20. Bölüm

8.2K 274 19
                                    


Sabah uyandığımda üstümde bir ağırlıkla uyandım. Mihca yüz üstü bana sarılmış elleri belimin iki yanında öyle uyuyordu. Ellerim çıplak sırtında dolandı biraz, sonra gülümsedim. Uyurken bir çocuğu andıran biri nasıl olur da öyle sert, sinirli ve buz gibi bir adam olabiliyordu. Kabuklarından arınamamış yaralarını saklama biçimiydi aslında bu, birine iyi davranacak olsa bütün gardını indirdiğini düşünüyordu kuşkusuz.

Aslında hepimiz biraz öyleydik, biri güvenimizi kırsa ya da bizi üzse başkalarına karşı o ayrıcalığı göstermekte oldukça cimri davranırdık, seçici ve soğuk olurduk. Çoğu zaman yalnız kalsak da aslında bu kendimizi koruma şeklimizdi.

Elimi kaldırıp saçlarını sevdim, daha sonra biraz doğrulup saçlarına bir öpücük kondurdum. Canım sevgilim hep böyle kollarımda kal.. 

Mihca'nın yanından zorda olsa kalkabilmiştim şimdi ona güzel bir kahvaltı hazırlamak istiyordum. Saçlarımı yukarıdan bağlayıp banyoya girdim elimi yüzümü yıkadıktan sonra Buse'nin getirdiği kıyafetlerden birini seçtim.

Uzun zamandır onun yanında çok paspaldım en azından üstüme başıma bir çeki düzen vermeliydim. Önce karnıma bütün ilaçlarımı sürüp rahat bir nefes aldım. Ağrısı azalmış olsa da hala morluklar geçmemişti.

Kısa kollu, uzun, gri renk ve ayak bileğimden dizime kadar yırtmacı olan, biraz üstüme yapışan günlük elbisemi üzerime geçirdim. Hem rahattı hem güzeldi. Az önce bağlamış olduğum saçlarımı dağınık bir topuz yapıp bıraktım şimdi daha iyiydi. Göz altlarımı biraz pudralayıp ölü görüntümden birazcık uzaklaştım şimdi yüzüm daha iyiydi.

Banyoda işimi bitirip mutfağa geçtim. Ne hazırlasaydım onu güldürebilirdim. Düşün Asya, düşün. Pekala pankek yapabilirdim Mihca tatlı şeyleri severdi ve bende.. Acaba dışarı çıkıp poğaça, börek de mi alsaydım, ama uyanabilirdi her neyse bunu kendim halletmeliydim.

Önce çay koydum ben bir şeyler hazır edesiye kadar o güzelce demlenmeliydi. Pankek için bütün malzemeleri dikkatlice hazırlayıp pişirmeye başladım. Şimdi daha dikkatli olmalıydım çünkü yakarsam işim biterdi. 

Güzelce pankeklerimi hazırlayıp servis tabağına aldım. Yanlarına dolaptaki nutella, bal ve muzu da koydum, harika görünüyordu doğrusu yemek için sabırsızlanıyordum. Şimdi de çeşitli kahvaltılıkları çıkardım, domates ve salatalıkları da güzelce doğradıktan sonra sıra sucuklu yumurtaya gelmişti. 

Ve işte yumurtamı da hazırladıktan sonra harika bir kahvaltı hazırlamıştım. Mihca'nın uyanmasını kalmıştı bir tek. Odaya girdiğimde hala uyuyordu. Gülümsedim. Sonra birden yatağa atlayıp saçlarını karıştırdım.

''Hadi öğlen oldu uyannnn!'' diğer tarafa döndü. Sırtından ona sarılarak ''Uykucu prensimiz artık uyanabilir mi, kahvaltı hazırladım.'' dedim. 

''Uyuyacağım.''

''Uyuyamazsın.''

''Uyurum.''

''Hayır.''

''Asya!''

''Sevgilim.''

Tuhaf diyaloğumuzdan sonra Mihca birden üzerime çıkıp uykulu sesiyle ''Ne?'' anlaşılan onu harekete geçirmek için kulaklarına şok geçirtmem geçiyordu. 

''Ne ne?'' biraz daha çıldırtalım. ''Az önce ne dedin.''  yarım ağız güldüm. ''Kahvaltı hazırladım dedim.'' ... ''Hayır sonra.'' ... ''Ne..'' ... ''Asya başlayacağım ama şimdi.!''

''Sevgilim.''

Mihca bir kaç saniye gözlerini gözlerime kenetleyip hiçbir şey söylemedi. Bu kadar şaşıracak ne vardı sanki iki insanın birbirine söylediği normal bir sözdü. ''Ne ol..'' dudaklarını dudaklarıma bastırıp beni susturdu. Bir an duraksamış olsam da sonra ona karşılık verdim. Dudaklarımız buluşunca hiç ayrılamayacak gibi bağımlılardı birbirlerine. O benim içinde ben onun. 

KAL ya da GİT (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin