6

1.2K 133 60
                                    

atsumu aptal değildi. iyi olmadığının farkındaydı. aylardır hiçbir şeyin kendisini heyecanlandırmaması ya da beyninin açma kapama butonunun bozulmuş olması bunun kanıtıydı.

bir süre arkadaşlarının haklı olduğunu düşünmüştü- belki de gerçekten bunu ilgi çekmek için yapıyordu.

o gün kantinde otururken ve bulanık bir manzarada süzülürken saçmaladığını fark etti. bunu bilerek yapıyor olamazdı. evet, bu yeni değildi, atsumu bazen dalıp gittiğinin farkındaydı.

bugün ise... farklıydı. hiçbir zaman bu kadar kötü olmamıştı.

her yönden kafasına bastırılıyormuş gibiydi, biraz daha nefes almaya devam ederse patlayacaktı sanki. parlak bir şeye bakıyor gibiydi, gözlerinin ardı karanlık değildi ama ne gördüğü hakkında bir fikri yoktu. kulakları tıkanmıştı.

bu daha önce de olmuştu ama hiçbir zaman böyle değildi. hiçbir zaman bu kadar kötü olmamıştı. her şey hem çok fazlaydı hem de... hiçbir şey yoktu.

ne?

ne zamandır böyle süzülüyordu? çok olmuş muydu? kimse fark etmemiş miydi?

ya gittilerse? atsumu arkadaşlarını duyamıyordu.

kendini uyandırmaya çalıştı ama varla yok arasındaki çizgide yürürken bunu yapması mümkün değildi.

her an havaya uçacak gibiydi. birisi o an dünyanın basınç dengesi değişti ve şu an patlamak üzeresin dese onlara inanırdı.

bir şey- herhangi bir şey yapmaya çalıştı ama tamamen kopmuştu. kendi bedenine hapsolmuştu, çıkamıyordu- hareket edemiyordu.

umutsuz çabası boşa çıkarken kendisini dünyaya döndüren şey her zaman güvenilir olan acı hissi oldu.

sırtından bütün vücuduna yayılan acıya başka zaman olsa küfür ederdi, şimdi ise o kadar rahatlamıştı ki ağlamak istiyordu. şu an yerde olması ya da koca bir masa dolu insanın kendisini izlemesi umurunda değildi.

"kukla gibi düştü ya la."

"ben şaka yapıyordum amına koyayım, atsumu, alındın mı lan?"

atsumu konuyu bilseydi cevap verirdi. ya da vermezdi, şu an bununla uğraşacak gücü yoktu. daha bir saniye öncesinde kendi zihninin sınırlarına hapsolmuşken şimdi hiçbir sorun yokmuş gibi davranamayacaktı.

"atsumu? iyi misin?"

atsumu gözlerinin çalıştığından emin olmak istercesine bütün masaya yeniden göz gezdirdi, arkadaşlarının yüzlerine baktı. ne komik, endişeli gözüküyorlardı.

sanki umursuyorlarmış gibi. sanki daha önceden sayısız kere işaretleri görmezden gelmemiş gibi.

ayağa kalktığında içini tanıdık bir huzursuzluk hissi doldurdu- bununla uğraşamazdı.

bunların hiçbirine katlanmak istemiyordu.

hızlı adımlarla kantinin çıkışına ilerlerken nereye gittiğinden haberi yoktu. neyse ki refleksleri beyninden daha iyi çalışıyordu. atsumu bir dakika sonra kabinlerden birinde midesini boşaltırken kendisini zorla lavaboya sürükleyen bacaklarına teşekkür etti.

evet, saçmalamıştı. bunu bilerek yapması mümkün değildi.

atsumu'da gerçekten yanlış bir şeyler vardı.

proje √ sakuatsuWhere stories live. Discover now