𝚝𝚑𝚛𝚎𝚎

663 29 32
                                    

Odadan çıkarken Defne'nin yüzüne kocaman bir sırıtış hakimdi. Emre bir şeyler olduğunu anlamış, soracasına ona baktı.

"Ne gülüyorsun sen böyle?"

"Yok bir şey."

Abisi gözlerini devirdi.

"Dökül bakalım. Anadolu çocuğu yer mi bunları?"

"Maçı kazandık ya, ona seviniyorum. Yoksa deli miyim ben boş boş sırıtayım?"

Defne'nin sözüyle Emre omuz silkti.

"O konuda şüphelerim var. Ya delisin ya da bizden gizli Vodafone Arena'ya kaçıp tiner çekiyorsun."

"Aşk olsun abiciğim. Gülmekte mi yasak?"

Emre kardeşinin bu hallerine asla dayanamazdı. Kızı kendisine çekip kolunun altına aldı.

"Hep gül sen, seni üzen birisi varsa da bana söyle. Tineri koklatmam, direkt içiririm ona."

"Çüş."

**********

Pelkas, tesislere giriş yaptığında kendisini alkışlayan takım arkadaşlarıyla karşılaştı. Altay gelip elini omzuna attı.

"Korkuttun be kardeşim. İyi hissediyor musun kendini? "

"Cidden iyiyim, abartılacak bir şey yok."

Tüm takımla böyle konuştuktan sonra teknik direktörleri gelip onları gruplara ayırdı. Bir grup dripling yapacak, diğer grup paslaşacak, kaleciler de kaleci antrenörleri Volkan ile çalışacaktı. Pelkas pas yapan gruptandı.

(Teknik direktörümüzü Vitor yapacaktım ama bizim kulübün sağı solu belli değil. Eğer o da giderse kurgu karışır. İsim vermeden geçiyorum o yüzden)

Mesut o meşhur paslarından birini atarken konuştu.

"Emre neden gelmedi bugün? Bilen var mı?"

Herkes bilmediğini söylerken Pelkas, kendilerine doğru yürüyen Emre ve Defne'yi gördü.

Gülümseyerek abisiyle konuşan kıza odaklandı, o bu halde gözlerini Defne'den alamazken Ozan'ın ona attığı pas çoktan kaçmıştı. Ozan yapmacık bir sinirle çıkıştı.

" Yunanistan! Ne güzel pas atmışım oğlum tutsana. Mesut Abim'in Prime dönem pasları ile kapışır benim paslarım. Hem aklın nerede senin? Nereye bakıyorsun?"

Kafasını Dimitris'in baktığı yöne doğru çevirince gözleri açıldı.

"Lan Yunanistan! Bak oğlum sakın düşünme öyle şeyler. O şekilde beş saniye daha dursaydın ve Emre Abi görseydi neler olurdu biliyor musun? Cenazen de takmak için siyah gözlük seçemem ben."

Pelkas kafasını salladı.

"Bir yere bakmıyordum ben. Kafam dağınık sadece, dalmışım."

"Nasıl bakmıyordun lan? Ayak üstü kızla evlilik, üstüne çocuk yapma hayali kurdun. Hatta gözlerinin içini okudum, çocuklardan birisi kız diğeri erkekti. Nikahta da şahitiniz de bendim. Kafa dağınıklığıymış, Emre Abi dağıtır senin kafanı."

Onlar atışırken diğerleri anlamsızca onlara bakıyordu. Sonunda Emre ve Defne yanlarına yaklaştığında sustular.

"Kusura bakmayın yanımdaki cadaloz yüzünden biraz geç kaldım. Hadi devam edin siz."

Mert Hakan güldü.

"Zehirledin mi kız abini?"

"Laflarıyla zehirledi."

Defne omuz silkerek konuştu.

"Antrenmana ben de geleyim, izlemek istiyorum dedim. Beyefendimiz dünyanın en zor şeyini istemişim gibi reddetti. Ben de birazcık laf yaptım sadece."

"Birazcık mı?"

"Evet."

Buna kimse inanmamıştı.

Defne en sonunda hafif ve utangaç bir tebessümle Pelkas'a döndü.

"Sen nasıl oldun? İyi misin biraz daha?"

"İyiyim Laurel, teşekkür ederim."

Herkesin kaşları çatılmıştı. Herkesin merak ettiği soruyu dile getiren ise Ferdi olmuştu.

"Laurel mi? Neden öyle dedin ki?"

Defne gülerek durumu açıkladı, tüm takım kahkahalara boğuldu.

Bir süre sonra takım tekrardan çalışmaya başladı. Pelkas ve Defne sürekli göz göze geliyordu. Bazen gözlerini ayırmıyor, sonuç olarak hata yapıp Ozan ile laf dalaşına giriyordu. Sonra grupları değiştirerek dripling yaptılar ama Pelkas hala odaklanamamıştı.

En sonunda mola vermişlerdi. Pelkas kenarda oturan Defne'nin yanına ilerleyip oturdu. Elindeki sudan derin yudumlar aldı. Bir hayli yorulmuştu.

Terlemişti. Defne göz ucuyla ona baktı, nasıl bu kadar tatlı ve çekici olabiliyordu? Bu adam bir mucize olmalıydı. Yutkundu ve ne yaptığını farkederek tekrardan önüne döndü.

Dimitris tereddütle mırıldandı.

"Bana öyle bakmayı bırakmalısın..."

Defne bir anlık gözlerini kapattı. Bakışları onu rahatsız etmiş olmalıydı, rezil olmuştu. Pelkas utangaçlıkla cümlesini devam ettirdi.

"...Sen öyle bakarken ben odaklanamıyorum, topa değil sana bakıyorum resmen."

İşte buna beraber güldüler. Defne konu biraz daha uzarsa utançtan kızarırdı. O yüzden ortaya bir soru attı.

"Eeeee nasıl gidiyor çalışmalar?"

Pelkas omuz silkti.

"Eskiden bana Yunan Tanrısı derdiniz, şimdi ise sadece bir belirsizlikten ibaretim."

"Sen bir tanrı değilsin Dimitris, sen bir savaşçısın."

*********

Sizi bekletmemek için taslakta bölüm biriktiriyorum. Ufak bir spoi, beşinci bölüm 🔥

Neyse, nasıldı?

Sizce Defne savaşçı derken neyi kastetti?

𝘴𝘸𝘦𝘦𝘵 𝘣𝘶𝘵 𝘱𝘴𝘺𝘤𝘩𝘰, dimitris pelkasWhere stories live. Discover now