yirmi beş

23.2K 2K 619
                                    

son feci bisiklet • uyku

°

apo
burak

burak, dengesini bozuyordu.

ne işi vardı şimdi bu gürültülü evde? oysa şu an evde olmalı ve yarım bıraktığı kitabı bitirmeliydi. kesinlikle bunu yapıyor olmalıydı, sarhoş bir herif umurunda olmamalıydı. biz bize oluruz dediği çakma parti hiç biz bize bir yer değildi. koca ev dolup taşmıştı resmen. bu kadar insanın birbirini tanıdığını zannetmiyordu, sesi duyan dalmış gibiydi. söyleyebileceği tek şey içerisinin çok rahatsız edici hissettirişiydi.

bu pis yerden evine dönüp ayaklarını pufa uzatmak istiyordu. açık bir şekilde koltukta unuttuğu kitabına devam etmeyi, keyifle kahvesini yudumlamayı, burak'ı düşünmemeyi, burak'ı düşünmemeyi, en çok da burak'ı düşünmemeyi...

ikinci kata adım atar atmaz adımlarını hızlandırdı. teker teker her kapıyı açmasına gerek yoktu zaten, her biri sonuna kadar açılmış içeriyi görebiliyordu. muhtemelen koridorun sonundaki tek kapalı kapı lavaboya aitti. bu durumda umduğu tek şey burak'ın nerede olduğunu ayıkamayacak kadar kafası bulmamış olmasıydı. lavaboda olduğunu söylemişti fakat çok saçma bir yerden de çıkabilirdi.

kapıyı açıp içeriye bakındı. evin geri kalanına göre oldukça temizdi burası. muhtemelen insan kalabalığı henüz buraya taşmamıştı ama içerisi boş görünüyordu, sessizdi de üstelik.

"dolu." dedi harfleri anlamsız bir ses. ilerideki küvetin perdesinin arkasından geliyordu. bu onu gülümsetti, en azından dedi içinden burak henüz nerede olduğunu bilemeyecek kadar kafayı bulmamıştı.

elini arkasına götürüp kapıyı kitledi. korkunç insan kalabalığına zerre güveni yoktu şu an. koca evde emindi ki başka lavabolar vardı, alternatif çoktu sonuçta.

perdeye yaklaşıp sertçe çektiğinde küvetin içinde öylece oturan burak'ı gördü. ilk defa saçlarını açık görmüştü ve çok güzeldi.

sarıları omzuna dağılmış kafası fayansa yaslı öylece duruyordu. alkol kokusu burnunun direğini sızlatırken yeşiller aralandı. kıpkırmızı gözlerle beraber sertçe yutkundu apo. bir bacağını içeri atıp yanına girdi. karşısına oturup bacağının birini aralık bacalarının arasına koyup diğerini uzatmıştı.

perdeyi çekti sonra. karşısındaki çocuğun bayık bakışları üzerindeydi. şimdi aynı onun gibi kafasını fayansa yaslayıp gözlerinin içine baktı. neydi bu hali bilmiyordu ama yapmamalıydı, ya mesajını görmeseydi ya da küsüm diyip bakmasaydı kim uğraşırdı onunla? sorumsuzun teki oluyordu bazen.

"ne lan bu halin?"

yüzünü buruşturup süzdü üstünü başını, dağınık haldeydi. öyle dağınıktı ki insanın tutup silkeleyesi geliyordu. bu akşam sinirlerini çok fazla bozmuştu.

kafasını iki yana salladı burak. verecek bir cevabı yoktu fakat konu neyse halledip onu da alıp gitmek isteyen biri vardı karşısında. evet, hala burada ne işi olduğunu bilmiyordu ama evde öylece oturamazdı. aklı son zamanlarda yeterince burak'la dolup taşarken endişeden sabaha kadar yatağında dönüp duracağını biliyordu.

dışarıdaki bangır bangır müzik sesi içeri taşarken derin bir nefes aldı apo, biraz bekledi. burak bir şeyler diyecek gibiydi ve ona zaman tadını.

öyle normal ⚣ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin