6.BÖLÜM: YOLUNDA DEĞİL

45 43 1
                                    

Hapsolduğum karanlığın içinde kendi iç dünyamda ruhumun yansımalarında savruluyordum.

İlk önce o karanlıkta annemi gördüm,ağlıyordu.
Benim için ağlıyor diye düşünüp yanına gitmek istedim ama olmadı. Bu bir rüya değil mi neden kalkamıyorum yerimden?

Annemin dudaklarından dökülen sözlerle bir fırtına koptu bu karanlığın içinde,

"Ege"dedi annem ama devamını dile getiremedi. Sadece ağladı ve bende onu izledim sonra annemin görüntüsü bir rüzgar eşliğinde savruldu gitti hiçliğe doğru.

Göz kapaklarımın titrediğini hissettim...

neydi bu yaşam belirtisi mi ?

eğer yaşıyorsam neden hâlâ ben bu karanlıkta savruluyorum.

Gözlerimi açmaya çalışırken bir görüntü netleşti beynimde, sahildi burası Ege'yle hep buluştuğumuz sahil...

Ve beni terk ettiği yer.

Sahil bomboştu kayalıkların üstünde oturuyordum. Kalkıp gitmek istedim ama olmuyordu. Sanki buraya haps olmuşum gibi...

Bir kare vardı gözümün önünde tekrarlayan sanki zihnimde sonsuza kadar bulunacak bir resim,
Ege vardı o resimde ve bana elini uzatıyordu ona karşılık vermemi istiyordu belki ama ben ne yerimden kalkabiliyordum ne de konuşabiliyordum sanki bu kayalık benim mezarımmış gibi sadece ağlıyordum.

Ege en sonunda vazgeçti,uzatmayı bıraktı elini ve buruk bir tebbesüm yerleştirdi yüzüne.

Sonra sahilde fırtınalar kopturan uzun bir cümle kurdu asla anlam veremediğim;

"Bu benim için son konuşmayı zihninin derinliklerinde yapmak istemezdim... Belki önümde başka seçenekler olsaydı böyle olmazdı hiçbirşey, özür dilerim sana yaşattığım herşey için...ama teşekkür ederim bana yaşattığın her an için...Ben kendimi ne zaman bir çıkmaz da bulsam sen bana ışık oldun ve karanlığımı aydınlattın, bana yol gösterdin.Yanımda olmasan da bazen hatırladığım bir sözünle,bazen sadece hissettiğim varlığınla bana ışık oldun. Ama ben hiçbir zaman senin karanlığını aydınlatamadım seni kendi esaretimle boğdum...Sen beni senelerce beklemişken ben senin yanında yaşamayı bile beceremedim..Benim hayatımda iyiye dair hiçbirşey yokken yanımda olduğun için sana sonsuz kere teşekkür ederim güzel gözlüm. Kaderi bazen acı olsa da kabullenmek gerek... Ebediyetin bize izin verdiği başka bir zaman diliminde karşılaşırsak eğer sana sıkı sıkı sarılmak borcum olsun...
seni içimde yeşerttiğim umuda emanet ediyorum...hep yanında olsam da bir gün senin ruhunda kopan fırtınada gerçekten görüşmek üzere...ilelebet ve sonsuza kadar seveceğim kadın"

Ruhu gözleri gibi masmavi denizin tam önünde, sanki kalbimin tam ortasında kopan bir fırtınayla yok oldu.

"Bekle...dur Ege!"diyemedim.

"hep yanında olsam da bir gün senin ruhunda kopan fırtınada gerçekten görüşmek üzere" bu cümleyi Egenin gidişinin ardından kopan fırtınaların arasında sanki sonsuz bir zaman diliminde yüzlerce kez tekrar ettim ama anlayamadım. Sadece savruldum kendi ellerimle yarattığım o hiçlikte...

Hapis olduğumu düşündüğüm o karanlığın içinde duyduğum sesler ile bir saniyeliğine bedenimi hissettim. Sanki yaşıyormuşum gibi...

Belki de yaşıyorumdur ben ama bir karanlığa hapsolmuşumdur. Ve Ege'nin bu lafları tamamen bir bilinç altı zırvalığıdır...Yani umarım öyledir.

Bedenimi hissetmeye başlamamla beynimin içinde ki keskin acı tüm hücrelerimi etkisi altına aldı.Bir ses duyuyordum ama tepki vermek bana sanki tonlarca yük kaldırmak kadar zor geliyordu...

ZÜMRÜDÜ ANKA & YEDİ VADİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin