk yazdığım hikayeydi. Öylesine can sıkıntısından dalgaya alarak yazmıştım. Bölümler çok kısa ve bazı yerler çok cringe.

Eğer hayır bu haliyle güzel diyorsanız kaldığımız yerden devam ederim ama yok derseniz de hikayeyi düzenlemek için taslağa alırım.

Soruyorum şimdi ne yapalım?






















YEKTA ABİ +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin