6.Bölüm "Tören, Kavalye ve Taç"

108 20 60
                                    

Bölüm Şarkısı: Lindsey Stirling - Artemis

İyi okumalarr~

Violet Moore

"Tık tık tık!"

Kondüktörden beklediğim işareti aldığımda elimi sola kaydırarak kompartımanımızın kapısını açtım ve her hareketimin hem kayıt altına alındığını hem de hatamı arayan gözlerle izlendiğini bilerek koridor boyunca trenin kapısına doğru yürümeye başladım. Bir adım önünde II. Nesil'e mensup birileri vardı. Hemen arkamda ise Giselle ve Jimin beni takip ediyordu.

Her ne kadar şu an Geleneksel Takdim Törenine katılmak için Heroine Unity'e ait Gökyüzü İstasyonuna çıkıyor olsak da, öyle ya da böyle sınavımız başladı, diye düşündüm.

Yıllardır üstün bir başarı için kendimi eğittiğimi düşündüğümde hiçbir şekilde hata lüksüm olmadığını hissedebiliyordum ve ensemden tüm vücuduma yayılan baskı ve stresi istemsizce haklı buluyordum. Hissettiğim hafif mide kasılmalarını da... Neyse ki yıllar süren çalışmalarım beni buna bile hazırlamıştı.

Dikkatimi kendimden uzaklaştırmak için önümde yürüyen adaylara şöyle bir göz gezdirdiğimde bazılarının heyecanla kıpırdandığını, sağa sola döndüğünü, gülümsediğini ve el salladığını gördüm. Oh Tanrım, diye düşündüm, kafamı onaylamaz bir ifadeyle sallamamak ya da yüzümü iğrenmiş gibi buruşturmamak için kendimi zor tutarken. Dikkatimi tekrar kendime yöneltmeye karar verdim.

Kapıdan çıkma sıram geldiğinde istasyona bir adım attım ve sağ tarafta tutmam için elini zarifçe uzatmış olan kavalyeme baktım.

Dikkatimi ilk çeken, kuzguni siyahlıktaki saçlarının bembeyaz teniyle oluşturduğu tezatlıktı. Uzun, zayıf ve zarif bir vücudu vardı fakat olabildiğince sağlıklı görünüyordu. Burnunun üstünden itibaren yüzünü kaplayan maske yüz hatlarını anlamamı imkânsızlaştırıyordu. Dudakları, çenesi ve gözleri resmin tamamını kavramam için yeterli değildi. Oyalanmadan uzattığı elini tuttum ve durmam gereken yere kadar bana eşlik etmesine izin verdim.

Kavalyemin hemen arkasındaki genç adam Giselle'in, onun da arkasındaki genç kız Jimin'in kavalyesi olacaktı. Kavalyeler, Unity'de eğitim gören ya da eğitimini yakın zamanda tamamlamış soylulardı. Bize sadece tören boyunca değil sınav boyunca refakat edeceklerdi. Bu yüzden kavalyemin çok konuşmayan birisi olmasını tercih ederdim. Çünkü Giselle ve kavalyesinin çoktan sohbet etmeye başladıklarını duyabiliyordum. Aslında törenin sonuna kadar kavalyelerimizin kimliklerini gizlemeleri zorunluydu fakat sohbet etmemizi engelleyen bir kural yoktu. Yine de konuşmaya teşebbüs etmedim.

Adımın yazılı olduğu dijital ekranın üzerine geldiğimizde birbirimizin elini bırakıp yüzümüzü trene doğru döndük ve tekrar el ele tutuşup hafifçe eğilerek selam verdik. Ekranın üzerine adım attığım anda sınav konseyine takdim edilmiştim.

"III. Nesil Moore ailesinin ilk kızı Leydi Violet Moore sınav heyetine saygılarını sunuyor."

"III. Nesil Moore ailesinin ikinci kızı Leydi Giselle Moore sınav heyetine saygılarını sunuyor."

"III. Nesil Moore ailesinin gözetimindeki Park Jimin sınav heyetine saygılarını sunuyor ve ona verilen şans için minnet duyuyor."

Jimin'in minnet duymadığına adım kadar emindim fakat şu an buna itiraz edemezdi çünkü en ufak bir itiraz etme ibaresi gösterirse anında ölürdü. Bu şekilde ölecek kadar beyinsiz olmadığı için seviniyordum.

I.Nesilden bir temsilcinin önümde durmasıyla düşüncelerim dağıldı. Zarif ama güçlü görünmesine dikkat ettiğim bir hareketle dizlerimi kırıp, tek dizimin üzerine çöktüm.

Işığın ÖlümüWhere stories live. Discover now