13.bölüm

11.4K 594 51
                                    

bölüm şarkısı=> Zakkum - Anason

oy ve yorumlarınızı bekliyorum,
keyifli okumalar :)

°
"Dün sabahtan beri böyle." Tan'ın sert ama bir o kadar da hoş sesini işittim fakat karanlıktaydım. "Tamam, ben şimdi bir kontrol edeyim." Bu kez yabancı bir ses algılarıma girdi. Kaşlarımı çatsam da gözlerimi açamadım. Boğazımdan gelen bir kaşıntı ile öksürdüm.

"Ateşi neden düşmüyor?" Bu kez kendimi zorladım ve kapalı gözlerimi hafifçe araladım.
İlk görüş açıma giren kişi beyaz önlüklü bir adamdı. Boynunda asılı duran steteskoptan anlıyordum ki o bir doktordu.
"Çok fazla üşütmüş olmalı." Doktor, Tan'ın sorusunu yanıtladı. Kafamı hafifçe çevirerek onunla göz göze geldim.

Aramızda ki bir kaç adımlık mesafeyi aşarak yanı başımda durdu. "Nasıl hissediyorsun?"

Boğazımın acısının üzerine yutkundum. Canım çok yanıyordu ve aynı zamanda boğazım da çok ağrıyordu.
Ama yine de "İyiyim." diye fısıldadım.

"Yalan söyleme konusunda berbatsın." Derken sesi biraz sinirliydi.
Sustum.
Ki zaten konuşmaya halim yoktu.

"Serumu bitmek üzere." Doktor söyleyene kadar kolumda serum olduğunu fark etmemiştim bile.
Ne zaman getirmişti Tan beni hastaneye ve ben nasıl uyanmamıştım?

"Gerekli ilaçları yazdım, 10 gün kullanması yeterli olacaktır." Tan, doktorun uzattığı reçeteyi alarak cebine koydu.

"Serum bittikten sonra çıkıyoruz." Tan'ın sözleri üzerine Doktor kolumda ki seruma yöneldi. "Bitti zaten." Serumu çıkardığında Tan belime sardığı kolu ile destek olarak ayağa kalkmamı sağladı. Öksürüğüme engel olamadan bir kaç kez öksürdüm.
Doktor "Ateşi tekrar yükselirse gelirsiniz, geçmiş olsun." diyerek odadan çıktığında Tan ile baş başa kalmıştık. Belimde duran elini sıklaştırdı. "Hadi gidelim." dediğinde odanın kapısına doğru yürümeye başladık.

Üzerime muhtemelen ben uyuyorken siyah bir hırka giydirmişti. Hırkaya iyice sarılarak soğuktan korudum bedenimi.
Tan'ın sarmış olduğu kollarıda ısınmama yardımcı oluyordu.

Hastaneden çıktığımızda direkt olarak karşımızda park halinde olan aracına bindik.
Bedenim arabanın içerisinde yayılan ısı ile gevşemeye başlıyordu.
Hastanenin karşısında ki eczaneye sürerek kapısının önünde arabayı durdurdu ve geri geldiğinde elindeki poşeti torpidonun üzerine koydu.

"Kaçta geldik buraya?" Gözlerim arabanın saatindeyken sormuştum.
Saat 03.17'ydi.

Arabayı çalıştırarak ana yola çıkarken "Saat ikiyi geçiyordu." diye yanıtladı sorumu. Kafamı olumlu anlamda sallayarak cama yasladım.
Hala uyumak istiyordum.
Aklıma düşen gerçeklerle duraksadım.
Tan'ın benimle bu denli ilgilenmesi çok güzeldi.
Uzun zaman sonra yalnız olmadığımı hissetmek çok güzeldi.
Dolan gözlerimi kırpıştırdım.

"Tan." diye mırıldandığımda gözlerini kısa bir an yoldan çekti ve gözlerime dokundurdu. "Efendim?" Tekrar yola çevirdiği gözlerine yandan bakarak konuştum.

"Teşekkür ederim, benim için kendini yormak zorunda değildin."

"Senin için yaptığım hiç bir şeyde zorunluluk hissetmiyorum." Dedi güzel sesi. "Bu yüzden teşekkür etmene gerek yok." Yüreğimden bedenime yayılan titreşime engel olamadım.
Karın boşluğumda bir karıncalanma hissediyordum ve bu onun sözleri ile daha da artıyordu.
Yuktunarak bakışlarımı kaçırdım.

BAYKUŞ (bölümleri kaldırılmamıştır.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin