Çıkarlar

3.8K 348 77
                                    

"Şu masanın başında pek çok gece yolunu uyanık halde beklediğim, sevgili dolunay! Geceleri görünen kederli dost, keşke bana bu bakışın, ıstırabıma son bakışın olsaydı! "

-Goethe

Ders çıkışına bir kaç dakikadan daha az kala telefonuna gelen mesajla Utku gözlerine inananamıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ders çıkışına bir kaç dakikadan daha az kala telefonuna gelen mesajla Utku gözlerine inananamıştı.

Şayet bu bir zihin oyunu değilse tarihinde bir ilk olarak Dolunay ona mesaj atmıştı. Ve üstelik en uzun konuşmaları buydu. Heyecandan birbirine giren elleriyle alfabeyi unuttuğunu belli edecek kadar şapşallıkla yazmıştı. Daha doğrusu anlamsız saçma sapan yazım hatalarıyla bağırıyordu ben heyecandan geberiyorum diye.

Onun için hemen geometri defterini çıkarırken heyecanla kendi defterine göz gezdirdi. Neyse ki çok güzel yazardı ve özenli defter tutardı. Alt başlıklar farklı renkte genel başlıklar farklı renkte. İç açılar ve formuller mürekkepli kalemle ,düz yazılar ise kurşun kalemle yazılmış bir biçimde oldukça düzgün bir defteri vardı.

Derin bir nefes verdi Utku sırıtırken.
Yan sırasında ders bitişini bekleyen Naim kaş çattı. "Hayırdır kanka ne oldu bugün antrenman yok diye mi mutlusun ?"

"Yok."dedi Utku omuz silkip elindeki yüzüklerle oynarken. "Keşke antrenman olsaydı. Turnuvalara hazırlanırdık daha iyi biçimde."

"Biz de bu koç varken götümüz çarşamba pazarı gibi."dedi arka sıradan Ramazan sırıtırken. "Merak etme kankası,iki gün üst üste antrenman verir bir gün dinlendirdi ya.."

"İyiliğimiz için yapıyor beyler."dedi Utku buz gibi olan kahveden bir yudum alıp.

"Akşam bize gelin."dedi Naim hala Tarih dersinde uzun uzun Viyana Kuşatması işlemeye devam eden hocaya bakıp. "Pizza gecesi yapalım ağalar."

"Ağalarım."dedi yan taraftan mırıldanan Burak gözlerini yumup. "Ben Ecem ile gelirim."

"Ecem de gelsin."dedi Utku.

Hatta keşke Dolunay da..
Dolunay da gelseydi ne güzel olurdu değil mi ?

 Hararetle yazdı Utku belki bu davete cevap verir diye Dolunay. Ama sonra vazgeçip sildi. Defteri verirken daha iyi olabilirdi. Yüz yüze konuşmaları için ilk fırsattı ve olabildiğince uzun tutmak istiyordu Utku.

Kalbinde çarpışan kayalar vardı sanki. Yok..Lunaparkta çarpışan arabalarda gibiydi sanki daha ziyade.

Yutkundu.

Ders zilinin çalışıyla elinde geometri defteri,ok gibi fırladı yerinden oğlan. Basamakları üçer beşer atlarken "İyi günler."diye selamlamayı ve aceleyle koşmayı eksik etmedi kimseye. Arkasından el sallayan kızlara tebessüm atmak için duraksadı ve devam etti.

Dolunay ile göz göze gelebilecek miydi acaba.

Derhal koşup okul girişindeki bahçede onun çıkmasını beklese de uzunca dakikalar geçmişti. Dolunay tembel ve bıkkın adımlarla elleri cebinde,çanta bile taşımaya lüzum görmeden,adımlıyordu. Boş gece karası gözleri zümrüt yeşillerle buluştuğunda bir kaç adım daha atıp uzattı yüzüklerle dolu elini.

Heyecanla uzattı Utku elini yüzüne kondurduğu kocaman gülüşüyle biraz da gamzelerini göreve davet ederken. "Selam.."

"Ver."dedi Dolunay gözlerini dikip oğlana elini uzatırken.

Yüzüklerini fark edebilmesi için defteri yüzüklü eline koyup uzattı Utku heyecanla. Belki fark ederdi aynısı olduklarını değil mi ? Çünkü Dolunay gibi bir sürü yüzük takıyordu baş parmağına. Lakin onun gibi siyah oje sürmeye cesaret edememişti. O daha ziyade parlatıcı tercih ediyordu. Basket topu tutmaktan epeyce zedelenen tırnaklarını korumak için güçlendirmek için etkiliydi. Ama sürekli topa vurmaktan ve toza değmekten ojeler soyulurdu hemen..

"İşim bitince getiririm."dedi Dolunay yüzüne bile bakmadan.

Parlak,uzun bir siyah jeep gelmişti. İçinde sarışın,kırklı yaşlarında güzel bir kadın vardı. Boş gözlerle teşekkür dahi etmeyen oğlana bakarak yutkundu Utku.
Annesi miydi bu kadın ? Çok güzel ve alımlı biriydi ama annesi olamayacak kadar gençti yine de. Belki de ablasıydı.

Dolunay'ın epey akrabası ve arkadaşı vardı sanırım. Babasını görmüştü defalarca kez. Genelde almaya babası gelirdi.

Kırlaşmış saçlarıyla her daim takım elbiseli,somurtkan suratlı bir adam. Genç ve yakışıklı görünüyordu ama Dolunay'ın güzelliğinin zerresi yoktu adam da.
Utku korna sesiyle irkildi. İşte bunlar da onların küçük ekibiydi.

Annesi kullanıyordu bugün. Uzun turuncu saçlarını iki yandan balıksırtı örmüş kırmızı bir kazakla yanakları uyum sağlamıştı kazağına. Heyecanla zümrüt yeşili gözlerini oğlana çevirip kornaya abanıyordu kendini fark etsin diye.

Babası da her an eşi bir kaza yapacakmış gibi dikkatle ve tedirginlikle kumral tutamlarını çekiştirip izliyordu direksiyondaki elleri havada sallanan kadını.

"A-aşkım.."dedi adam.

"UTKUUUU."diye bağırdı annesi.

Ve arka koltukta yayılmış küçük oğlan çocuğu tabletinden kafa kaldırıp abisine el salladı.

"Selam anne."dedi Utku tedirginlikle arabaya binerken.
Annesi yeni bir sürücüydü bu da Utku'yu gerim gerim geriyordu.

"Çörekleri beğendi mi arkadaşların."dedi kadın merakla yeşillerini kırpıştırıp.

"Beğendiler anne."dedi Utku sırıtıp arka koltuğa çantasını bırakırken.

Gözleri hala jeepte oturan ve telefona gömülen Dolunay'a kayarken.
"O arkadaşın da beğendi mi ?"dedi babası imayla.

Sanırım aileyle her şeyi paylaşan ve "biz asla sır tutmayacağız."diye mırıldanan ailede en zor şey bitmek tükenmez şakalardı.

Utançla başını telefona gömdü Utku.
O arkadaşın dünya sikinde bile değildi.
Dünyayı siklese de Utku'yu siklemiyordu.

DolunayWhere stories live. Discover now