3

17.7K 820 245
                                    


"Bırak!" Nereye götürüy..? "yavaş ulan!"

İki kolumdan tutularak  götürüldüğüm büyükçe salonun ortasında duran heybetli adama doğru yürütülüyordum.

Elleri ceplerinde öylece durmuş, ciddi ve çatık kaşları ile üstten üstten  beni izliyordu. Hesaba katmadığı şey, beni  bayıltarak getirdiği bu evde ayıldığım da , çoktan küçük çaplı bir isyan çıkarmış olmamdı. Benim isyan çıkarırken hesaba  katmadığım şey ise adamın bir mafya olabileceği ihtimaliydi ve  bu gerçeklik şu an  en soğuk hali ile yüzüme yüzüme vuruyordu.

Tam önüne bıraktıkları bedenime doğru bir adım yaklaşıp bileğime doladığı büyük eli ile beni kendine çekti. Dişlerini sıkarak, tok bir sesle konuştuğun da  gözlerimi gözlerine çıkardım.

"Babanın evi değil burası. Rahat dur"

Ardından  seğiren çenesine değdi gözlerim.

Canımı acıtıyordu.

Elinin hapsinden çekiştirerek kurtarmaya çalıştığım kolumu  daha da sıkı kavrayınca can havliyle bir kez daha çekmeye çalıştım. Şerefsiz ne yiyip içmişse belimi saracak kadar iri eli vardı.

"Bıraksana lan!"

"Bundan sonra ben ne istersem onu yapacaksın"

"Deli misin be, seni tanımıyorum bile!"

"Tanıyacaksın"

"Bırak dedim canımı yakıyorsun!"

"Bunlar daha iyi günlerin"

"Kimsin sen be ! Bırak diyorum!"

Bir hışımla  boşta ki elimi omuzuna geçirdim. Kıpırdamadı bile. Bir kez daha ve bir kez daha tekrar ettim aynı hareketi ama ne kavradığı kolumu bıraktı ne de sarsıldı.

Öyle kuvvetliydi ki kıpırdatamamıştım bile yerinden, üstelik omuzu değil elim acımıştı.

Bir kez daha omuzuna yumruk geçirdim ama bu defa  yüzüme inen sert tokatla neye uğradığımı şaşırıp olduğum yerde sendeleyerek durdum, eli çok ağırdı, göz pınarlarımın dolmasına engel olamadım, elimi yanağıma  kapatarak dehşetle  yüzüne baktım.

"Sen.. ne yaptığını sanıyorsun!?"

Hala sıkıca tutup bırakmadığı bileğimi sanki mümkünmüş gibi daha da sıkıp sert bir hamle ile bir kez daha beni kendine  çekti, burnumun ucuna girip gözlerini gözlerimde gezdirdi.
Gece ayırt edemediğim göz rengi bu mesafeden ve  şimdi açıkca belliydi.

Alev alev yanan bir çift çakır mavisiydi ve çakır mavisi parlayan gözleri nefret doluydu.

Nefretle bakıyordu bana ama ben ona ne yapmıştım bilmiyordum çünkü onu tanımıyordum bile.

Sadece gece boyunca mekanda bir kaç kez göz göze gelmiştik , ben anlam veremeyip biraz daha içmiş, sonrasında  oradan çıkmaya çalışmıştım ama şimdi buradaydım işte.

Gözlerimi dikkatle yüzünde gezdirdim. Sanki daha yakından ve dikkatle bakarsam bir yerden tanıyor olacaktım.

Göz pınarlarıma doluşan yaşlar bir kaç  damla halinde yanağıma süzülürken yeşillerim önce dudaklarına sonra burnuna ve yüzünün tüm kıvrımlarına usulca değdi, o an tutuşunu gevşettiğini hissettim ve hemen ardından  gözlerim mavilerini bulduğun da  seğiren çenesi ile birlikte  tek  kelime etmeden  bileğimden geriye sertçe ittirdi. Kuvveti ile sersemleyip düşmek üzereyken ardımda ki kapı kirişine dayandım. Siyaha dönmüş mavilerini benden çekip yarım saattir bizi  izleyen iki adamına konuştu.

"Alın bunu gözümün önünden yoksa bir kaza çıkacak elimden. Uslu durmayı öğrenene kadar çıkmayacak odasından

Kollarımdan tutulduğum gibi zorla  götürülürken ağzımı açacak gibi olsam da bastırdım. Daha fazla aptallık yapmasam iyi olacaktı.

Götürüldüğüm odadan içeri sokulduğum da ardımdan kilitlenen kapı sesi ile birlikte gerginlikle gözlerimi sıktım.

Nasıl bir belanın içine düşmüştüm ben?

Kocaman ve zengin bir dekorasyonla döşenmiş olan odanın ortasında ki demir başlıklı yatağa gidip oturdum. Çaresizce ne yapacağımı düşünürken olan bunca şeyin içinde sadece  şu cümleye takıldı zihnim.

'Babanın evi değil burası'

Evet değildi . Hiç bir yer babamın evi değildi çünkü. Çünkü öyle  bir yer yoktu. Öyle biri de hiç olmamıştı.

Ardında bıraktığı koca kirli bir mirasla birlikte bir gün ortadan kaybolmuş ve tekrar dönmemişti. Düşünebildiğim tek şey ise babamın, yaptığı karanlık işler yüzünden öldürülmüş olabileceğiydi.

Kısaca babamın evi de buradan pek farklı değildi.

Gözlerim doldu, abimi düşündüm. Çoktan beni aramaya çıkmış ve delirmiş olduğuna emindim.

Beni bulması için içimden dua ederken olduğum yerde kıvrılıp göz yaşlarımı içime gömdüm.



Anlaşma {Mpreg}  Where stories live. Discover now